Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçenlerde Kasım 2023 ayına ait enflasyon verilerini paylaştı. Açıklanan rakamlar yine beklentilerin ve ENAG ile İTO’nun açıkladığı rakamların gerisinde kaldı. Konuya ilişkin yorumu yapmadan önce TÜİK’in açıkladığı rakamlara bakalım.
TÜİK verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi’ndeki (TÜFE) değişim Kasım ayında;
-
bir önceki aya göre 3,28 bir önceki yılın Aralık ayına göre 60,09 (2023 yılı için toplam demek) bir önceki yılın aynı ayına göre 61,98 on iki aylık ortalamalara göre 53,40 (geçmiş 12 ayın ortalaması)
olarak gerçekleşti. TÜFE ekim ayında aylık yüzde 3,43 ve yıllık yüzde 61,36 olarak açıklanmıştı.
TÜFE’deki ana harcama gruplarına baktığımızda kasımda aylık en az artış gösteren ana grup yüzde -0,31 ile giyim ve ayakkabı. Buna karşılık en yüksek artış yüzde 11,17 ile konutta.
TÜFE’de yıllık en yüksek artış yüzde 92,86 ile lokanta ve oteller grubunda. Kasım 2022’ye göre en düşük artış 37,54 ile konutta.
TÜİK’e göre endekste kapsanan 143 temel başlıktan 23 başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken 7 başlığın endeksinde değişim yok. 113 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ise kasımda;
-
bir önceki aya göre 2,81 bir önceki yılın Aralık ayına göre 42,59 bir önceki yılın aynı ayına göre 42,25 on iki aylık ortalamalara göre 53,15
yükseldi.
Yİ-ÜFE kasımda yıllık bazda madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 65,49, imalatta yüzde 54,11, su temininde yüzde 70,23 artış gösterirken elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 30 geriledi.
ENAG tarafından açıklanan TÜFE rakamlarına baktığımızda Kasım 2023 ayı için aylık yüzde 5,58, yıllık yüzde 129,27; İTO tarafından açıklanan rakamlarda ise aylık yüzde 3,79 ve yıllık ise yüzde 73,89 artış gerçekleştiği görülüyor.
Her üç kurumun rakamları arasındaki ciddi fark ve TÜİK enflasyonunun diğerlerinin çok gerisinde kalmaya devam etmesi verilerin doğruluğu konusunu yeniden gündeme getiriyor. Yeni ekonomi yönetiminin atanmasından sonra yaz aylarında açıklanan aylık enflasyonlar bu üç kurumda birbirine yaklaşırken TÜİK enflasyonu yılın sonuna doğru diğer kurumların tekrar gerisinde kalmaya başladı. Dolayısıyla önceki ekonomi yönetimi döneminde sürekli gündemde olan TÜİK verilerinin doğruluğu yeniden sorgulanmaya başladı. Yaşanan enflasyonun açıklanandan çok daha fazla olması bu iddiaları güçlendiriyor.
Nitekim açıklanan sektörel bazdaki yıllık fiyat artış oranları bazı sektörler için komik kalıyor. Örneğin konut fiyatlarında yıllık bazda artış oranı TÜİK’e göre sadece yüzde 37,54 ve en az fiyat artışının burada olması gerçek olamaz. Çünkü piyasanın yakinen şahit olmasını bir kenara bırakın, konut fiyatlarının fahiş düzeyde arttığı ve kontrol altına alınacağı iktidarın her kademesinde sürekli dile getiriliyor. Konuttaki bu çelişkili durumun yanında giyim ve ayakkabı sektörlerinde yıllık artış yüzde 40,72 görünüyor. Gerçek hayatta son bir yılda giyim sektöründeki artışın sadece yüzde 40’larda kaldığına acaba kim inanır? Sonuçta bu üç kurum arasında TÜİK verilerinin doğru olduğunu savunmak çok güç.
Enflasyon hesaplamaları ile ilgili bir diğer konu doğalgaz fiyatlarının TÜFE hesaplamasına yansıtılması. Bilindiği üzere geçmişte doğalgaz faturalarının belirli bir bölümünün belirli bir süre devlet tarafından karşılanması kararını fırsat bilen TÜİK resmi enflasyonu düşük göstermek gayreti ile bunu hesaplamada tartışmalı şekilde dikkate aldı. Şimdi ise kış aylarında faturaların karşılanan bölümün üzerine çıkması nedeniyle tekrar hesaplamaya dahil ediyor. Ancak mümkün olduğunca enflasyonu yükseltmemek için hesaplama tekniğini çok karmaşıklaştırarak ve hesaplamadaki ağırlığını da düşürerek endekse dahil etme gayreti görülüyor.
Bir başka konu, hatırlanacağı üzere Nisan 2022’den beri TÜİK’in daha önce yayınladığı enflasyon sepetindeki ürün ve hizmetlerin ayrıntılı fiyatları ile bölgesel verileri yayınlamayı bırakması. TÜİK Nisan 2022 öncesinde aylık olarak ürün ve hizmetler bazında fiyatları paylaşıyor ve hem ülke geneli için hem de 26 bölge için enflasyon verilerini yayınlıyordu. Dolayısıyla endeksteki artışa en çok hangi ürün ve hizmetlerin katkı yaptığı görülebiliyordu. Benzer şekilde bölge bazındaki enflasyon verileriyle ülke geneli için hesaplanan enflasyon verileri karşılaştırılabiliyordu. Nisan 2022’de açıklanmamaya başlanan bu veriler halen de açıklanmıyor. Önceki ekonomi yönetiminin aldığı ve TÜİK verilerinin doğruluğu şüphesini artıran bu karar yeni ekonomi yönetimi döneminde değişir diye beklenirken herhangi bir değişiklik yapılmadı. Bu durum da şeffaflığa önem verdiğini söylemekle birlikte yeni ekonomi yönetiminin de bakış açısının çok farklı olmadığını gösteriyor ve bazı verilerin görünmesinin pek istenmediği konusunda şüpheleri kuvvetlendiriyor.
Sonuç olarak, gerçekte herkes günlük hayatında yüksek enflasyonu yaşamaya devam ediyor. Açıklanan resmi TÜİK enflasyonunun şüpheli düşük rakamları, yaşanan enflasyonu düşürmüyor. Ancak gelirler tarafında memurun, işçinin, emeklinin ve hatta pek çok özel sektör firmasının diğer tüm çalışanlarının maaşları TÜİK verisine göre belirleniyor. Bu nedenle ücretlilerin gelir artışları fiyat artışlarının gerisinde kalıyor. Sadece enflasyonu düşük gösterip, düşük ücret artışları yaparak enflasyonu düşürebilmek ise Türkiye’nin bugünkü koşullarında mümkün değil. Türkiye’de tüm makroekonomik göstergelerde olduğu gibi enflasyonda da temel sorun devletin kendisi. Devletin harcama tarafı tamamen keyfiyete dayalı. Yeni ekonomi yönetimi bu tarafta hiçbir şey yapmadı. Devletin harcama tarafını kısmaya çalışmak devlette karar alıcıların ve devletin harcamalarından nemalananların istemediği bir şey olduğundan gerçekleştirilmesi son derece zor. Ancak yeni ekonomi yönetiminin başarısı buna bağlı. Bütçenin harcama tarafında gereken tasarruf sağlanamadığı sürece diğer göstergelerde olduğu gibi enflasyon konusunda da istenen başarının elde edilmesi mümkün değil.