Dün üstüme vazife olmaması gereken bir iş yapmaya karar verdim ve bir mektup yazmaya giriştim. 

beni sevdiklerini söyleyen ama aslında benden nefret etmekte olan yakın arkadaşlarım kararımın benim açımdan bir yenilik olmadığını çünkü yıllardır zaten her gün üstüme vazife olmayan konularda yazılar yazarak hayatımı geçirdiğimi söylese de bu beni durdurmadı, yine de bu mektubu yazmaya giriştim.

***

mektubumu Forbes Advisor dergisinin yayın yönetmenine yollamaya kararlıyım.

umarım bu yayın yönetmeni ingiliz değildir. çünkü mektubum ‘gözlerinden öperim canım kardeşim’ diye başlıyor. 

Başka insanlara sıcak  davranmalarıyla meşhur olmayan ingiliz halkından bir insanın ona bu şekilde hitapla başlayan bir mektup aldığında ’Ben ne hata yaptım, ne tür yanlış sinyaller verdim de tanımadığım ve tanımak da istemediğim bir insan bana bu şekilde hitap edebildi acaba’ diye üzülüp depresyona girmesi neredeyse kesin gibidir.

***

mektubumun bu riski var biliyorum ama ben yine de Forbes Advisor’da çalışanlara mektubumu yollamaya mecbur hissediyorum kendimi.

çünkü geçenlerde özetini şöyle verebileceğim bir haber yayınlandı: 

Forbes Advisor’ın araştırmasına göre İstanbul güvenlik açısından 100 üstünden 61,10 puan alarak orta sıralarda yer aldı. Araştırmada İstanbul’un suç riski 33, kişisel güvenlik riski 13, sağlık güvenliği 36, altyapı güvenliği 26 ve dijital güvenlik riski 25 puan olarak değerlendirildi.

Araştırmada kentler güvenlik risklerine göre puanlandırıldı. Baz alınan kriterler suç oranları, sağlık hizmetlerinin kalitesi, doğal afet riskleri, dijital güvenlik riskleri gibi faktörler oldu. 0-100 arasında notlandırılan kentler arasında en düşük puanı alan şehir ‘en güvenli şehir’ olarak belirlendi.

Analiz edilen 60 şehir arasında Singapur en düşük doğal afet riskine ve ikinci en düşük sağlık ve altyapı riskine sahip olmasıyla öne çıktı. Singapur interneti özgürce kullanma kabiliyeti olarak tanımlanan dijital güvenlik riski bakımından da en düşük riske sahip ikinci şehir oldu.

***

yani bazılarının gözlerinden öpeceğimi zaten belirtmiş olduğum bu canım arkadaşlara göre İstanbul fazla güvensiz bir şehir değilmiş.

Yahu, bunların galiba türkiye’nin geldiği noktada bizlerin hemen her gün sabah işe gitmek için evden çıkarken o gece eve sağ salim dönüp dönmeyeceğimizi bilmediğimizden, eğer şans eseri akşam eve sağ salim dönebilirsek şükrettiğimizden haberi yok galiba. o gün kazasız belasız geçmiş olsa bile riskin akşam evimizde de devam ettiğini ve hemen hepimizin televizyon kanallarındaki tartışma programları nedeniyle gece sıkıntıdan ölme riski kaşıdığını da bilmiyor olmalılar.

***

yahu kardeşim bu ülkenin en güvenilir, en medeni şehri İzmir’de bazı insanlar sokakta sadece yürüdükleri için bile ölebildi.

şimdi soruyorum, o gün sokaktaki risk sadece biraz yağmurda ıslanmak olarak görünürken bile bu insanların yürürken ortada görünür hiçbir olay yokken ölebildiğini dahi bilmeyen bir derginin İstanbul’a güvenlik riski açısından sıralamada ortada bir yerde konum verebilmesinin güvenilecek bir yanı olabilir mi. 

***

bu araştırmaya göre interneti özgürce kullanma kabiliyeti olarak tanımlanan dijital güvenlik riski bakımından istanbul yine sıralamada ortada bir yerdeymiş. İşe bu bölümü okuyunca mektup yazmakla kalmayıp Forbes Advisor’un yayınlandığı merkeze bizzat gidip yayın yönetmenini bir güzel bizzat  dövmem gerektiğine de karar verdim. İlginç olabilecek, insanın gerçekten bakmak isteyebileceği bütün sitelerin ahlak bekçimiz olmaya soyunmuş bazı insanlar tarafından yasaklandığı bir ülkede interneti özgür kullanmak kapasitesinden nasıl  bahsedilebilir bunu anlamak  mümkün değil.

