Liderlik, yalnızca büyük bir vizyon geliştirmekle sınırlı kalmayan, daha geniş bir perspektif ve derin bir sorumluluğu gerektiren bir sanat. Tarih boyunca başarılı liderler, hem ileri görüşlü düşünceleriyle hem de bu vizyonları hayata geçirebilecek yetkin ekipler oluşturmalarıyla anılmışlardır.
Zira vizyonun soyut bir fikir olmaktan çıkıp somut bir başarıya dönüşmesi, liderin çevresinde toplanan kadroların yetkinliğiyle doğrudan ilişkilidir.
Bir liderin sadece stratejik zekası değil, aynı zamanda doğru insanları bir araya getirme, onları en verimli şekilde yönlendirme, sonuç aldırma yetisi de büyük önem taşır.
Vizyon, ne kadar güçlü ve cazip olursa olsun, onu gerçeğe dönüştürecek bir ekip yoksa sadece bir hayal ürünü olarak kalır. O yüzden lider, ekibinin becerilerini doğru değerlendirmek, gerektiğinde müdahale etmek, değiştirmek zorundadır.
Liderlik, bir orkestra şefi gibi, her bir enstrümanı en iyi şekilde kullanarak uyumlu bir melodi yaratmayı gerektirir.
Lider, ekibindeki her bireyin yeteneklerini bilmek, bu yetenekleri en doğru şekilde kullanmak ve gerektiğinde hızlı kararlarla kaydırma yapmak zorundadır. Yumuşak ve sert liderlik arasında hassas dengeyi tutturabilmelidir.
O yüzden hep söylerim: Bir liderin sorumluluğu, sadece büyük işlere imza atmaktan ibaret değildir; aynı zamanda bu işleri gerçekleştirecek ekiplerin kurulmasında ve yönetilmesinde de önemli bir rol oynar. Başarılı bir lider, hem vizyoner hem de iyi bir ekip kurucusu olmalıdır.
Doğru insanları doğru pozisyonlara yerleştirmek, bu insanların yeteneklerini geliştirmek ve onların performansını sürekli olarak izlemek, liderin temel görevleri arasındadır.
Aksi takdirde, “Lider iyi, ama çevresi yetersiz” gibi basmakalıp bir söylemle başarısızlıkları örtbas etmeye çalışmak, aslında liderin kendi yönetim zaafiyetini gizlemeye çalıştığının bir göstergesidir.
Cevresindekilerin başarısızlığını sürekli olarak eleştiriyorsa, bu durum, onun kendi yetkinliklerini sorgulaması gerektiğini gösterir.
Halkın liderine olan güveni, bu liderin ve ekibinin ne kadar etkin çalıştığına bağlıdır
Liderlik sorumluluğu, sadece üst düzey yöneticiler için değil, her seviyede geçerli bir kavramdır. Bir köy muhtarından bir şirketin CEO’suna kadar her lider, çevresindeki insanların performansından birinci derecede sorumludur. Başarıların yanı sıra, başarısızlıkların da sorumluluğunu üstlenmek, gerçek bir liderin en önemli vasfıdır. Lider, çevresindeki kişilerin yetersiz olduğunu fark ettiğinde, bu durumu düzeltmek için gerekli adımları atmak zorundadır. Aksi halde, başarısızlığın asıl sorumlusu kendisi olacaktır.
İş dünyasında da benzer bir durum söz konusudur. Bir şirketin başarısı, büyük ölçüde liderin ekibini ne kadar doğru seçtiğine ve bu ekibi ne kadar etkin bir şekilde yönlendirdiğine bağlıdır. Bir CEO, ekibini doğru seçememişse ve hedeflenen başarıya ulaşamamışsa, liderlik becerilerinin sorgulanmasına neden olur.
Başarılı bir CEO, ekibini sürekli olarak değerlendirir, gerektiğinde hızlıca yeniden yapılanma yaparak performansını artırır. Aksi halde, şirketin başarısızlığı, liderin kariyerini riske atabilir ve kurumun geleceğini tehlikeye sokabilir.
Nihayetinde, bir liderin başarısı ya da başarısızlığı, sadece kendisini değil, tüm toplumu etkiler. Bu nedenle, güçlü ve etkili bir lider, ekibini titizlikle seçmeli, onları sürekli olarak değerlendirmeli ve gerektiğinde değişiklikler yapmaktan çekinmemelidir.
Gerçek liderlik, sadece büyük hayaller kurmak değil, bu hayalleri gerçeğe dönüştürebilecek bir ekibi oluşturmak ve yönetmektir. Yorulanı, performans göstermeyeni değiştirme de gerçek liderlik vasıfları arasındadır.