Geçen yıl, TC Merkez Bankası (TCMB) Haziran 2022’de “yabancı para yükümlülükler (YP) için Türk Lirası (TL) cinsinden menkul kıymet tesisi” uygulamasını başlatmıştı. Uygulamaya ilişkin tebliğ ile de bankaların YP yükümlülüklerine karşılık TCMB nezdinde bulunduracakları TL cinsinden menkul kıymetlere ilişkin usul ve esaslar düzenlendi.
TCMB tebliğde belirlenen kuruluşlarda döviz cinsinden mevduat/katılım fonu ve kıymetli maden depo hesapları menkul kıymet tesisine tabi yükümlülükler sınıfını oluşturdu. Tebliğde daha sonra zaman zaman yapılan değişikliklerle yükümlülükler daha da sıkılaştırıldı ve kapsamı genişletildi.
Şimdi, bankalar üzerindeki bu sıkılaştırıcı önlemlerin yerini ‘sadeleşme’ adımları almaya başladı. Alınan ‘sadeleştirme’ kararlarının kapsamına baktığımızda aşağıdaki maddelerden oluştuğu görülüyor:
-Bankalarca kullandırılan TL cinsinden nakdi krediler üzerinden yüzde 30 oranında menkul kıymet tesisi uygulamasına son verildi. Yine kredi türlerinin harcama karşılığı kullandırılmaması halinde menkul kıymet tesisine tabi olması uygulaması da sona erdi.
-Bankalarca satın alınan reel kesimin ihraç ettiği menkul değerler üzerinden yüzde 30 oranında menkul kıymet tesisi uygulamasına son verildi.
-Faktoring şirketlerinin faktoring alacaklarına referans oranın 2,7 katının üzerinde uyguladıkları faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması kaldırıldı.
-Yatırım malı ithalatı net ihracatçılık şartından hariç tutuldu.
-Kur korumalı hesapların (döviz dönüşümlü) yenilenmesi ve TL’ye geçişi ile TL payının artırılmasına ilişkin maddeler menkul kıymet düzenlemesinden çıkarıldı.
-Ayrıca bankaların TL ticari kredilere referans oranın 1,8 katının üzerinde uyguladıkları faiz/kâr payı oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması kaldırılacak.
-Aynı kararlar çerçevesinde TL mevduatın payının artırılmasına yönelik bazı adımlar da atıldı. Buna göre TL’ye geçiş oranı yüzde 10’dan fazla olan bankaların hedefi aşan kısmı yenileme hedefine sayılacak. Gerçek kişilere ait TL mevduatın payı için daha önce belirlenmiş olan yüzde 2,5 artış hedefi yüzde 3,5’e yükseltilecek.
Bu kararların sonuçları neler olacak?
-Bu kararlarla birlikte menkul kıymet tutma şartları büyük ölçüde kaldırılarak bankaların üzerindeki mali ve operasyonel yükler hafifletildi.
-Bankaların yeni menkul kıymet alma zorunluğundan kurtulmasının ötesinde ellerindeki tahvillerin bir bölümünün boşa çıkması sağlandı. Bu durum bankaların menkul kıymet portföyünü azaltmalarına olanak sağlıyor.
-Devlet iç borçlanma senetlerine (DİBS) bankalardan gelen talebin düşmesi hazinenin borçlanma maliyetlerinde artışa yol açabilecek. Bunun bankalar açısından olumsuz sonucu, ellerinde tuttukları sabit faizli DİBS stoğunun değerlemesinden zarara uğramalarının söz konusu olması.
-Bankaların kredi verme olanaklarında artış olacak. DİBS’lere yatırdıkları zorunlu kaynağı kredi vermede kullanabilecekler. Ancak kredi artışı enflasyonu yeniden körükleyebileceği gibi kullandırılan kredilerin geçmişte olduğu gibi döviz, altın vb. araçlara gitmesi de mümkün görünüyor.
-Yine TL mevduatın payını artırmak üzere bankalara getirilen dönüşüm hedeflerinin yükseltilmesi, TCMB’nin TL mevduat faizlerinde son günlerde yaşanan düşüşü istemediğini gösteriyor. Bu kararla önümüzdeki günlerde mevduat faizlerinin yeniden yükselişe geçmesi olası. Ayrıca dolarizasyonun önüne geçilebilmesi için de TL mevduat faizlerinin yatırımcılara cazip gelecek düzeyde oluşması gerekiyor. Ancak mevduat faiz oranlarının enflasyonun hâlâ oldukça altında bulunması dikkat çekici.
-Net ihracatçılık kriterinin hesaplanmasında firmaların yatırım malı ithalatının hesaplamaya dahil edilmemesi kararıyla, menkul kıymet tesisinde yatırım kaynaklı ithalat harcamalarının net ihracatçılığı azaltması önlenerek ihracat kredilerine erişimde bir ölçüde kolaylık sağlanıyor.
Karar sonucu olası gelişmeleri özetleyecek olursak;
-Devlet, iç borçlanmasında daha yüksek faizle ve daha zor borçlanacak.
-Bankalar faaliyetlerinde daha rahat hareket edecek, kredi kullandırma olanakları artacak. Ancak kredi faiz oranlarının sınırlamanın kalkmasıyla yükselme olasılığı da bulunuyor.
-DİBS faizlerindeki artışlardan dolayı bankalar ellerindeki menkul kıymetlerden zarar edecek.
Kredilerdeki artış enflasyonu körükleyebilecek ve hatta kredilerin döviz altın alımı gibi alanlarda kullanılması tekrar artabilecek.
-Mevduat faizlerinde bir miktar artış olabilecek. Bu artışın boyutu bankaların kaynak ihtiyacının ne kadar oluşacağı ile de ilgili.
Sonuç olarak; bankaları ciddi sıkıntıya sokan bu uygulamanın kaldırılması olumlu. Ancak yukarıdaki çerçevede doğurabileceği sonuçlara dikkat edilmeli.