Düzenli dergi yayıncılığını başlatan İngiltere’dir. Almanların ‘müziği olmayan ülke’ diye aşağılamaya çalıştığı İngiltere’nin başkentine Handel’in ziyaret için geldiği 1760 yılında Londra dönem Avrupa’sının entelektüel merkezi gibiydi.

***

Almanlar düzeyinde bir müzik kültürleri olmayabilirdi ama İngiltere de yazılı kültürde hayli aktifti. o günlerde düzenli yayınlanmaya başlayan Tatler ve Spectator gibi dergilerde dedikodudan çok hoşlanan Londralı okuyuculara aralarında Jonathan Swift’in de yer aldığı yazarlar tarafından her sayıda müthiş yazılar sunuluyordu. örneğin Spectator dergisi o günlerde Italyan operasına (opera buffa, yani komik opera) savaş açmıştı ve  bu konuda dergide yer alan polemik yazıları hala İngiliz stili polemiğin en iyi örneklerinden kabul edilir.

***

özellikle Londralı okuyucuların dedikodu, skandal sevgisi ve ingiliz yazarların polemik becerileri ileride bu ülkede tabloid türü gazeteciliğin gelişmesine de neden olacaktır. Esas olarak Avustralya’nın güzel bir geleneği olan tabloid gazeteciliği İngilizler de benimsemiş, bunun klasikleşmiş  örneklerini vermişlerdir. bu gelenek bugün hala sürüyor. İngiliz tabloid gazeteciliğinde detaylardan skandallar çıkarma ve konu bulunduğunda hakkında saldırgan başlık ve yazılar yazma becerisi hayli fazladır.

***

İşin ilginci kraliyet ailesine saygısı hali yüksek olan bu gazetelerin yeri geldiğinde saray hakkında da çok saldırgan tavırlar almasıdır. Şu ana kral olan Charles’e eskiden yapmadıklarını bırakmamışlardı. Onun sevgilisi Camilla Parker Bowles’a ‘senin külodun olmak istiyorum’ mesajı verdiğini de o günlerde bu gazeteler yazmıştı. 

***

bu gazeteler saldırabilecekleri, özellikle de devlet yönetimindeki insanları bekler gibidir hep. Bir zaman Diana’yı bulmuşlardı ve ona neler yapıldığını hepimiz biliyoruz.

***

bu onun için kötü bir haber olmalı, ama şimdi de yeni tabloid gazete uğraşı olarak yeni Başbakan Keir Starmer’ın eşi Victoria Starmer’ın seçileceği görülüyor. Daha şimdiden ona Lady Vic adını taktılar. Aynı Diana’ya eskiden taktıkları Lady Di ismi gibi.

***

beyaz saray hakkında birçok film, dizi yapılır. Beyaz Saray içi entrikalar güç çatışmaları daima seyircinin ilgisini çeker. Ancak bir başka güç odağı olan ingiliz başbakanının çalışma konutu Downing street 10 numara hakkında film, dizi pek yoktur.

nedenini henüz bilmiyorum. ama araştırıyorum ve yakında bulurum asıl nedeni.

***

ama bunu araştırırken İngilizlerin başbakanlık konutunda özel hayatı çok ilginç ve insani zaafları ilgiyle izlenebilecek karakterler görmek istediği yolunda bir izlenimim oluştu.

bu tür bir başbakan için rol modeli de Hugh Grant galiba.

‘Love, Actually’ filminde Hugh Grant bekar ve konutta görevli sıradan bir kıza aşık genç bir başbakanı canlandırıyordu.

***

tabloid ingiliz basını daha şimdiden yeni Başbakan Keir Starmer’ın gelmiş geçmiş en sıkıcı ve sıradan insanlardan biri olduğuna karar vermiş gibi. Keir Starmer’ın filmde Hugh Grant’ın yaptığı gibi Başbakanlık konutunda çılgınca dans edecek hali yok tabii ama gerçekten sıkıcı olup olmadığına da hep birlikte bakacağız.

***

Bu arada tabloid gazeteler başbakanın bir gaf yapmasını beklerken eşi Victoria’yı hedef yapmış ve onunla oynamaya başlamış durumdalar. Lady Vic’in eşiyle ilk tanıştığında hakkında ‘who the fuck does he think he is’ diye konuştuğunu yazdılar ve tüm tabloid gazetecilik beceri ve dikkatlerini ikisi arasında yeni  meseleler çıkarmaya adamış gibiler.

***

Geçmişteki deneyimlerden de biliyoruz ki İngiliz basını eğer bir mesele varsa ve bu detay da olsa, onu mutlaka bulur ve hatta ortada bir şey yoksa da bunu bizzat yaratır. Bu Lady Vic  ve kocası açısından hiç iyi bir haber olmayabilir ama bu meseleyi  takip eden bizler açısından önümüzdeki günlerin hayli eğlenceli olacağından eminim.