Üniversitelerin açıldığı ve derslerin hız kazanmaya başladığı şu dönemde ekonomik koşulların ağırlığı altında öğrencilerle ilgili endişelenmemek mümkün değil. Zaman zaman basına yansıdığı kadarıyla da başta barınma sorunu olmak üzere üniversite öğrencilerinin, yaşam koşullarının zorlukları altında nasıl bir okul performansı gösterebilecekleri de şüpheli. Üniversite öğrencilerinin gündemde olduğu şu günlerde Nisan 2024’te yapılmış bir çalışma onların yaşam koşulları hakkında bize açık bilgiler sunuyor.
KONDA Araştırma ve Danışmanlık tarafından Toplum Gönüllüleri Vakfı için gerçekleştirilen “Üniversiteli Gençlerin İhtiyaçları Araştırması”nda 1561 üniversite öğrencisinin cevapları analiz edilmiş. Katılımcıların yüzde 97’si lisans veya ön lisans, yüzde 3’ü yüksek lisans/doktora öğrencisi. Okul türlerine baktığımızda katılımcıların yüzde 83’ünün devlet üniversitesinde, yüzde 16’sının özel üniversitede öğrenci olduğunu görüyoruz.
Araştırma sonuçlarına göre üniversite öğrencilerinin yüzde 44’ü devlet yurdunda yaşarken, yüzde 33’ünün yaşadığı evde 4 kişi kalıyor.
Öğrencilerin yüzde 46’sı yaşadığı ilde okuyor. Yurtta kalan kadın sayısı erkeklere göre daha fazla.
Devlet üniversitesinde okuyan gençlerin yüzde 51’i, özel üniversitede okuyan gençlerin ise sadece yüzde 6’sı devlet yurdunda kalıyor. Devlet üniversitesinde okuyan öğrencilerin sadece yüzde 39’unun kendisine ait odası varken özel/vakıf üniversitesi öğrencilerinde bu oran yüzde 68.
Burs veya kredi alan gençlerin yüzde 73’ü bu miktarı 1.001-2.000 TL olarak belirtiyor. Burs veya kredi alan gençlerin aldıkları ortalama burs/kredi tutarı 2.449 TL iken, kalacak yer için ayda ortalama 2.318 TL ücret ödüyorlar. Bu da gençlerin aldıkları kredi veya bursun büyük bir bölümünün barınma için harcandığını gösteriyor.
Araştırmada bir günde yeme-içme için harcanan paranın 2021 yılından araştırmanın yapıldığı tarihe kadar yedi katına çıktığı görülüyor. 2021’de öğrenciler yeme-içme için ortalama 30 TL harcarken, bu rakam 2024’te yaklaşık yedi kat artarak 207 TL’ye çıkmış durumda. Aynı dönemde Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü (KYK) burs ve kredileri ise sadece yüzde 207 artmış. Bu durum KYK kredi ve burslarındaki artışın, gençlerin yeme-içmeye harcadıkları paralardaki artışın çok gerisinde kaldığını gösteriyor.
Araştırmaya göre üniversiteli gençlerin gelirleri, giderlerini karşılamıyor. Gençlerin aylık ortalama geliri 4.774 TL. Gençlerin günlük yeme-içme harcaması ise ortalama 207 TL olup, bu tutarı aylık tutara getirirsek yaklaşık 6.200 TL’lik bir harcama kalemi ortaya çıkıyor. Gençlerin gelirleri, aylık yeme-içme giderlerini bile tek başına karşılamaya yetmezken, diğer harcamaları da hesaba kattığımızda gençlerin ekonomik anlamda zor bir üniversite hayatı geçirdiği görülüyor.
Önemli konulardan biri de üniversiteli gençlerin yüzde 23’ünün son bir yılda ücretli veya ücretsiz olarak bir kişi veya kurumdan psikolojik destek hizmeti almış olması veya almaya devam etmesi.
Üniversiteli gençlerin yüzde 78’i ekonomik sebeplerden ötürü istediği bir kültür-sanat aktivitesine katılamadığını, yüzde 67’si ihtiyacı olan bir kıyafeti alamadığını söylüyor. Ekonomik sebeplerden ötürü yoksun ve mahrum kalınan durumlara baktığımızda en çarpıcı ve üzücü durumların yeterli beslenme, barınma ve tedavi konusunda verilen cevaplar olduğu görülüyor. Üniversiteli gençlerin yüzde 53’ü ekonomik sebeplerden dolayı yetersiz beslendiğini, yüzde 44’ü iyi bir barınma alanına sahip olamadığını, yüzde 41’i tedavisini ertelediğini söylüyor.
Aylık hane geliri arttıkça ekonomik sebeplerden ötürü olumsuz bir durum yaşayanların ve belli ihtiyaçlardan mahrum kalanların oranı artıyor. En önemli fark okul için gerekli kitap ve materyalleri alamayanlarda ortaya çıkıyor. Aylık hane geliri 10.000 TL’den az olan öğrencilerin yüzde 68’i böyle bir durum yaşamışken, aylık hane geliri 50.001 TL’den daha fazla olanlarda bu oran yüzde 22.
Öğrencilerin gelirlerinin yetersizliğinin onları okuma yanında iş hayatına katılmaya da zorladığı görülüyor. Son üç ay içinde düzenli veya düzensiz bir işte çalışanların oranı yüzde 33. Öğrencilerin yüzde 58’i son üç ayda içinde çalışmamış, yüzde 9’u ise iş arıyor. Çalışan öğrencilerin yüzde 66’sı sigortasız.
Üzücü noktalardan biri de gençlerin son dönemde en çok hissettiği şeyin bunalmışlık, en az hissedilen duygunun ise hayattan keyif alma olması.
Bu bilgileri topluca gözden geçirdiğimizde üniversite öğrencilerinin büyük çoğunluğunun hayatlarında olumlu bir tek noktaya bile rastlamak mümkün değil. Öğrenciler bırakın sosyal faaliyetlere katılmayı ya da zaman zaman eğlenmeyi, hayatlarını devam ettirecek yeterli beslenmeyi sağlayamıyor, barınma sıkıntısı çekiyor, istemese de çalışmak zorunda kalıyor. Sonuçta psikolojik olarak da kötü duruma düşüyor. Bu herhalde pek övünülecek bir tablo değil. Ancak ülkeyi yönetenlerin genel olarak sorunlara karşı duyarsızlıkları burada da görülüyor ve bu sıkıntılara da yokmuş gibi davranıyorlar.