***

araştırmanın kriterinden biri de insanların gündelik yaşamlarında sağlık hizmetlerine ulaşım kolaylığı imiş. Tabii ki İstanbul’daki halk açısından sağlık hizmetlerine ulaşılmasında nispeten bir kolaylık var gibi. ancak hastaların sağlık hizmetlerine ulaşma kolaylığının risk oluşturmaması sadece doktorlar açısından doğru değil, çünkü bu ülkede hastanın memnun olmadığı takdirde doktoru dövmesi veya öldürmesi gibi bir durum da var. yani bu araştırmada bütün bilimsel kriterleri altüst eden bir yöntem yanlışı doktorların sağlık riski açısından da söz konusu.

***

bir de utanmadan araştırmada Singapur dünyanın en güvenli şehri ilan edilmiş.

istanbul’un güvenlik riski sıralamasının orta kısmında bulunması nasıl araştırmayı güvenilmez kılıyorsa Singapur’un birinci sırada olması bu araştırmayı daha da  güvenilmez kıldı benim için.

***

çünkü Singapur normal bir insanın rutin gündelik yaşamında yapması normal olan her davranışı baştan yasaklayıp cezalandırdığından bir güvenlik riskine  girmesi zaten imkansız. bu nedenle şehirlerin güvenlik risklerini inceleyip sıralama yapan bir araştırmaya dahil edilmesi daha baştan bir yöntem yanlışı. Bilmem bu yorumuma doğru bilimsel araştırma yöntemleri üzerine de uzmanlığı olan İsmet Berkan katılacak mı?

***

Singapur’da sokağa çöp atmak, tükürmek, asansöre işemek, abartılı çiklet çiğnemek yasak. kamu alanında kullanılan şeylerin bir sonraki kullanıcısına en temiz şekilde aktarılması da gerekiyor. örneğin biri halka açık bir tuvaleti kullandıktan sonra temizlemezse anında 150 dolar ceza ile yüzleşiyor.

anlayacağınız biz İstanbul’da yaşayanların gündelik yaşamımızda normal gördüğümüz hemen her şey Singapur’da baştan yasaklanmış durumda. kendilerini tutmasalar risk almamak için yaşamayı bile yasaklayacaklar neredeyse.

bizde yere tükürmek, çöp atmak, burun deliklerinden birine bastırıp diğerinden yere sümük çıkarmak normaldir ve biz bunun normal olmadığını söyleyebilecek dünyanın hemen her ülkesiyle de tartışmaya hazırız.

***

Ayrıca sadece İstanbul’da değil ülkenin hemen her yerinde halk tuvaletlerini kullanmaya girişmek insan sağlığı açısından ciddi sağlık riski oluşturur. çünkü burada kullanıcıların bir sonraki kullanıcıya kullandığını temiz bırakmak gibi bir adeti bulunmuyor. Sadece tuvaletlerin durumu nedeniyle bile  İstanbul’un güvenlik riski açısından Caracas’tan da daha alt sıraya sıraya konması lazım bence.

Hatta ben bir defasında sıkışıp da bu tuvaletlerin kapısından içeriye baktığımda girmek için Ebola salgını ile mücadeleye giden sağlık personelinin  giydiği koruyucu üniformadan aramaya başlamıştım. Ama artık İstanbul’da aradığımız hiçbir şeyi makul fiyattan bulamadığımız için ‘hazmat’ (Hazardous material) koruyucu üniformasını da bulamamışım. yani o gün had safhada sıkışmış olduğum halde tuvalete girememiştim. sonra neler olduğunu anlatmamın yeri burası değil, bunu başka bir yazıda yapacağım, söz veriyorum.

***

yazımı bitirirken iki noktaya değinmem lazım.

biri bana Singapur’da asansöre işemenin neden yasak olduğunu bir zahmet anlatabilir mi acaba. yasak olmasa bu normal mi karşılanacaktı ki orada..

bir de ülkede istediğini istediği zaman yasaklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan kişisel ricamı kırmayıp ciklet çiğnemeyi de yasaklayabilir mi lütfen?