Beuys hakkında bir şeyler anlatırken hayli temkinli olmak gerekiyor. Çünkü o tüm hayatı bir sanat alanı olarak gördüğünden kendi hayatı hakkında da rol yapmaya, yani yalan söylemeye çok eğilimliydi.
Ancak daha sonra onun tüm sanat yaşamını etkilemiş olan İkinci Dünya Savaşı’nda Luftwaffe savaş pilotuyken Kırım üzerinde düşürüldüğü ve donarak ölmekten son anda onu bulan köylüler tarafından vücudu yağ ile kaplanıp keçe ile sarılarak kurtarıldığı bölümü doğrudur.
***
Bu olaydan sonra Beuys yapıtlarında sıkça yağ ve keçeyi kullanmaya başlamıştır.
Beuys Neo-dada hareketin bir parçası olan Fluxus hareketi için anarşist bir manifestoyu 1963 yılında yazdı ve sanat adına hayata dair herşeyin karıştırılıp bir araya getirebileceğini savundu.
Performans sanatının sanatçının kendisini de sanatının malzemesi yapabileceğini söyleyen Beuys’un en tuhaf performansı ‘Ölü Bir Yaban Tavşanına Resimleri Nasıl Açıklamalı’ adlı performansıdır.
Bu performansında Beuys, Düsseldorf’ta Alfred Schmelia Galerinin bir köşesine sakince oturmuştu. Kafası bala bulanmış ve cömertçe serpilmiş altın yapraklarıyla sarılmıştı. Kollarında sabit bakışlarını diktiği ölü bir yaban tavşanı tutuyordu. Bir süre sonra ayağa kalktı ve odanın içinde dolaşarak duvarlardaki resimlere baktı. Arada bir ölü yaban tavşanını havaya kaldırıyor, ona resimlerden birini gösteriyor, sonra da işitilmeyecek şekilde kulağına bir şeyler fısıldıyordu. bazen ara verip tekrar oturuyordu. Ama hiçbir şekilde izleyiciler ile ilgilenmiyor, onlara seslenmiyordu. Bu böyle tam üç saat boyunca sürüyordu.
***
Bu gösterinin üzerine fazla analiz görmedim ama bence Beuys bu performansı ile sanat ortamında olduğunu tartışmasız kabul eden eleştirmenleri ve bu kabulleri nedeniyle ölü saydığı izleyici kitleleri eleştiriyordu.
Bu oldukça tuhaf sanatçı heykel terimini de genel anlamının dışında hayatın her alanına yayılmış bir kavram olarak kabul ediyordu.
Ona göre bu genişletilmiş kavram sezgiyle teşvik edilen bilincin genişlemesinin bir sonucuydu. Bu sezgi her türlü yaratıcılığın kökündeydi ve bu kendini düşünce, eylem ve biçimlendirmede ortaya koyuyordu. bu yüzden sanat kavramı Beuys’a göre herşeyi, yeryüzündeki tüm yaratıcı faaliyetleri ve etkinlikleri kapsıyordu.