Bekar olmak ilişkisiz olmak anlamına gelmiyor. Tam tersine yalnızlık, hayatınızdaki en önemli kişiyle -kendinizle ilişki kurmak, sevip sevmediklerinizi keşfetmek için harika bir fırsat.

Bekar olduğum için her zamankinden daha mutluyum, öyleyse neden tek düşünebildiğim aşk ve romantizm?

Geçen hafta İnstagram sayfama koyduğum ‘Bekar olmanın faydaları’ başlıklı bir videom 300 bin civarı görüntülenme ve bine yakın yorum alınca, üstelik yorumlarda taraflar birbirine saldırınca bu konuyu daha ayrıntılı yazmaya karar verdim.

Dört ilişki seçeneği şunlar: Bekarken mutlu olmak, mutlu bir ilişkide olmak, bir ilişkide mutsuz olmak, mutsuz bir şekilde bekar olmak. Aşkı arayan ve bulamayan biri için bekar ve mutlu olmak tek geçerli seçenek gibi görünüyor. Özellikle 30+ yaş grubu dünya kadınlarını derinden etkileyen ünlü televizyon dizisi Sex and the City’de zaten bu seçeneği anlatıyor. Dört kadın arkadaş erkekleri gelip geçici hevesler olarak görüyor ve dizi boyunca New York’da bekar ve mutlu bir şekilde yaşamaya devam ediyor. Müzmin bekar denince bizde akla ilk gelen isim Beyaz. 50 yaşında olmasına rağmen evlilik ile uzaktan yakından alakası olmadı. Zaten bir ara 40 yaşıma kadar evlenmezsem bir daha hiç evlenmem demişti. Bu saatten sonra da biraz zor görünüyor. Hakan Altun da bizim müzmin bekarlarımızdan. Arıyor ama bulamıyor ne yapsın? Bir konser çıkışında: “Eğer bir aday olursa öyle uzun süre flört etmeyeceğim. Hemen evleneceğim” demişti.

Bekarlık mutsuzluk mu demek?

Bugünlerde ilişkilerle ilgili o kadar çok kutlama var ki: Nişan partilerinden kınalara, bekarlığa veda partilerine, düğünlere… Bu etkinliklerin olmazsa olmazı video ve fotoğraf çekimlerinde bekar olmak “bir ben mi kaldım” şeklinde üzücü bir ruh hali yaratabiliyor. Bunun nedeni özellikle de filmler ve televizyon programlarında genellikle sevdiğiniz birini bulana kadar gerçekten “tamamlanmadığınız” kavramının fişeklenmesi.

Her türlü medyada insanların bekar yaşamları genellikle ruh eşlerini bulana kadar katlanmak zorunda kaldıkları bir tür araf olarak tasvir ediliyor. Öyle ki, 2008 yılında Avrupa Sosyal Psikoloji Dergisi’nde yayınlanan bir araştırma bekar kişilerin genellikle başkaları tarafından mutsuz sanıldıklarını ortaya çıkarmış ve bu durum şaşkınlıkla karşılanmamış!

Belki de bu düşünce sebebi ile bir arkadaşımızın doğum günü partisine giderken, ya da bir doktor muayenesi için hastaneye, en iyi kıyafetimizi giyip parfümümüzü sıktığımız doğru değil mi? Diğer taraftan TÜİK 2021 rakamlarına göre boşanmaların yüzde 52’sinin ilk 10 yılda gerçekleştiği düşünüldüğünde bekar ve mutlu olmayı öğrenmenin yeni toplum yapısında bir mecburiyet olarak belirdiğini kabul etmek gerekiyor. Sosyologlar bu durumun muhafazakarlar için de aynı olduğu fikrinde.

Hayattan ne istediğini anlama şansın var

Klinik psikolog ve ‘How to Be Single and Happy’ (Nasıl Bekar ve Mutlu Olunur) kitabının yazarı Dr. Jenny Taitz, bekar olmayı kendi kişisel “misyon beyanınızı” bulma şansınız olarak görüyor.

Bu görüşe katılıyorum. 1999 yılından bir Julia Roberts filmini hatırlatmak istiyorum. Runaway Bride (Kaçak Gelin) filminin bir sahnesinde Julia Roberts tüm yumurta çeşitlerini pişirip önüne diziyor ve gerçekte hangi çeşidi sevdiğini tecrübe ediyordu, çünkü son anda kaçtığı tüm ilişkilerinde kendi sevdiği değil, nişanlısının tercihlerine göre yumurtasını seçiyordu.

