Kendimizi ve etrafımızı sürekli kandırıyoruz.
Bu, bazen bilinçli bir seçim, bazen de tamamen farkında olmadan gerçekleşiyor.
Siyasetin zirvesinden duyduğumuz “Kandırıldım” sözleri, insanın her zaman başkaları tarafından aldatılabileceğini hatırlatıyor. Ancak burada önemli bir ayrım var: Başkaları tarafından kandırılmak bir şey, kendi kendimizi kandırmak ise bambaşka bir durum. Kendi kendini kandırmak, insan doğasının en karmaşık yönlerinden biri ve çoğu zaman fark edilmesi oldukça zor.
Başkaları bizi kandırdığında, genellikle dışsal bir etkene dayanıyoruz. Karşımızdaki kişi, bilinçli bir şekilde gerçeği çarpıtarak bizi yanlış bir yola yönlendirebilir. Bu durum, anlık dikkatsizlik veya iyi niyetin suistimaliyle açıklanabilir.
Ancak kendi kendini kandırmak, zihnimizin bilinçli ve bilinçaltı arasında oynadığı, rahatsız edici gerçeklerden kaçmak ya da can acıtan bir durumla yüzleşmekten uzak durmak için sahnelenen karmaşık bir oyundur.
Kendi Kendimizi Neden Kandırıyoruz?
Gerçeğin ağırlığı, bazen taşıması zor bir yük haline gelebilir. Hayatta karşılaştığımız başarısızlıklar, hatalar ve pişmanlıklar, bunları reddetme veya çarpıtma ihtiyacını doğurur. Örneğin, iş hayatında başarısız olan ve kovulma aşamasına gelen biri, “Aslında bu iş bana göre değildi” diyerek kendini rahatlatabilir. Ya da ilişkide hatalı davranan bir kişi, “Suç onda, ben elimden geleni yaptım, bugüne kadar sabrettim” diyerek vicdanını susturabilir.
Bu tür kendi kendini kandırmalar kısa vadede rahatlatıcıdır; ancak uzun vadede kişinin kendine olan güvenini zedeler ve hataları tekrarlamasına neden olur.
Toplumsal düzeyde de benzer bir durum geçerlidir. Ekonomik sorunlarla boğuşan bir toplumda, “Bunlar karanlık dış güçlerin oyunu, bizi istikrarsız hale getirmeye çalışıyorlar” söylemleri, sorumlulukları görmezden gelmek için kullanılan bir bahane haline gelebilir. Adalet sistemindeki sorunlara karşı “Eleştiriler kötü niyetli, bizim sistemimiz en iyisi” gibi savunmalar, toplumsal yanılsamayı pekiştirebilir.
Bu durum, gelişme potansiyelini körelten ve sorunların üstünü örtmeye çalışan tehlikeli bir kendini kandırma biçimidir.
Kendimizi kandırmanın temel nedenleri arasında, kendini koruma mekanizması, başarısızlıkla başa çıkma ve sosyal kabul arzusu bulunur. Gerçekler o kadar sert olabilir ki, zihnimiz bu gerçeklerle baş edebilmek için alternatif hikâyeler yaratır. Başarısızlıklarımızı görmezden gelerek kendimize ait mükemmel imajı koruma çabasına gireriz. Toplumun beklentilerine uymak için gerçek kimliğimizi bastırmak da bu süreçte sıkça karşılaştığımız bir durumdur.
Kandırma Türleri
Kendimizi kandırma, günlük hayatımızda çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Bu süreçte rasyonalizasyon yaparak mantıksız bir kararı ya da davranışı akla yatkın açıklamalarla haklı çıkarmaya çalışırız. Örneğin, sağlıksız bir besin tükettiğimizde “Bugün zaten çok stresliydim, bunu hak ettim” diyerek durumu normalleştiririz.
Seçici algı da önemli bir kendini kandırma biçimidir; yalnızca duymak ve görmek istediğimiz şeylere odaklanarak gerçeklikten uzaklaşırız. Bir insanın hatalarını görmezden gelip yalnızca iyi yönlerine odaklanmak bu duruma bir örnek oluşturur.
Kurban psikolojisi ise kendi hatalarımızın sorumluluğunu almak yerine dışsal faktörleri suçlamamızdır; örneğin, “Başarısız oldum çünkü kimse bana yardım etmedi” diyerek kontrolün tamamen elimizde olmadığını savunuruz.
Son olarak, pozitif yanılsamalar, gelecekte her şeyin daha iyi olacağına dair gerçekçi olmayan bir iyimserlikle kendimizi kandırmamıza yol açar; “Yarın başlarım” gibi cümleler bu yanılsamanın en yaygın örneklerindendir.
