Uzaydaki ilk Türk olarak Alper Gezeravcı adını tarihe yazdırdı ve atmosfer dışından gönderdiği ilk mesajında Mustafa Kemal Atatürk’ün 16 Şubat 1925’te Türk Tayyare Cemiyeti’nin açılış konuşmasındaki bir sözünü hatırlattı: “İstikbal göklerdedir.”
Atatürk bu sözü söyledikten bir yıl sonra 1926’da, Kurtuluş Savaşı’na destek veren bir aileden gelen Necdet Eraslan adlı bir genç Yüksek Mühendis Mektebi’nden (bugünün İstanbul Teknik Üniversitesi) mezun olup yurt dışına gönderilecek başarılı öğrenciler için açılan bir sınava katılıyor. Sınavı kazanmakla kalmıyor Atatürk’ün de dikkatini çekiyor. Ve Atatürk’ün isteğiyle Fransa’ya gönderilip orada Ulusal Havacılık Yüksek Okulu’nda uzay ve havacılık eğitimi alıyor.
Döndüğünde Türkiye’nin ilk uçak mühendisi olan Necdet Eraslan’ı bugün kaçımız tanıyor bilemiyorum. Tolga Aydoğan olmasaydı şahsen ben de tanıyamayacaktım. Eraslan’ın hikayesini ‘Atatürk’ün İzindekiler-Cumhuriyetin Unutulan Kahramanları’ kitabında okumuştum.
Atatürk tarafından roket eğitimi için ABD’ye gönderildi
Necdet Eraslan 1934-1937 yılları arasında Kayseri ve Eskişehir uçak fabrikasında çalışıyor. Sonra yine Atatürk’ün isteğiyle 1937’de roket eğitimi almak için ABD’ye gidiyor. Özel bir görev de veriliyor kendisine, Türkiye’nin ABD’den satın alacağı uçakların teminini sağlamak.
Amerikalılar bu genç bilim insanını gözden kaçırmıyor. Alanında iyi yetişmiş bu gence, ünlü bilim insanı Theodore von Karman ABD’de kalma ve asistanı olma teklifinde bulunuyor. Ama Necdet Bey kabul etmiyor “Beni Atatürk ve Türkiye okuttu, ülkeme borcum var. Ülkeme dönüp vatanıma hizmet edeceğim” diyor. Öyle de yapıyor. Türkiye’deki ilk dizel motoru yapıyor. Köylere elektrik ulaştırmak için su türbinleri icat ediyor. Üniversitelerde dersler veriyor.
1963 yılında bir davet üzerine ABD’deki Louisiana State Üniversitesi’ne gidiyor. İşte burada ders verirken kendisine NASA’dan bir teklif geliyor “Sen roket teknolojini, dizel motoru, havacılığın teorisini ve pratiğini iyi biliyorsun NASA’nın personelini eğit.”
Eraslan bu sefer “Tamam” diyerek gelecekte Ay’a ilk defa adım atacak olan Neil Armstrong’u ve diğer astronotları uzaya taşıyacak Apollo 11 projesinde ve başka NASA projelerinde çalışacak ekibi eğitiyor.
Oğlu Arsev Eraslan Apollo 11 projesinde çalıştı
Ama hikaye burada bitmiyor… Necdet Bey’in bir oğlu var Arsev Bey. Galatasaray tutkunu ve kafayı Metin Oktay ile maç yapmaya yoran bir genç. Babası onun haylazlık yapmasını önlemek alacıyla önce okuması için Almanya’ya gönderiyor. Sonra da 1959’da doktora yapması için ABD’ye. O da babasının yolunda ilerliyor. ABD’de North Carolina State Üniversitesi’nde uzay ve havacılık bölümünde doktora yapıyor.
Sonrasında ülkesine dönmek üzereyken NASA’nın Apollo 11 projesinde çalışması teklif ediliyor. Lakin ABD vatandaşı olması şartıyla. Kabul etmiyor “ABD vatandaşı olursam dedelerim mezarında ters döner” diyor. Ama ABD bu zeki gençten faydalanmak istendiği için tekliften bu şartı kaldırıyor. Böylece Eraslan, babasının eğittiği NASA personelinin hayata geçirdiği Apollo 11 projesinde görev alıyor.
Onun görevi Neil Armstrong, Michael Collins ve Edwin Eugene ‘Buzz’ Aldrin Jr’dan oluşan Apollo 11 mürettabatının sağ salim dünyaya dönmesini sağlamak. Bunun için gerekli bilgisayar yazılımlarını ekibiyle birlikte yazıyor. 1969’da Apollo 11 başarıyla fırlatılıyor. Her şey yolunda giderken, Armstrong Ay’a iniş yapacağı zaman problem çıkıyor. Dünya’da onu izleyenler endişeli bir bekleyiş içinde. Tek çare Armstrong’un manuel olarak Ay’a inmesi.
Profesör William Snyder’ın evinde bulunan bir grup bilim insanı “Neil acaba Ay’a inebilecek mi?” diye tartışırken grubun içinden Arsev Bey kendini gösteriyor ve “Merak etmeyin Neil bunun provalarını birçok kez yaptı” diyor. Kim olduğu merak ediliyor bu gencin. O da kendini tanıtıyor: “Ben Arsev Eraslan, Apollo 11 Projesi’nde re-entry yazılımlarını gerçekleştirdim.”
Bilim ailesi Eraslanlar
Uzaya giden ilk Türk Alper Gezeravcı tarihe geçmişken, insanlığın uzayı keşfindeki en büyük kırılma noktalarından olan Apollo 11 macerasında baba-oğul iki Türk bilim insanının da imzasını unutmayalım istedim.
Necdet Eraslan TÜBİTAK’ın fikir babası olarak biliniyor. 2003’te yaşamını yitirdi. Mühendislik dünyası onu tanıyor. Oğlu Arsev Eraslan yıllar içinde pek çok önemli bilimsel buluşa imza atan önemli bilim insanı. ABD’de nükleer santrallerin çevreye verdiği olumsuz zararı öngörebilen ve bu zararı miminize eden yazılımlar yazdı. 1996’da NASA’ya geri döndü. National Technology Transfer Center’da (Ulusal Teknoloji Transfer Merkezi) baş bilim insanı olarak çalıştı.
ABD Adalet Bakanlığı için geliştirdiği üç boyutlu yüz tanıma sistemi sayesinde, kameralardan insan yüzünün tanınmasına olanak tanıyan teknolojinin ortaya çıkmasını sağladı. Bu keşfi ile Batı Virginia Eyaleti’nin ‘Seçkin Hizmet Ödülü’ değer görüldü. Yıllar sonra Türkiye’ye döndü Arsev Bey, babasının yolunda çalışmalarını sürdürüyor ve onun gibi Türkiye’de bilim üretmeye devam ediyor.
Alper Gezeravcı’nın bu hikayeye ne kadar vakıf, bilemiyorum. Ama Atatürk’ün 1925’te söylediği “İstikbal göklerdedir”in kuru cümleden ibaret olmadığının göstergesi Erseverler’in hikayesi… Bir hedefin sloganı olarak da düşünülebilir ve bu hedef uğruna Türkiye’nin ürettiği değerlerin olduğunu anlıyoruz onların hikayesinden. Eğer Gezeravcı bu hikayeyi bilerek söylediyse bu sözü, takdire şayan!