Bu küçük anekdotta anlatmak istediğim, kim olduğunuzu ve hayatta nerede olmak istediğinizi anlamanız için bekarlığın kritik bir zaman olduğu. Bir ilişki içinde olmadığınızda, sizin için neyin önemli olduğunu ve neye değer verdiğinizi netleştirmek için gerçekten biraz zamanınız oluyor. Hangi değişiklikleri yapmak istiyorsunuz? Hangi hobileri veya yeni tutumları geliştirmek istersiniz? Artık bu aradığınız değişimi yaratmak üzere kendinize odaklanma fırsatınız ve yeteneğiniz oluyor. Mutluluğun büyük bir kısmı şu anda yaşamakla ilgili.

İlişki konusuna kafayı takmadan hayatı zenginleştirmeye çalışmak arkadaşlıkları güçlendirebiliyor, finansal açıdan özgür olmaya teşvik ediyor, kariyere odaklanma fırsatı sunuyor. Araştırmalar ilişki durumu ne olursa olsun kişinin hayatındaki diğer sosyal bağların önemini gün geçtikçe vurguluyor. 6 bin 500’den fazla İngiliz üzerinde yapılan uzun soluklu bir araştırma, 45 yaşında 10 veya daha fazla kişiyle yakın arkadaşlık yaşadığını bildiren erkek ve kadınların, daha az arkadaşı olan kişilere kıyasla, ilişki durumları ne olursa olsun, 50 yaşında önemli ölçüde daha yüksek psikolojik sağlık düzeylerine sahip olduklarını buldu.

Bir ilişkide olmadığınızda kısıtlamalardan kurtuluyor, hayatınız aniden tamamen kendinize ait oluyor. Hırslarınızın peşinden koşmanıza engel olan kimse yok. Bu saydıklarım “ilişkilerden uzaklaşın” şeklinde algılanmamalı. İlişkilerle ilgili en büyük sorun, egzersiz yapmaktan, arkadaşlarla sosyalleşmeye, kişisel arzulara odaklanmaya zaman ayırmak için fırsat bulamamak oluyor. Kendinizi ilişkilerde sıklıkla bir kenara itiyorsunuz. Oysa yalnız olmaktan keyif almayı öğrendiğinizde, güven seviyeniz hızla yükseliyor, ve bir ilişkiye geçiş yaptığınızda da bu özgüven sizi güçlendirmeye devam ediyor. En iyi ilişkiler, ihtiyaçlarınızı, isteklerinizi ve değerlerinizi iyi anladığınızda ortaya çıkıyor.

Araştırmalar evli olmayanların evlilere göre daha sağlıklı olduğunu gösteriyor. 13 binden fazla kişiyle yapılan bir ankette, bekar ve hiç evlenmemiş kişiler, evli kişilere göre her hafta daha sık egzersiz yapıyor. 1989 ile 2014 yılları arasında 26 binden fazla insandan toplanan anket verilerinin analizine göre, bekar insanlar evlilere göre daha sık seks yapıyor.

Üstelik, ilişki ve evlilik, ya yeni eşleri cezbetme motivasyonunun azalması nedeniyle ya da bir ilişkiyi yönetmeyle ilişkili stresin sonucu olarak sıklıkla kilo alımıyla ilişkilendiriliyor. Evli erkeklerin  isteksizlik ve sertleşme bozukluğu gibi cinsel sorunlar yaşama olasılığı, bekar erkeklere göre daha fazla.

Elbette tüm bunları ihtiyatlı bir şekilde ele alın, ancak bekar olanların egzersiz vb. şeylere odaklanmak için daha fazla zamanları olduğu kesin, buna daha fazla seks yapmak da dahil.

Hiçbir sevgili sizi tamamlamaz!

Birçok insan, ilişki seçimini yaparken kendini dinlemek yerine toplumun veya başkalarının kendileri için en iyi olduğunu düşündüklerini dinleme tuzağına düşüyor. Bekar olmaktan memnunsanız, sırf bir ilişki içinde olmak için toplumsal (veya sosyal medya) baskıya boyun eğip bunu değiştirmeyin. Ama aslında en önemli şey, gelecekte uzun vadeli mutlu bir ilişki kurmayı umuyorsanız, önce bekar olmaktan nasıl mutlu olacağınızı öğrenmeniz gerektiği. Bir başkasının sizi sevmesine izin vermeden önce kendinizi sevmelisiniz.

Unutmayın: Hiçbir sevgili sizi “tamamlamaz”; hayatınızı bir başkasıyla paylaşmadan önce kendi başınıza bütün, mutlu ve bekar bir insan olmayı başarmanız gerekir. Siz de pek çok insanın (çoğunlukla kadınlar) yaptığı hataya düşmeyin ve her zaman yüzde yüz mutlu olacağınız anlamına gelmese de bir ilişkide “eş”, “sevgili”, “anne” olarak “kendinizi” kaybetmedin.