İsrail’in bugünkü Amerikan Yönetimi’ni nasıl içten fethetmiş olduğunu anlamadan Türkiye ile Amerika arasında yaşanan sorunların temelinde ne yattığını ve Trump’ın ilk başkanlık döneminde ABD Hazine Bakanı’nın neden özellikle Türkiye’yi hedef aldığını anlayabilmek mümkün değil.
Bu yazıda anlatacaklarım Amerikan ulusal güvenlik yazarı dostlarım ve diğer kaynaklarımla yaptığım uzun sohbetlere ve bazı önemli makalelerden aldığım kapsamlı notlara dayanıyor. Detayları çok, ama asıl önemi de detaylarda olan bir yazı bu, sonuna kadar okursanız Türk-Amerikan ilişkilerinin Trump’ın ikinci başkanlık döneminde de yine gidebileceği yön hakkında gerçeklerin net bir resmini çıkaracağınızı umuyorum.
***
Trump ilk başkan seçildikten bir süre sonra FBI’ın karşı istihbarat biriminin (Counter Intelligence unit) başkan yardımcısı Bill Priestap, Jared Kushner’e brifing verdi. Yönetimdeki birçok ismin ve özellikle Kushner’in çeşitli ülke istihbarat servislerinin hedefi olduğunu söyledi ve bu ülkeler arasında özellikle İsrail’in faaliyetlerine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
***
Kushner ilk Trump yönetiminde İsrail ile ilişkileri koordine etmekle görevli olduğu için bu bilgi ona özellikle iletilmiş olabilir ama yönetim içindeki birimler İsrail’in daha Obama öncesinden ABD’de artan casusluk faaliyetlerinden rahatsızdı.
Hatta Obama öncesinde bazı alt düzey neoconlar İsrail lehine faaliyetleri konusunda yönetim tarafından uyarılmış, bazıları korkup çifte vatandaşlıkları bulunan İsrail’e kaçmıştı. Yani FBI yetkilisi o gün köklü bir sorundan bahsediyordu. ABD’den o kaçıp gidenler Trump’ın ilk başkanlık dönemi başlarken Washington’a geri dönmeye de başlamıştı.
***
-Obama Yönetimi’nden hiç hazzetmeyen İsrail Başbakanı Netanyahu, Trump ilk dönem için daha yemin bile etmeden görülmemiş bir şey yaptı ve Mossad’ın başı Yossi Cohen’i gizli görevle Washington’a gönderdi. Cohen’in görevi İsrail’in Washington Büyükelçisi Ron Dermer ile birlikte yeni yönetimde yer alacak isimlerin İsrail yanlısı şahinler olmasını sağlamaktı.
– Nitekim bunu Kushner ile ortak çalışarak başardılar da. ABD vatandaşlığı da bulunan Netanyahu Amerika’ya özel işleri için geldiğinde Kushner’in babasının New Jersey’deki evinde kalacak ve Kushner’in eski odasında uyuyacak kadar aileye yakındı.
***
2013’ün şubat ayında İsrail’in Amerika’daki halkla ilişkilerini yapmakta olan Johnny Daniels adlı işadamı Trump’a gidip İsrail seçimlerinde Netanyahu’ya destek verecek bir video mesajı yayınlamasını istedi. O da buna uydu ve video çekildi. Sonradan Netanyahu aynı şeyi Trump’ı desteklemek için perde arkasından yaptı. İsrail’in Amerika’da etkili olduğu tüm Yahudi baskı grupları o günlerde Trump’dan yana tavır almıştı.
***
İlk başkanlık döneminin başlarında İsrail’in kafasında ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması meselesi ön sıralarda yer almıyordu bile. En önem verdikleri konu İran tehdidiydi. Bu yüzden Amerikan yönetiminde yer alacak isimleri kazanmaya, İran konusunda şahin olanların yönetimde yer almasına çalışıyorlardı.
Ancak o aşamada devreye yıllardır eşi Miriam ile birlikte hayatının tek amacı olan Kudüs’ün israil başkenti olması için mücadele etmiş Sheldon Adelson devreye girdi.
Sheldon Adelson, Trump ve ona yakın isimlerin Cumhuriyetçi Parti’de etkili olması için o dönemki resmi kayıtlara göre 92 milyon dolar harcamıştı. Las Vegas’taki Sands kumarhane-otelinin de sahibi olan milyarder Sheldon İsrail için sınırsız para harcayabiliyordu. İsrail’de Hayom adlı bir gazetesi de olan Sheldon İsrail iç politikasının da içindeydi ve coşkuyla Netanyahu’yu destekliyor, Trump ile Netanyahu arasında bağlantılar kuruyordu. Adelson çiftinin bu yeni dönemde Trump ve çevresi için 2016 yılından itibaren Save America Süper Pac’i aracılığıyla 424 milyon dolar harcadığı daha yakınlarda ortaya çıktı.
Sheldon Adelson ilk başkanlık dönemi başlarken Trump ile bir dizi toplantı yaptı. Yine kendisine ait Las Vegas’taki Venetian Otel’de buluştular. Sonra New York’ta Trump Tower’da da bir toplantı yapıldı. Toplantıların tek bir gündemi vardı. Adelson, Trump’ı Kudüs’ün İsrail için önemine ikna etmeye uğraşıyordu ve buna destek verirse İsrail’in Ortadoğu’da ABD’nin önünü açacağını söylüyordu.
Bunlar olurken İsrail bir yandan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliği ile Washington bağlantılarını da sıkılaştırıyordu ve bu ortaklığın yeni Ortadoğu planı Kushner’in de katılımıyla şekillenmeye başladı. Trump’ın ilk başkanlığının ilk dış gezisi bu yüzden Suudi Arabistan’aydı, orada geleneksel savaş (kılıç) dansı yapıldıktan sonra Katar’a ambargo kararı açıklandı.
***
Trump’ın oy tabanı Evanjelistler üzerinde büyük etkisi olan Adelson bunu da kullanarak sonunda Amerikan elçiliğini Kudüs’e taşımaya Trump’ı ikna etti. Bu kararı duyunca Adelson’ın eşi Miriam’ın mutluluktan ağladığı da belirtilir.
***
Adelson ve İsrail’in yönetimde en tuttuğu isimlerden biri ilk Trump döneminin Hazine Bakanı Steven Munchin’di. Nitekim Kudüs’e elçiliğin taşınmasının İsrail’de kutlandığı törene katılan Amerikan heyetinin başında Hazine Bakanı Munchin vardı. Adelson ve eşi Miriam da oradaydı. Kushner ve eşi İvanka Trump ile hep birlikte izlediler töreni.
***
Elçiliğin Kudüs’e taşınmasına dünyada en sert ve ilkeli tepkinin Türkiye’den gelmesine Munchin ile Adelson’un o günlerde çok şaşırdığı Washington’da biliniyordu. Bunun öcünü zamanı geldiğinde Türkiye’den alacaklarını Washington’da her yerde söylemeye başlamışlardı.
(O günlerde bu yazıya çalışırken okuduğum önemli makaleler arasında Adam Entous’un (‘The enemy of my enemy’ New Yorker, 18 Haziran) özel yeri var).