Geçen cumartesi, yani Brigitte Bardot’nun 90. yaş gününde Ertuğrul Özkök’ün yazısını okuyunca beynimden vurulmuş gibi oldum.

itiraf etmeliyim ki yazısını okuyuncaya kadar Erşan Kuneri’nin gerçek bir kişi olduğunu bilmiyordum ve onun Cem Yılmaz’ın yarattığı bir hayali kişilik olduğunu düşünüyordum.

***

bu pornografinin hem teorisi, hem de pratiğiyle ilgili olan ve hayatının önemli bir bölümünü ‘pornografi çalışmaları’ adı verilebilecek akademik çalışmalarla geçirmiş bir insan olarak ‘Türkiye’nin gelmiş geçmiş büyük porno filmleri yönetmeni’ olduğu söylenen Erşan Kuneri’yi bugüne kadar bilmemenin utancı benim için hayli fazlaydı.

***

bu hatamı bunun sonra telafi etmeye çalışacağım. ilk önce Erşan beyin geçmişte yaptığı filmlerden bulabildiklerimi dikkatle izleyeceğim. 

Ve ayrıca hazırlıklarına başladığım ve adını geçici olarak Seksin Kısa Tarihi olarak koyduğum yeni kitabımda da ona hak ettiği saygın yeri vermeye çalışacağım.

***

o kitap için oluşturduğum kaynak listemden okuma çalışmaları yapmaktayım zaten ve son olarak Erşan Kuneri ismi de devreye girdiğinden hayli zengin ve ilginç olduğunu söyleyebileceğim pornografi hatıralarım canlanıverdi.

***

dediğim gibi şu an düşünmekte olduğum yeni kitabımın okuma çalışmaları aşamasındayım. Seks ve pornografi konusunda yazılmış birçok kitap, makale var tabii ki. Ama okuduklarım arasında özellikle biri var ki bir süredir zaten tanıtmaya niyetliydim, bugün de sırası geldi.

***

kitabın adı ‘Komple Muamele’ (sinemada erotizm ve pornografi); usta olmayan bir yazarın elinde kolaylıkla basitleşebilecek ve değersizleşebilecek bir konu. Ama bu defa neyse ki kitap bir ustanın elinden çıkmış.

Yazar Doç. Dr. Orhun Yakın Hacettepe iletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü sinema anabilim dalı başkanı.

Orhun bey hem sinema hakkında derin bilgiye sahip, hem de kitabının başlığından da anlaşılabileceği gibi güzel  bir mizah anlayışı var.

***

Kitabı okurken new york anılarım canlandı.

1960’lı yıllarda seks üzerine New York’ta ciddi teorik düşünce üretildi ve şehrin yaşamında da cinsel bir devrim yaşandı.

60’lı yılların ardından gelen yeni 20 yıl ise sanki 60’larda teorisi yapılanların  ve cinsel devrim sürecinde yaşananların bir anlamda şehirde endüstrisinin kurulması devriydi.

New York’ta özellikle 1960’ların ortalarından itibaren pornografi çağı başlamıştı.

Manhattan’ın göbeğindeki Times Square bölgesi bir tür seks batakhanesine dönüşmüştü. adım başı, 24 saat boyunca porno filmi oynatan sinemalar (en meşhur sinemanın adı Harem’di) ve seksin her türlüsüne açık genelevler vardı. size yemin ediyorum, o bölge buram buram seks kokuyordu bazen.

***

Komple Muamele’de anlatıldığı gibi pornografinin tanımını değiştiren Deep Throat (1972), Behind the Green Door (1972), The Devil in Miss Jones (1973), The Opening of Misty Beethoven (1976) ve Debbie Does Dallas (1978) birbiri ardına sinemalarda gösterime girdi. bu filmlerin biraz havasını verebilmek için sadece sonuncusunu anlatmam yeter herhalde. Bunda Debbie adlı kadın Dallas Cowboys Amerikan futbolu takımının as oyuncuları ve yedeklerinin hepsiyle yatıyordu ve bu yüzden ‘Dallas’ı yapmış’ oluyordu.

***

bu filmler sadece pornografi endüstrisini alt üst etmekle kalmıyor, Amerika’nın kültür ve sosyolojisindeki derin değişimi de yansıtıyordu. Orhun Yakın bu filmlerden sonra olan bitenleri güzel incelemiş, ben de yeni çalışmamda bunu farklı boyutlardan ele alıp Seksin Kısa Tarihini yazmayı umuyorum.