Kendimizi kandırmanın bedeli, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ağır olabilir. Gerçeklerle yüzleşemeyen bireyler, hatalarını fark edemez ve bu hataları düzeltmekte başarısız olurlar. Aynı şekilde, gerçekleri görmezden gelen toplumlar, sorunlarını çözmekte zorlanır ve aynı yanlış döngüyü tekrar tekrar yaşamak zorunda kalır. Kendini kandırma, bireyin iç dünyasında derin yaralar açabilir. Bu süreçte, yalnızca gerçeği değil, kendi kimliğimizi ve değerlerimizi de reddetme noktasına gelebiliriz.
“Kandırıldım” Diyebilmenin Cesareti
“Kandırıldım” diyebilmek bile bir yüzleşme cesaretidir.
Dışsal bir etkenden kaynaklanan bir hatayı kabul etmek, öğrenmemizi ve ilerlememizi sağlar. Ancak kendi kendimizi kandırmak, içsel bir savaşı kaybetmek anlamına gelir. Kendi gerçeğini çarpıtan bir insan, gerçekte kim olduğunu unutabilir ve bu, bireyin kendisine yapabileceği en büyük haksızlıklardan biridir.
Gerçeğin ağırlığıyla yüzleşmek, kendimizi kandırmaktan çok daha az zarar vericidir. Çünkü gerçek acıtsa da insanı özgürleştirir. Kendimizi kandırmak ise bir yanılsama içinde yaşamaktır ve bu durum, insanın hem kendisine hem de çevresine yabancılaşmasına neden olur.
Kendimizi Kandırmaktan Kaçınmak İçin Ne Yapabiliriz?
Gerçeklerle yüzleşmek her zaman kolay değildir ama bu yolda küçük adımlarla ilerlemek mümkündür. İşte bu süreçte atmamız gereken bazı önemli adımlar:
Öz farkındalık geliştirin. Duygularınızı ve düşüncelerinizi sorgulayarak kendi kendinizi analiz etmeye çalışın. Neden böyle hissettiğinizi ve davrandığınızı anlamaya çalışın. Günlük tutmak, düşüncelerinizi yazıya dökmek ve kendi duygusal durumunuzu takip etmek, öz farkındalığı artırır.
Dürüst olun. Kendinize karşı dürüst olmak, özgüveninizi artırır ve kendinizi daha güçlü hissetmenizi sağlar. İçsel sesinizi dinlemek ve gerçek hislerinizi kabul etmek, yanıltıcı düşüncelerle başa çıkmanın en etkili yollarından biridir.
Geribildirime açık olun. Çevrenizdeki insanlardan geri bildirim almak, kendinizi objektif bir şekilde değerlendirmenize yardımcı olur. Güvendiğiniz arkadaşlarınızdan veya aile üyelerinizden görüş istemek, kendi bakış açınızı genişletir.
Gerçeklerle barışın. Hatalarınızı ve kusurlarınızı kabul etmek, onları düzeltmek için bir fırsat yaratır. Herkes hata yapar; önemli olan, bu hatalardan ders alabilmektir.
Bilinçli farkındalık pratiği yapın. Meditasyon ve mindfulness teknikleri, düşüncelerinizi ve duygularınızı daha iyi anlamanızı sağlar. Anı yaşamak ve düşüncelerinizi daha net görmek, kendinizi kandırma eğiliminizi azaltır.
Olumsuz düşünceleri sorgulayın. Kendinize yönelttiğiniz olumsuz düşünceleri sorgulamak, bu düşüncelerin geçerliliğini test etmenize yardımcı olur. “Gerçekten böyle düşünüyor muyum?” gibi sorular sormak, daha mantıklı ve sağlıklı düşünme biçimleri geliştirmenizi sağlar.
Sorumluluk alın. Kendi hatalarınızın ve başarısızlıklarınızın sorumluluğunu almak, kendinizi kandırmanın önüne geçer. Başkalarını suçlamak yerine, olayları analiz edin ve nasıl daha iyi olabileceğinizi düşünün.
Gelecek için plan yapın. Gelecekle ilgili hedefler belirlemek ve bunları somut adımlarla desteklemek, kendinizi kandırma eğiliminizi azaltır. Hedeflerinize ulaşmak için hangi adımları atmanız gerektiğini düşünün.
Kendimizi kandırmanın karmaşık bir süreç olduğunu unutmamak gerekir. Ancak, bu sürecin farkında olmak ve üzerine gitmek, kendimize olan inancımızı güçlendirecek ve gerçek bir gelişim yolculuğuna çıkaracaktır.
Bu yüzden, kendimizi kandırmanın sanatı ne kadar ustaca olursa olsun, bu sanatı terk etmeyi öğrenmek, insan olmanın en değerli derslerinden biridir. Ayni zamanda kendimizi bulmanın da ilk adımıdır.