Ankara’da Mülkiye öğrencisi olduğumuz yıllarda belediyenin otobüs şirketi EGO’yu “Erken Gelen Oturur” şeklinde yorumlardık. Bu anı Dubai’de küresel finansın tepe yöneticileriyle beyin fırtınası yaparken hızla değişen dinamikler karşısında nasıl hareket edeceğimiz sorunsalıyla bağlantılı olarak aklıma geliyor.

Erken hareket edenler kazanırken, yerini garantiye alırken yavaş kalanlar, ayak sürüyenler, yeniliklere uyum sağlayamayanlar ve gelişmelerin gerisinde kalanlar kaybediyor.

“Parayı izleyin” mottosu bana yol gösteriyor her zaman. Paragöz olduğum için değil ama küresel finansal sistemdeki değişiklikleri anlamak için önemli bir rehber bu. Gerçek parasal değerler bugün artık Asya-Pasifik bölgesinde ve Körfez’in egemen servet fonlarında.

Londra, Frankfurt ve New York gibi finans başkentleri yerini Dubai, Singapur, Hong Kong ve Şanghay’a bırakıyor.

Onun için küresel rekabette başarılı olmak için bu yeni merkezlerde varlık göstermek, yeni dilleri ve iş modellerini öğrenmek hayati önem taşıyor.

Devletler, şirketler ve bankalar, dolar sisteminden tedricen uzaklaşıp Çin yuanını ve diğer önemli para birimlerini (euro, yen, ruble gibi) sınır ötesi ödemelerde, ticaret ve yatırım finansmanlarında daha fazla kullanmaya başlıyor. Hızla gelişen jeopolitik, teknolojik ve ticaret dinamikleri, bu küresel değişimlere proaktif bir şekilde yaklaşmayı, zorlukları aşmak ve fırsatları değerlendirmek için yaratıcı olmayı gerektiriyor.

Böylece krizlere dayanıklılığımızı, verimliliğimizi ve rekabet gücümüzü artırarak uzun vadeli stratejik hedeflerimize ulaşabiliriz.

Çin ve Hindistan’ın küresel etkisi

Nominal hesaplamalara göre, dünyanın en büyük ekonomisi 28.8 trilyon dolarlık GSYİH ile ABD. İkinci sırada 18.5 trilyon dolar ile Çin geliyor. Almanya ve Japonya ise bu sıralamayı takip ediyor.
Daha ayağı yere basan ve gerçekçi satın alma gücü paritesine göre ise Çin, 35.3 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ile halihazırda dünyanın süper gücü. Ardından 28.8 trilyon dolarla ABD, üçüncü sırada ise 14.6 trilyon dolarla Hindistan geliyor.

Çin ve Hindistan’ın hızlı büyümesi küresel sistemi temelden etkiliyor. Bu iki ülke 2.8 milyon ile dünya nüfusunun neredeyse üçte birini oluşturuyor ve yükselişleri tüketim alışkanlıklarını ve ekonomik dinamikleri kökten değiştiriyor. Gelişmiş ülkelerdeki yaşlanan nüfus ise genç ve büyüyen nüfuslu yükselen pazarlarla tezat oluşturuyor, ekonomik dengelerin yeniden şekillenmesine yol açıyor.

İtiraz edecek gibi hissediyorsanız hemen şu karşılaştırmayı yapın: ABD dolarının küresel ödemelerdeki payı 2000’de %71 iken, 2024’te %47’ye düştü, düşüşün bundan sonra da devam edeceği tahmin ediliyor. Yuan ise Çin’in yükselen ekonomik ve finansal gücünü yansıtarak potansiyel bir rezerv para birimi olarak öne çıkıyor. Merkez bankası dijital para birimleri ve kripto paralar, finansal işlemleri ve para politikalarını yeniden şekillendiriyor. Blokzincir teknolojisi de finansal operasyonlarda şeffaflığı, güvenliği ve verimliliği artırıyor.

Yine bir köşeye yazın isterseniz: yapay zekada, yenilenebilir enerjide, telekomda, elektrikli araçlarda Çin hem ABD hem de AB ve Japonya’nın büyük farkla önünde. Uzay ve okyanus teknolojilerinde de hızla öne fırlıyor.

Yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik küresel bir hareketlilik olduğunu görüyoruz. Dünya enerji yatırımlarının üçte ikisi bugün sürdürülebilir şekilde yeşil yakıtlara yöneliyor. Güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi kaynaklar (halen dünya enerjisinin yüzde 80’ini oluşturan) fosil yakıtlara bağımlılığı azaltıyor.

