Baudelaire’yi biraz anlamaya çalışmadan moderni anlamanın mümkün olamayacağını bilmeliyiz.

Onu biraz anlamaya başlamak için okurken şairin “Az az yapılmazsa hiçbir şey yapılamaz” demiş olduğunu da öğrendim.

Gerçi şair bu cümleyi empresyonist ressamların zamanındaki denemelerine cesaret vermek için söylemiş olsa da cümle bana Türkiye’de siyasi alanda şu anda yaşananlardan duymakta olduğum hayal kırıklığını hatırlattı.

***

Seçim süreçleri üzerine abartılı hayallerim, beklentim filan gayet tabii ki yok. Ama tüm siyasi partiler ne kadar daima  güncel olanla boğuşmak üzerine, belki de mecburen  yaşıyorlarsa da siyaset  süreçlerinde her ülkede gelecek yaşamların daha iyi, daha modern olabilmesi için bazı fikirlerin yavaştan mutlaka tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

***

Bu açıdan baktığımda yaşamakta olduğumuz siyaset arenası benim açımdan tamamen bir hayal kırıklığı oluyor. Çünkü bana önemli gelen modern hayatı belirleyen yaşam tarzları konusunda hiçbir kapsamlı tartışma yapılmıyor. Bunların ne olduğu her insana göre değişebilir ama benim için, her türlü cinselliğin toplumda tüm doğal haklarıyla yaşanabilmesi, bugüne kadar insanı her halükarda yaşatmak için örgütlenmiş tıp dünyasının istendiği takdirde insanın acı çekmeden korku yaşamadan ölmesine yardımcı olacak şekilde örgütlenmesi ve düşünce ifade etme özgürlüğünün mutlak biçimde, yani hiçbir sınır konmadan serbest olması gibi konular var.

***

Bunları söylediğimde genelde karşı karşıya kaldığım tavır şimdi bunların zamanı olmadığı ve Türkiye gerçeklerinin bunlara hazır olmadığı şeklinde oluyor.

Kabul, bu doğru da olabilir ama Baudelaire’nin dediği gibi “Az az yapılmazsa hiçbir şey yapılamaz.” 

Yani olumsuz koşullara rağmen bazı şeyleri yavaştan tartışmaya başlayamazsak zaten moderniteyi ıskalamaya başlamış ülkemizde bunu bir daha yakalama şansımız bir süre sonra maalesef hiç kalmayabilir. bundan korkuyorum.