Geçen cumartesi 28 Eylül 1934’te doğan Brigitte Bardot’un 90’ıncı yaş günüydü.
John Berger’den fotoğraflara bakarak kendimi eğitme seanslarımdan birini daha yaşadım ve belki de yaşamış en muhteşem seks bombalarından olan Bardot’un binlerce fotoğrafına baktım.
***
bu fotoğraflarına bakarken aniden çocukluk, ergenlik günlerime gittim.
1960’lı yıllar benim için Philip Roth’un Portnoy karakteri gibi tek başına seksi keşfetme yıllarıydı. bu süreçte Brigitte Bardot’nun filmleri, fotoğrafları benim için çok değerli ve yönetmen Louis Bunuel’in dediği gibi arzunun belirsiz objesiydi.
***
kadının vücudunun her noktasından cinsellik fışkırıyor gibiydi ve bir filminde dendiği gibi ‘erkekleri tahrip etmek için yaratılmıştı’ bence.
***
dün fotoğraflarına tekrar üst üste bakarken Bardot’un bunların yüzlercesinde ayaklarını bilinçli biçimde arzu nesnesi olarak kullandığını gördüm.
daha sonra dünyanın en popüler fetişlerinden biri olacak ayakla onun daha seksin yeniden keşfedilmekte olduğu dönemde (196O’lı yıllarda) erkek beyninin karanlık deliği cinsel arzuyla ilgili bölümüyle bu kadar güzel ve çekici oynamayı bilmesi ilginçti.
***
bu yazıya da almaya çalışacağım bazı fotoğraflarda da göreceğiniz gibi vücudunun hemen her noktasının zaten bir arzu nesnesi olarak algılandığını bilen Bardot birçok pozunda ayaklarını bilinçli kullanarak da zihnimizle oynamış.
***
dedim ya, o yıllar benim için Portnoy yıllarıydı. solo seks hayatımın zorunlu bir parçasıydı. Gerçi ben de Roth’un ‘Portnoy’un İtirazı’ romanındaki karakteri gibi bunu oldukça abartmış olabilirim, ama aradan neredeyse 60 yıl geçmiş olduğundan ve en azından o döneme ait edepsiz davranışlarım zaman aşımına uğramış olduğundan şimdi o günlerdeki davranışlarım hakkında hesap verecek değilim.
Eğer ben de Ertuğrul Özkök’ün hedeflediği gibi 104 yaşına kadar yaşarsam o zaman belki son 20 yılımın edepsizliklerim de zaman aşımına uğrar ve onlar hakkında hesap vermekten kurtulurum diye umuyorum.
***
en kritik fotoğrafı maalesef bulamadığımdan o sahnenin hangi filmde olduğunu da şu an net hatırlamıyorum. Yanlış yapma riskini göze alarak sahnenin ‘Ve Tanrı Kadını Yarattı’ filminde yer aldığını sanıyorum.
o sahnede adam sahilde yere uzanmış yatıyor ve Bardot salınarak yürüyüp adama yaklaşıyor ve ayaklarının cinsel arzu nesnesi olarak gücünü bildiğinden adamın suratına ayağıyla basıyor. tek hareketle adama hükmedeceğini söylüyor.
***
dediğim gibi son günlere binlerce Bardot fotoğrafına baktım, ama nedense bu sahnenin bir fotoğrafını maalesef bulamadım. bu şaşırtıcıydı, çünkü kadın vücudunun hemen her noktasından cinsel arzu objesi yaratmakta son derece maharetli olanların günümüzün en popüler fetişlerinden biri haline gelen, duygulara doğrudan hitap eden bu fotoğrafı bulup yaygın olarak kullanmaması oldukça garipti. Bir ara acaba bu sahneyi dayanılması zor, arzularla acımasızca oynayan bir sahne olduğu için mi fotoğrafını kullanmıyorlar diye bile düşündüm.
***
bugüne kadar gittiğim hiçbir psikiyatristin cinsel takıntılarımın kaynağı nedir sorusuna cevap veremiyordum. bu yazı hiçbir insanın işine yarayacak yön içermese de en azından benim işime yaradığı kesin, çünkü yazarken cinsel takıntılarımın başladığı anı da keşfettim sanıyorum. yani en azından psikiyatristin sorusuna cevap verebileceğim artık.
***
konuyu tüketmeden bırakamama dipsomanim devreye girdi ve yazıyı bitirdikten sonra da aramayı sürdürdüm ve sonunda aradığım fotoğrafı güç de olsa buldum.