Donald Trump Ocak 2025’te Beyaz Saray’a ikinci kez oturacak gibi görünüyor. Bu durumun sadece Amerika için değil dünya genelinde birçok belirsizliği ve değişimi beraberinde getireceği muhakkak. Trump’ın yeni döneminde muhtemelen yaşanacak olaylar üzerine bazı düşüncelerimi ve Türkiye için tavsiyelerimi paylaşmak istiyorum.
Tabii ki ilerleyen günlerde daha kapsamlı degerlendirme gerekecek.
Güçlü başkanlık rejimi ve yargı-yasama çatışmaları
Amerika Birleşik Devletleri’nin geleneksel “check and balance” (denetleme ve denge) sisteminin güçlü bir başkanlık rejimine doğru kayma eğiliminde olacağını öngörüyorum. Bu durum yasama ve yargıyla Trump yürütmesi arasında ciddi çatışmalara yol açacaktır. Geçmişte yaşanan olaylar bu çatışmaların temelini atmıştı. Daha kötüsünü göreceğiz ne yazık ki. Yargı bağımsızlığı ve yasaların uygulanması konusunda daha çok gerilim yaşanabilir, bu da hem iç siyasette, hem de halkın hükümete güveninde ciddi çalkantılara neden olabilir.
iç çatışmaların artması Amerika’yı daha güçlü yapma hedefiyle çelişecek, dışarıda etkisini sınırlayacaktır.
Ticaret ihtilaflarının artışı
İthal mallara Trump’in ilan ettiği şekliyle gümrük vergilerinin yaygınlaşması başta Çin olmak üzere birçok ülkeyle ticaret ihtilaflarını derinleştirecektir. Trump’ın ticaret politikalarının sıkılaştırılması küresel ticaret dinamiklerini değiştirebilir ve ekonomik belirsizliklere yol açabilir. Ülkeler arasındaki ticaret savaşları zaten bıçak sırtındaki küresel ekonomik istikrarı tehdit eden bir unsura dönüşecek.
Dış politika ve güvenlik stratejileri
Dış politikada NATO’ya savunma harcamalarını artırma baskısı, Avrupa Birliği ile ayrışma, Ukrayna’ya yardımların kısıtlanması ve Rusya ile barış müzakereleri gibi konular gündeme gelecek yeniden. Netanyahu’ya destek ve Körfez ülkelerine Abraham Accords’a sadık kalma çağrısı da Orta Doğu’da daha çok kargaşaya yol açabilir. Suriye ve Iran’in geleceği hala belirsiz.
Otoriter rejimlere cesaret
Dünya genelinde otoriter rejimlerin güç kazanması Trump’ın politikalarının bir yansıması olarak ortaya çıkabilir. Bu durum insan hakları ihlalleri ve demokratik değerlerin erozyonu gibi ciddi sorunları beraberinde getirebilir. Demokrasi ve özgürlükler cephesi zayıflayacak.
Ekonomik ve sosyal sorunlar
Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerde ekonomik sorunlar derinleşebilir. Yüksek enflasyon, işsizlik oranları ve gelir eşitsizliği toplumlarda huzursuzluk yaratabilir.
Dünya genelinde enerji krizleri, su ve gıda ikmal güvenliği, iklim değişikliği, teknoloji rekabeti, yapay zeka, uzay, okyanuslar ve kutupların kontrolü gibi konular giderek daha çok önem kazanacak.
Sonuç
Trump’ın politikalarının sadece Amerika’ya değil, biz dahil dünya genelinde ülkelere, şirketlere, uluslararası kuruluşlara, hatta biz bireylere önemli yansımaları olacak. Kabinesindeki bakan seçimi de bize bazı sinyaller gönderecektir önümüzdeki döneme dair neler beklememiz gerektiği konusunda.
Acaba Trump güçlenirken Türkiye’de yargının bağımsızlığını korumak, yasaların tarafsız uygulanmasını sağlamak, toplumsal barışın temini daha mı zor olacak?
Ticaret savaşlarından etkilenmemek için yeni pazarlar bulma, mevcut ticaret ortaklarımızla ilişkileri güçlendirme, yerli üretimi destekleyerek dışa bağımlılığı azaltma ve teknoloji konularında ne denli başari sağlayabileceğiz?
Bölgesel barışın sağlanmasında öncü rol üstlenmek, özellikle Suriye, Irak ve İran’la yeni bir denklem yaratmak, İsrail’i dizginlemek hesapları tutacak mı?
Enerji güvenliği için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, giderek kuraklaşan ülkemizde su ve gıda güvenliğini sağlamak, yeni tarım politikaları geliştirmek bu dönemde nasıl olacak?
Her zorluk beraberinde fırsatlar da getirir; bakalım Trump zaferini Türkiye için nasıl bir fırsata çevirebiliriz?