Ekonomi yönetiminde son dönemde halka mal ve hizmet satışı yapan küçük ve orta ölçekli işletmelerde vergi kaçağı olduğu düşünülerek, bu kaçağı önlemek üzere halk üzerinde baskı kurarak önlem almaya yönelik yeni düzenlemeler yapılmaya çalışıldığı görülüyor. Öncelikle bu çalışmaların neler olduğunu özetleyelim.
Düzenlemelerden ilki 7 bin TL ve üzeri alışverişlerin ödemelerinde herkesin banka veya kredi kartı kullanma zorunluluğu getirilmesiyle ilgili taslak düzenleme. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı’na göre daha önceden sadece vergi mükellefleri için geçerli olan düzenleme mükellef olmayanları yani sıradan tüketici durumundaki vatandaşları da kapsar hale geliyor. Dolayısıyla taslak düzenleme ile artık her kim olursa olsun 7.000 TL ve üzeri ödemelerini banka ya da kredi kartı ile yapmak zorunda kalacak.
Örneğin bir kamu kurumunda memur olarak çalışan Bay A evine aldığı 20.000 TL’lik buzdolabının ödemesini banka veya kredi kartı aracılığıyla yapmak zorunda olacak. Yine bir devlet üniversitesinde akademisyen olarak çalışan Bay B evindeki kütüphanesi için aldığı 10.000 TL’lik kitabın ödemesini banka veya kredi kartı aracılığıyla yapmak zorunda kalacak.
Mükellef olmayanların kendi aralarında yapacakları ödemeler ise zorunluluk kapsamında olmayacak.
Bu taslaktan önce, alışverişte iki tarafta vergi mükellefi olursa 7.000 TL’nin üzerindeki alışverişlerin banka veya kredi kartıyla olması gerekiyordu. Bu düzenleme ile mükellef olmayanlar da 7.000 TL’nin üzerinde alışverişte banka veya kredi kartı kullanacak, aksi halde onlara da özel usulsüzlük cezası kesilecek. Her türlü alışverişte 7 bin lirayı aşan ödemelerini finansal kuruluşlar kanalıyla yapmayanlara yani elden yapanlara, her bir tespit için ödeme tutarının yüzde 10’u oranında ceza kesilecek ve tüketiciye kesilecek ceza tutarı 5 bin liradan az olamayacak.
Diğer bir düzenleme GİB’in Kira Ödemelerinde Tevsik Yükümlülüğüne İlişkin Gelir Vergisi Genel Tebliğ Taslağı. Bu kapsamda, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleriyle herhangi mükellefiyet kaydı bulunmayanların gerçekleştirdikleri iş yeri ve konut kiralama işlemlerine ilişkin yapılacak bütün tahsilat ve ödemeler, bankalar veya PTT aracılığıyla yapılacak.
Mevcut uygulamada iş yeri kira ödemeleri tutarına bakılmadan, konut kira ödemelerinde ise 500 TL’yi aşması durumunda bankalar veya PTT aracılığıyla ödenmesi zorunluydu. Taslağa göre, konut kiralarında bu sınır kaldırılıyor. Yürürlükteki tebliğde iş yeri kiralamalarında hem kiracıya hem kiralayana ceza kesilirken konut kiralamalarında kiracıya ceza uygulanmıyordu. Taslağa göre bu kapsamda kira ödemelerini banka ve PTT aracılığıyla yapmayan, elden yapanlara da özel usulsüzlük cezası kesilecek.
Diğer bir düzenleme de fiş almayan tüketiciye 5 bin TL’lik ceza kesmeye ilişkin. 2 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7524 sayılı yasa ile fiş, fatura kesmeyenlere kesilen ceza, yapılan tespite göre katlamalı hale getirilmiş. Ayrıca fiş ve fatura almayan nihai tüketicilere de özel usulsüzlük cezası kesilmesine yönelik düzenleme yapılmış. GİB cezanın nasıl uygulanacağına ilişkin hazırladığı tebliğ taslağı ile uygulamaya açıklık getiriyor. Buna göre yaptıkları alışverişin ardından fiş ya da fatura almayan tüketicilere yine yasa ile getirilen düzenlemeye göre 5 bin lira özel usulsüzlük cezası kesilebilecek.
Bu üç düzenlemeyi genel olarak değerlendirdiğimizde vergi kaybını önlemek adına doğru görünmekle birlikte hem bazı sorular doğuruyor hem de zorluklar taşıyor.
Düzenlemenin hedef aldığı kesimler Türkiye’nin genelinde yaygın küçük işletmeler ile sıradan vatandaşlar. Özellikle Anadolu’da ilçelerin çoğunda bırakın kredi kartı kullanmayı banka hesabı olmayan ciddi sayıda vatandaş var. Bunlara yaptığı alışverişin parasını elden ödedi diye nasıl ceza keseceksiniz? Aynı şey kira ödemeleri için de geçerli. Yine Anadolu’nun küçük yerleşim yerlerinde alışveriş fişinin ne olduğunu bilmeyen önemli sayıda vatandaş mevcut. Bunlara ceza kesebilecek misiniz? Bunlar yaşanacak zorlukların küçük bir boyutu. İkinci olarak bu düzenlemelerin kontrolü ciddi bir saha çalışması gerektirmekte. Bu yapılabilecek mi?
Bunlar işin zorlukları ile ilgili. Esas soru devlet neden bu kadar işi sıkı tutmaya, maliye topladığı vergileri sürekli artırmaya çalışıyor? Bunun nedenleri ise şunlar:
1. Halkın genelinde çok farkında olunmamakla birlikte özellikle çok büyük ölçekli bir kısım mükelleflerin ciddi miktarda vergisi silinerek istisna ve muafiyet tanınıyor dolayısıyla vergi kaybı oluşuyor. Bu tür keyfi uygulamalarla büyük vergi kayıplarına yol açıldığından bunun telafisini sağlayacak yollar aranıyor. Yine devletle çok büyük işler yaptığı halde hiç vergi vermeyen ya da cüzi vergilerle geçiştiren büyük kuruluşların var olduğu ve bunların durumlarının incelenmediği zaman zaman basına yansıyor. Buralardan da önemli vergi kayıpları oluşuyor ve kaynak ihtiyacı doğuyor.
2. Kamu kurumlarının savurganlığı ve müsrifliğine para yetiştirilemiyor. Kamu maliyesinin harcama kısmında tasarrufla hiç uğraşılmıyor, kamu kurumlarında müsriflik son hızda devam ediyor. Böyle olunca da toplanan vergiler israfa alışmış kamu kurumlarına yetmediği için sürekli yeni kaynak ihtiyacı doğuyor.
Sonuç olarak uygulamada zorluklar taşıyan bu yeni düzenleme taslakları vergi toplama mantığı içinde doğru görünse de Maliye’nin aynı hassasiyeti yukarıda 2 maddede özetlediğimiz konularda da göstermesi gerektiği, yoksa bu düzenlemelerin haklılığına kimseyi inandıramayacağı açık.
Vergide halkı sıkıştıran uygulamalar ve nedenleri
Vergi kaçağını önlemek için yapılması düşünülen düzenlemelerin hedef aldığı kesimler küçük işletmeler ile sıradan vatandaşlar. Özellikle Anadolu’da ilçelerin çoğunda bırakın kredi kartı kullanmayı banka hesabı olmayan ciddi sayıda vatandaş var.