Son dönemdeki önemli tartışmalardan biri de döviz kurlarının seviyesi ve önümüzdeki dönemde olması gereken yer. Geçenlerde Ekonomi Bakanı açıkça ihracatçılara kurdan şikayet etmeyi bırakarak yabancı pazar arayışına girmeleri ve rekabet koşullarında avantajı kendilerinden beklememelerini söyledi. Peki sorun bu kadar basit mi?
Ekonomik bozulmanın arttığı 2022 ve sonrası dönemi değerlendirecek olursak dolar kurundaki değişimi bazı ilgili ölçütler ve ürünlerdeki değer değişimi ile karşılaştırmak, fikir vermesi açısından yararlı olacak.
Doların TL karşısındaki değeri 2021 yılsonunda 13,35 TL iken bugün yaklaşık 30,80 TL düzeyinde. Dolayısıyla kurdaki değişim oranı % 130 seviyesinde. Ocak 2024 sonunda 2021 yılsonuna göre TÜFE endeksindeki değişim % 188, ÜFE endeksinde ise aynı dönemde % 197. Dolayısıyla 2021 yılsonuna göre değişimler dikkate alındığında TL dolar karşısında reel olarak değer kazanmış görünüyor. Gerçekte bunu ABD enflasyonunu da dikkate alarak hesaplamak gerekiyor. Ancak iki ülke enflasyon oranlarının büyük farklılık gösterdiği dikkate alındığında sonucu çok fazla değiştirmeyecek.
Yukarıdaki değerlendirme TÜİK’in doğruluğu tartışmalı resmi enflasyonundaki rakamlarla yapılan bir karşılaştırma. Gerçek enflasyonun bunun çok daha üzerinde olduğu dikkate alındığında (TÜİK de bunu kabul ederek geçenlerde “hissedilen enflasyon” şeklinde zorlama bir tabirle % 96 enflasyon oranı açıkladı) değerlenmenin çok daha fazla olduğu görülecek. Nitekim bazı ürünlerin fiyat değişimlerine bakacak olursak, örneğin 2021 yıl sonuna göre değerlendirdiğimizde dizel akaryakıt fiyatları %292, ekmek fiyatları (Ankara) % 255, yumurta fiyatları % 260, karkas et fiyatları % 380, dolmuş taşıma fiyatları (Ankara) % 390 arttı. TÜİK tarafından hissedilen olarak söylenen ancak hepimizin hissetmeyip bizzat yaşadığımız çok daha yüksek enflasyon rakamları gerçek enflasyon göstergeleri. Şimdi bu rakamlarla kurdaki değişimi karşılaştırırsak TL’deki değerlenme daha bariz ortaya çıkacak.
İhracatçıların durumuna dönersek, bizim için en iyi karşılaştırma ÜFE endeksindeki değişimi dikkate almak olacak. Çünkü ÜFE üreticilerin maliyetlerindeki değişimin göstergesi. ÜFE’deki 2021 yılsonu-Ocak 2024 sonu değişimi yukarıda belirttiğimiz gibi % 197. Yani bir üreticinin ortalama olarak ürettiği mallardaki girdi maliyetleri % 197 artarken, bu malı yurt dışına satarken dolar üzerinden aynı fiyatla sattığını düşünürsek kurdan dolayı eline geçecek TL karşılığı sadece % 130 düzeyinde artmış. Aradaki (% 197-% 130=% 67) ciddi fark kârını yok edecek hatta zararına satışa yol açacak seviyede. Bu durumda üretici dolar üzerinden fiyatını artırmak isteyecek ancak bu sefer de yurt dışı rekabette dezavantaj yaşayacak. İkinci olarak verimliliği artırması gerekir ancak bu da kısa vadede olabilecek bir şey değil. Üçüncü yöntem olarak devlet ihracatçıya ciddi destek verebilir. Ancak bu sene devasa bütçe açıkları düşünüldüğünde devlet desteğinde artış çok olası değil.
Dolayısıyla kurdaki değişim ihracatçı açısından önemli. Bunu kabul etmek gerekir. Bugün ekonomi yönetimi enflasyonist baskıyı hafifletmek için kurların enflasyonun altında artış göstermesi gerektiğini düşünüyor. Genel olarak doğru bir mantık olmakla birlikte ülkemizde döviz kurunun mal fiyatlarının temel belirleyicisi olma özelliği, zaten bir önceki ekonomi yönetimi döneminde yitirilmişti. Döviz kurları yanında enflasyonu artıran pek çok faktör var ve sadece döviz kurlarını kontrol etmek yeterli değil.
TL’deki reel değerlenmeyi tabii ki sadece ihracat değil ithalat açısından da düşünmek gerekir. TL’nin değerlenmesi ithal ürünleri göreli olarak daha ucuz hale getiriyor. Ekonomi yönetimi içte kredi kısıtlamaları, vergi vb. unsurlarla bunu dengelemeye çalışsa da şu ana kadar çok başarılı olunduğu söylenemez. Son dönemde ithalatta düşüş görülmekle birlikte, ithalatın yapısına bakıldığında bunun ağırlıklı altın ithalatına getirilen kısıtlamalara bağlı olarak, altın ithalatının azalmasından kaynaklandığı görülüyor. Tüketimi kısmada belirgin bir başarı henüz yaşanmadı.
Sonuç olarak döviz kurlarının olması gereken düzeyde bulunması kritik. Kurlar ihracatçı açısından tek kriter olmamakla birlikte önemli kriterlerden biri. TL değer kazanacaksa ihracatçıyı farklı şekillerde desteklemek gerekir. Ayrıca kurların ithalata etkisi de göz ardı edilmemeli.