Son iki ay benim açımdan epeyce hüzünlü ama bir yanıyla da buruk tebessümlerle geçti.
ABD-İsrail ortak planına göre İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak edeceğini, bölgedeki tüm Filistinlileri Ürdün’e süreceğini, Ürdün’ün Filistin olarak konumlandırılacağını üç ay önceden yazmaya başladım, katıldığım televizyon tartışmalarında bunu ısrarla söyledim.
Bu dediğime kanıt olan somut gelişmeleri de hep söylemime eklediğim halde çok inandırıcı olamadım.
anlattığım senaryo duyanlara inanılması zor düzeyde fantastik geliyor olmalıydı ki bunu benim uydurduğumu sandılar.
ama ben yine de pes etmedim.
İsrail’de yaşanacakların Türkiye’nin de ulusal güvenlik sorunu olacağını düşündüğümden bıkmadan usanmadan anlatmayı sürdürdüm düşünülen planı.
gururla söylemeliyim ki bu Batı Şeria planını benden başka Türkiye’de de, dünyada yazan olmadı.
***
benim ısrarla anlatmaya çalıştığım gerçekleri reddetmeye çalışmanın bir yararı olmadığı önceki gün Beyaz Saray’da belli oldu tabii.
Sonunda Netanyahu ile Trump ortak basın toplantısında Ortadoğu için ortak çizecekleri yeni haritanın ilk aşamasını oluşturan Gazze’ye el koyma kararını açıkladılar.
duyduğuma göre batı Şeria için düşünülenlerin de 15-20 gün içinde ortaya çıkması bekleniyormuş.
türk medyası içinde bu gelişmeye bir tek benim şaşırmadığımı söylememe artık gerek sanıyorum.
***
medyanın genelindeki şaşkınlık basın toplantısından önce de vardı.
belki inanmayacaksınız ama Filistinlileri Ürdün’e gönderme kararının Ürdün’ü asıl kontrol eden İngiltere’nin uygulatmayacağını düşünebilenler bile var bu hayatta. Üstelik sadece düşünmekle yetinmeyip canlı yayında yüksek sesle bile söyleyebiliyorlar. İnsanda biraz utanma olur yahu.
bu medyadan bu utanmayı beklemenin boşuna olduğu Netanyahu gelmeden önce oval ofis girişinde bekleyen muhabirlerin arkasında görülen gizli servis elemanı için ‘Bu adam neden bu kadar ciddi’ sorusunun sorulabilmiş olmasından da belliydi aslında.
Beş yaşındaki çocuğun bile cevabını bileceği soruyu sorabilen bir kadına canlı yayın yönetme işinin verilebilmesi gerçekten trajikti.
***
bu vahim durumdan şikayetçi olmamın bir yararı yok, bunu biliyorum, ama yine de kendimi tutamadım işte.
Her gece hep aynı insanlar değişik kanallar arasında rotasyon yaparak ezberletildikleri veya kendilerini inandırdıkları şeyleri bize gerçek diye anlatmaya çabalıyor.
Bu kendi içine kapanmış beyinlere yeni bir şey anlatmayı çabalamanın boşuna olduğu son iki ay içinde daha da belli oldu ama insan yine de kendini tutamayıp belki bu sefer bir mucize olur diye düşünebiliyor.
medyadaki üstünde bilinçli çalışılmış aptallığa, zeka eksikliğine ben artık pes ettim.
eğer bundan sonra konuşan kafa programı izlersem bunu sadece bir komedi şovu olarak kabul edip en azından kendi sinirimi bozmayacağım.
***
yine de bari şunu söyleyeyim:
Ürdün kralı Abdullah’a İsrail- ABD’nin ortak filistin kararı ve artık Batı Şeria diye bir şeyin olmayacağı, yeni adının Judea Samaria olduğu suratına söylensin diye Trump ve İngiltere tarafından Beyaz Saray’a gelmesi talimatı verildi.
Ürdün kralının buna direneceğini düşünebileceklere bir haberim olacak. Batı Şeria’nın boşaltılmasından sonra, Ürdün filistin olunca Londra’ya gideceği düşünülen kral Abdullah ve ailesinin oturacağı uygun konuta çoktan bakılmaya başlanmış Londra civarında.