Birçok ülke ve şirket iddialı karbon nötr hedefleri belirliyor, bu da enerji firmalarını uyum sağlamaya veya düzenleyici ve pazar zorluklarıyla karşı karşıya bırakıyor. Yatırımcılar ve paydaşlar çevresel, sosyal ve yönetim faktörlerini göz önünde bulundurmak, şirketleri sürdürülebilir uygulamalar benimsemek zorunda bırakıyor.

Alternatif ekonomik ittifaklar

BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü alternatif ekonomik sistemleri teşvik ederek Batı finansal kurumlarına olan bağımlılığı azaltmayı hedefliyor. Kendi bankalarını kuruyorlar ve bu durum, ABD ve AB’nin yarattığı finansal sistemlere olan güveni aşındırıyor.

Emlak ve hisse senedi piyasalarındaki potansiyel balonlar önemli düzeltmelere yol açabilir. Yüksek egemen ve kurumsal borç seviyeleri, temerrüt ve finansal istikrarsızlık risklerini artırıyor. Geleneksel SWIFT sistemi Çin’in genişleyen CIPS (Çin Uluslararası Ödeme Sistemi) ile rekabet ediyor. Altın destekli ödeme sistemlerine olan ilgi de artıyor.

Hükümetler ve düzenleyici kurumlar istikrarı ve şeffaflığı artırmak için daha sıkı finansal düzenlemeler getiriyor. Sürdürülebilir ve sosyal sorumluluk sahibi yatırımlara artan bir odaklanma var. Özellikle yükselen pazarlarda altyapı yatırımları ekonomik büyümeyi ve kentleşmeyi destekliyor.

Ne yapmalı?

Aklı başında ve küresel piyasalarda mevcudiyet gösteren hükümetler, şirketler ve bankalar şu tavsiyeleri göz önünde bulundurmalı:

Çoklu Para Birimi Ödeme Sistemlerine Uyum Sağlayın: Sadece dolar değil, Renminbi, avro ve BRICS para birimleri gibi diğer büyük para birimlerini de dahil edin. Döviz kuru risklerini azaltmak ve uluslararası ticareti kolaylaştıran platformlara yatırım yapın.

Para Birimi ve Ödeme Risklerini Yönetin: Döviz dalgalanmalarına karşı korunmak için vadeli işlemler, opsiyonlar ve swaplar gibi finansal araçları kullanın. Jeopolitik değişiklikler ve ticaret ortaklarının ekonomik politikalarını hesaba katan risk yönetim çerçevesini sürekli olarak güncelleyin.

Petrodolar Döneminin Yaklaşan Sonuna Hazırlanın: Petrodolar’dan uzaklaşan ülkelerle ittifaklar kurun. Yuan veya alternatif fiyatlandırma mekanizmalarını keşfedin ve benimseyin.

Çin Ödeme Sisteminden Yararlanın: Yuan cinsinden sınır ötesi ödemeler için CIPS’i kullanın. Çin’in dijital yuan (e-CNY) gelişmelerini takip edin ve ödeme süreçlerine entegrasyonunu düşünün.

BRICS Girişimleriyle İlgilenin: BRICS ülkeleri tarafından kurulan kurumlarla işbirliği yapın. BRICS liderliğindeki yeni para birimi mekanizmaları veya alternatif ödeme sistemlerine katılmayı düşünün.

Teknolojik Yatırımlar Yapın: Blokzincir teknolojisine yatırım yaparak güvenliği, şeffaflığı ve verimliliği artırın. Yapay zeka ve makine öğrenimini kullanarak dolandırıcılık risklerini ve işlem maliyetlerini azaltın.

Düzenleyici ve Uyum Odaklı Olun: Uluslararası finansal düzenlemeleri sürekli olarak izleyin ve uyum sağlayın. Kara para aklamayı önleme ve müşterini tanı gereksinimlerine uyum gösterin.

Bu mülahazalar ışığında, küresel sistemin tüm oyuncuları için teknolojideki hızlı ve dönüştürücü ilerlemeleri benimsemek, risk yönetimi uygulamalarını geliştirmek, tedarik zinciri operasyonlarını optimize etmek, düzenleyici uyumu sağlamak, jeopolitik riskleri göz önünde bulundurmak ve insan sermayesine yatırım yapmak kritik öneme sahip. Geride kalma ve yeterince hazırlıklı olmama lüksümüz yok.