Bu sitenin sahibi ve kurucusu ismet Berkan’ın bir karanlık yüzünü daha keşfettim. şuracıkta her boka maydonoz araştırmacı dadacı mizah yazarı olarak sessiz dedasız yazmama izin vercek yerde nedense bana yeni fobiler getirecek haberleri devamlı yaptırarak benim sonumu da hızlandırmak istiyor.
İsmet’e özelikle son yaptırdığı bir haber için binlerce teşekkür etmek istiyorum. bu haber bende zaten var olan hayli zengin fobiler listesine önemli bir katılım oldu ve hatta bu yeni fobi listemde ilk sıralara bie yükseldi. hayat kaliteme bu katkısı yüzünden ismet’e ne kadar teşekkür etsem katiyen yeterli olmaz.
ismet’in bu kötülüğü gayet bilinçli yaptığı haberin girişinden bile belliydi.
‘Yeni Fobiye merhaba deyin’ diye başlıyordu haber. tamam ismetcim benden yeni fobime kocaman bir merhaba. Başlığa devam edelim ‘Avusturyalı kadının beyninden canlı solucan çıktı’.
ismetin bana kötülük yapma şevkinden cesaret alan arkadaşlar Guardian gazetesinde çıkan haberi bizim siteye alırken son derece korkunç olayın korkunçluğunu daha da vurgulamak içn özel gayret de göstermişler.
haberde kadının beyninden canlı çıkarıldığı belirtilen 8 cm uzunluğundaki solucanın fotoğrafı da vardı. bu da günüme hoşluk katan bir diğer unsurdu.
insan tabii elinde olmadan merak ediyor; eğer bir gün bizim de beynimizde solucan olursa bunu sendromları nedir diye endişelenebiliyor insan.
Tabii İsmet tecrübeli bir gazeteci olgundan benim gibi kafayı üşütme eşliğinde olan insanlarda fobinin hangi aşamada oluşacağını çok iyi bildiğinden sendromları da söyle sıralamış haberde:
karın ağrısı, ishal, öksürük, ateş, gece terlemesi gibi sendromlarmış bunlar.
sanki hayatta yeterince tedirgin olunması gereken başka şey yokmuş gibi bundan böyle her öksürdüğümüzde, gece terlediğimizde veya ishal olduğumuzda beynimizde canlı bir solucan olabileceği ihtimalini de mi düşünmemiz gerekiyor yani şimdi.
***
olayın gerekleştiği yer Avustralya olduğundan kadının beyninde genellikle piton yılanlarında görülen türde bir solucanın bulunması aslında sürpriz olmamalıydı.
İsmet’in hala daha göz atmamış olduğuna emin olduğum ‘Kütüphanemdeki Sesler’ kitabımın çöl estetiği ile ilgili bölümleri üzerine araştırma yaparken 2019 yılında çekilmiş ‘Outback’ filmine de rastlamıştım.
Konusu rutin gibiydi. çölde tek başlarına silahsız kalmış iki gencin başlarına gelenler anlatılıyordu. Filmi asıl ürkütücü yapan boyut şehirleri son derce modern ve canlı olan Avustralya’nın kırsalında bulunan yılan ve diğer sürüngenlerin bolluğu ve saldırganlığıydı. Film zaten ana konusu dışında bir vahşi tabiat görsel şölenine de sahipti.
böyle bir ortamda bulunacak bir insanın beyninde nerdeyse yavru yılan kadar büyük olan solucanın çıkabilmesi sürpriz belki de değildi.
***
istanbul sokaklarında geçenlerde saldırgan bir maymun görüldü hatta iki kişiyi yaraladı bile, ama henüz Avustralya’da olduğu kadar yılan ve sürüngenin şehirde olup olmadığını bilmiyorum. insan görünümlü bazı sürüngenler var tabii ama onlar neyse ki konum dışında
Ama bu yaratıklar İstanbul’da hiç olmasa da İsmet beynimiz rahat bırakmamak için haberi şu uyarıyla bitirtmiş:
‘Yemek için aldığınız ya da topladığınız otları iyice yıkadığınızdan emin olmakta fayda var. Bir dahaki solucanın ya da başka bir parazitin nerede çıkacağını bilemezsiniz.’
Sağol ismet tekrar merhaba, fobilerimizi canlı tutmak için altın vuruşunu da sonunda yaptın. Tekrardan çok teşekkürler.