Mehmet Şimşek’in New York’taki Goldman Sachs binasındakİ konuşmasını izleyen gazetecileri müthiş bir haberle Ertuğrul Özkök atlattı.
Hatta onun yazısından 4 gün sonra Financial Times onun verdiği bilgiyi yazdı.Yani Özkök sadece Türk gazetecilerini değil dünya basınını da atlatmış oldu.
***
Şimdi haklı bir övünmeyle mutlu bir şekilde etrafta anlatıyor bu olan biteni.
Başlıkta dediğim gibi şu anda mutlu yaşıyor ama aslında sonunun da geldiğinden habersiz.
bunu neden söylediğimi biraz sonra anlatacağım ama şimdi bütün bunların nasıl olabildiğini, yani oralarda konuşmaları dinleyen gazeteciler yerine, o konuşma New York’ta yapılırken Bodrum’da deniz kenarında şarabını yudumlamakta olan Özkök’ün asıl haberi nasıl yazabilmiş olduğunu açıklamalıyım.
***
Mehmet Şimşek’in toplantıda kullandığı ve oradaki gazetecilerin değil Özkök’ün yazdığı kavram ‘Jeopolitik izolasyon’ (geopolitical isolation).
bunun önemi bakanın Türkiye’nin Batı ittifakı ve kurumları içinde kalacağını söylemiş olmasıydı.
***
Peki bu önemli konuyu neden oradaki gazeteciler değil de Bodrum’daki Ertuğrul Özkök yazabildi.
toplantıyı izleyen gazeteciler aptal mı yoksa yeteneksiz mi?
şimi aranızda orada toplantıyı izlemekte olan gazeteciler arasında olan Sedat Ergin ve Oray Egin’e aptal ve yeteneksiz demeyi göze alabilecekler varsa onlara diyeceğim sadece şu: eğer büzüğünüz yetiyorsa çıkın ortaya söyleyin bunu. sonra bakın görün neler olacağını size.
***
New York’taki toplantı Chatham House kuralları altındaymış. Yani izleyen gazeteciler duyduklarını konuşana atfen, tırnak içinde veremiyorlar .
Özkök orada olmadığından bu kurallarla bağlı değildi ve öğrendiğini rahatlıkla yazdı ve herkesi de atlattı.
***
Oray o toplantının yapıldığı binadan çıkar çıkmaz maksimum sıkıntıyla izlediğine emin olduğum muhatap olduğu sıkıntıyı hemen unutmak için elinden geleni yapmıştır . Ve gördüğüm kadarıyla bunu başardı da.
Ama beni asıl şaşırtan Sedat Ergin oldu. O duyduklarını hemen yazmayacak da olsa bütün her şeyi analiz eder ve bir şekilde yazılması gerekeni mutlaka yazardı. Bunu bu defa yapmamasını toplantıdan sonra covid olmasına bağlıyorum. oray da hasta kimim kime neyi bulaştırdığı hala daha meçhul.
***
Ertuğrul abi mutlusun bunu biliyorum. övünüyorsun kendinle bu da güzel.
Ama düşünüyor musun ki sen şu anda öçleri muhteşem ve acımasız olabilecek iki mükemmel gazeteciyi karşına almış durumdasın.
eğer bir daha haber izlemek için New York’a gidersen ve Oray’la rekabete girersen benim sana olacakları buradan müthiş bir schadenfreude (başkalarının talihsizliğinden mutlu olma duygusu) ile seyredeceğime emin olabilirsin.
***
Ama diyelim ki korkudan new york’a gitmedin.
İstanbul’un sana güvenli olacağını hiç sanma.
Yakında yemeğe çıkma planımız var ya. O yemekte Sedat’ın sana ‘Gazetecilikte kurallara uymanını önemi’ üzerine yapabileceği ve Sedat bana acıyarak kısa kesse bile bin saat filan sürebilecek konuşmanın olası vahim sonuçlarını düşünebiliyor musun.
Üstelik o yemekte Hasan Cemal de olabilir, ya o da aynı konuda bir konuşma yapmak isterse bitirmesi için bekleyecek bir kaç senen var mı abi?
***
Sedat hiç konuşmasa dahi arada bir takındığı insanı kınayan yok farz eden bir bakışı var. Onunla sana sadece baksa dahi hayatını sana zehir edebilir.
***
Abi övünmek istediğini anlayabiliyorum da yazdıklarına biraz dikkat etsen diyorum. Zaten aşırı tehlike altındasın kefenini de yanında taşıyormuş gibi yazman bence gereksiz.
son yazında diplomatik kavramlar üzerine yazmışın. kendisine yakın kaynaklardan duyduğuma göre Sedat şu anda boş vaktinde biraz eğlenmek için İngilizce yayınlayacağı ‘diplomatik kavramlar ve adabı’ el kitabını yazıyormuş. Diğer konuda hiç konuşmasa bile bu konudaki yazın üzerine kendi tutamayıp konuşacağı maalesef bence kesin
belki onunla karşılaşmadan önce kestirmeden intihar edersin de bu azaptan kurtulursun. Ben senin yerinde olsaydım bunu kesin tercih ederdim.