Raymond Williams, Johann Gottfried Herder ve Edmund Burke gibi düşünürler (ve bir düzeye kadar T.S. Eliot) ortak, paylaşılan yaşam biçimi olarak kültür kavramı üstüne düşünürken toplumsal bilinçaltının oluşum süreçlerine özel önem vermişlerdir.

***

bu düşünürler Türkiye’nin Eurovision yarışması macerasını görebilmiş olsalar, yarışmaya ulus olarak katılma üslubumuzun ülkenin toplumsal bilinçaltında önemli yer tuttuğunu mutlaka görmüş olacaklardı.

***

Bu nedenle katılmaya bu kadar özel önem verdiğimiz, paylaştığımız yaşam alanlarımızda bu kadar keyif alabildiğimiz, toplumsal bilinçaltımızın milliyetçi duygularını yükseltmek için bu kadar araç haline getirdiğimiz bir yarışmaya katılmayı 2012 yılından itibaren birdenbire bırakmamızın temelindeki derin neden de iyice incelenmeli.

***

acaba yarışmadan çekilmemiz AKP’nin her türlü eğlence ve oyun kültürüne düşman gibi yaklaşmasından olabilir mi acaba? buna hem evet hem de hayır demeliyim. evet dememin nedenini biraz sonra açmaya çalışacağım ama ilk önce neden hayır dediğimi söylemeliyim.

AKP aslında Eurovision yarışmasına soğuk bakmıyor olabilirdi, çünkü bu parti iktidara geldikten bir yıl sonra 2003 yılında Türkiye yarışmada Sertap Erener ile birinci olmuştu. AKP hiç alakaları olmadığı halde bu başarının da kendilerinden kaynaklandığını anlatarak Eurovision’a katılmayı destekleyebilirdi.

***

Ama bu yapılmadı ve bir süre sonra Türkiye Eurovision  ile bağlantısını kopardı.

***

Türkiye’nin yarışmadan soğumasının özellikle MHP’nin de bastırmasıyla Batı’nın empoze etmeye çalıştığı sanılan alternatif hayat tarzına ve kültürlere tepkiden kaynaklandığı gibi bir düşünce de var toplumda.

***

Bu tepki duyulan hayat tarzının ve kültürün ne olduğunu son yarışmada yaşananları aktararak  göstermeye çalışayım.

Son yarışmada birincilik tüylü ceket, aşırı makyaj ve pembe saten etekle şarkı söyleyen İsviçreli erkek yarışmacı “Nemo”ya verildi. Finlandiyalı “Windows95man” ise sahneye “No Rules” (Kural Yok) adlı şarkısıyla büyük bir yumurtanın içinden çıplak çıktı, İspanyol ekip ise erkek dansçılarına tanga giydirdi. Yarışmanın kazananı İsviçreli Nemo kendini “non-binary’ (iki cinsiyetin dışında üçüncü cins) yani “Ne erkek ne kadın hissettiğini” söylüyordu.

bütün bunların kendilerini muhafazakar olarak tanımlamaya çalışan insanlara pek hoş görünmediğini söylemek mümkün ama Türkiye’nin Eurovision tepkisini sadece bu nedene bağlamak doğru değil bence.

***

Özellikle siyasette Eurovision kavramına tepkinin aslında daha önce anlattığım Sertap Erener’in yarışmada birinci olan şarkısının adına bakılarak anlaşılması gerekiyor.

bence o şarkının adına bakınca devlet Eurovision’ın yeni iktidara gelen AKP’nin ilerideki yıllarda ülkeye yapacaklarının bir şekilde gizlice öğrenilip dünyaya afişe edildiğini düşünmüş olabilir ve yarışmaya bu yüzden tepki koymuş olmalı.

***

çünkü Sertap Erener’in 2003 yılında birinci olan şarkısının adı ‘Everyway That I Can’di. Bunun bir çevirisinin  ‘Yapabileceğimi her yönden yaparım’ olduğunu gören Türk siyaseti bunun ilerde AKP’nin Türkiye’ye yapacaklarının çok önceden net anlatılması olduğunu düşünüp yarışmaya bu gizli bilgiyi ifşa ettiği için kızdı bence.