Araştırmacı mizah yazarımız, Hürriyet gazetesinin magazin ilavesi Kelebek'te gördüğü başlıktan sonra medya tarihinin geri döndürülemez biçimde değiştiğine inanıyor.

Geçtiğimiz gün aslında tüm medya tarihini değiştiren ve medya söylemini radikal biçimde yeniden yazan çok önemli bir gelişme oldu.

Bunu benim dışıda herkes atladı. bu başarımı her boka maydonoz dadacı araştırmacı mizah yazarı olmama borçluyum.

***

30 Eylül 2023, cumartesi günü saat 14.30 ile 15.00 arasında hürriyet gazetesinin eki Kelebek’in internet sitesine baktığımda birinci haberlerinin başlığı şuydu:

‘Seda Sayan, kayınvalidesi ve kayınpederi ile buluştu’

***

ben genelde okuduğum haberlerin hangi gün saat kaçta okuduğumu not etmem. bunu bence hiç bir normal insan yapmamalı. Benim bildiğim bu adet sadece Sedat Ergin’de var. O da bunu gün geçtikçe Borges’in ‘sonsuz kütüphanesini’ andırmaya başlayan arşivi için yapıyor.

Ama bu defa başlığı okuduğum saatin  ve günün notunu dikkatle yazdım çünkü dünya basın tarihinde olağanüstü olan bir olayla karşı karşıya olduğumu hissetmiştim bu başlığı okuyunca.

bugüne kadar hepimiz başlık artarken okuyucunun ilgisini çekip onu meraklandıracak bir cümle bulmamız gerektiği gibi lüzumsuz  şeyler düşünerek yaşadık.

Meğer hayatımızı boşuna yaşamışız. Çünkü Kelebek ekinin  söylem değiştirici bu orijinal yaratıcı başlığını görünce, başlık oluşturmaktaki bütün mantık kurallarının acımasızca yerle bir edildiğini görünce aklıma başka düşünceler geldi

***

bu başlığı okuyunca ilk önce acaba hürriyet gazetesinde de benim gibi dadacı bir yazar mı var acaba ve bu kişi absürd ile bir deney mi yapıyor diye düşündüm.

Ama şimdiki espiri gücü katiyen olmayan patronluk yapısında bu mümkün değildi.

Eğer Aydın Doğan’ın patronluğu sürüyor olsaydı bu anlamsız başlığı dadacı bir kişinin  atmış olması mümkündü.

çünkü Aydın bey de absürdden hoşlanan  bir patron olmalıydı zira Ertuğrul Özkök’ü bunca yıl yayın yönetmeni olarak tutmuş olmasının onun absürd olanı sevmesinden başka mantıki bir açıklaması da yoktu.

***

Sonra acaba bu başlığı Derrida’nın fikirleri yayın başlıklarında deneyen yapı bozucu bir gazeteci mi attı yoksa diye de düşündüm. çünkü bu başlık metinlerde bir değil bir çok  çok anlamın bir arada bulunabileceğine ve hakim ve büyük bir anlatının olacağını kabul etmeyen Derrida’nın fikirlerini iyi öğrenmiş bir post-modern tarafından atılmış gibiydi.

Gösterge ile gösterilen arasında her bağlantının koptuğu ve okuyucu her okuduğunda yepyeni anlamlar bulabileceği ve Barthes’in dediği ibi yazarın ölümünü gösterdiği bir post- modern bir durumu gösteriyordu  bu başlık.

***

eğer bu başlık tavrı magazin dünyamıza bundan sonra hakim olacaksa. bu başlığın temsil ettiği radikal l post-modern  kopuştan sonra artık magazin d,nysında bence şu tür başlıklar görülmesi  de beklenmeli 

-‘Şeyma Subaşı, bir haftadır ne evlendi ne de boşandı

-‘Acun Ilıcalı her sabah 07.30’da büyük tuvaletini yapıyor’

-Eda Taşpınar artık İstanbul il sınırları içinde’

-Dilan Polat’ın ‘Gaz çıkarsam gül gibi kokar’ dediği iddia edildi

Seda Sayan artık durdurulamıyor; şimdi de teyze ve halasıyla çay içti

-‘Büşra Pekin gerçekte kimdir ve o var mıdır?

-Wanda Nara giyindi

-MasterChef’te dün bir olay olmadı