Araştırmacı mizah yazarınız, pilotları namaz kılan bir uçakta yolculuk etmesi halinde yaşanabilecekleri bize anlatmaya çalışmış, kelimeleri yetmemiş.

Sizi bilmem ama ben dini duyguları en güçlü olanların bile bu duygularını uçakla seyahat ederken fazla yüksek sesle göstermemelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum. bunu uçak ininceye kadar ertelemenin bir sakıncası olmasına ihtimal yok bence. yani ilahiyat uzmanı filan değilim ama bunu varsaymak da normal geliyor bana

Bu bir engelleme veya yasak getirme girişimi filan katiyen değil, isteyen istediği biçimde ibadetini uçmakta olan, havalanmış uçak dışında, her yerde istediği gibi yapsın.

***

Düşünsenize uçmaktan korkabilecek bir çok insanın olabildiği uçuş esnasındaki uçakta bir kişi bile aniden yüksek sesle duaya başladığında bunun zaten korkunun sınırlarında dolaşmakta olan insanların çoğunda ölüm ve cenaze namazı çağrışımını oluşturması ihtimali büyüktür.

Havada olan bir uçakta bu tür duyguların yolcular arasında yaygınlaşmasının nelere yol açabileceğini hayal bile edemeyebiliriz.

Hele bir de aynı ibadetin kokpitteki pilotlar tarafından yapıldığını hayal edin o zaman uçakta yayılabilecek dehşetin boyutlarını düşünmek bile zor.

***

10haber.net‘de haberi çıktı. Bir yönerge ile kokpitte ibadete onay çıkmış

Ne kadar dindar olursanız olun ve bu yeni gelişmeye ilke olarak ne kadar destek verirseniz verin siz bile hostes tarafından kapısı çay servisi için açılmış kokpitte o anda otomatik pilota bağlanmış uçmakta olan, yani pilotsuz gibiymiş görünen uçağın iki pilotunun da namaz kılmakta olduklarını görmenin sizi bile aniden korkutabileceğini lütfen kabul ediniz. 

***

bunun dindar olmak veya olmamakla ve pilotun hangi dinden olduğuyla bile alakası yok. İsterseniz pilotlar katolik olsalar da yahudi de olsalar kendi haline takılıyormuş, aklına estiği gibi  uçmakta olan bir uçağın kokpitinde ibadet yapılmasını yanlış anlamalara yol açabilecek görüntüsü  nedeniyle doğru bulmuyorum. Pilotlar budist de olsalar onların sunabileceği sakin görüntü bile ölümcül huzur gibi yanlış anlamalara yol açabilir

***

Örneğin alın beni. Şimdi eğer havadaki bir uçaktan bahs ediyorsak bu da demektir ki uçağın kalkışından en azından 15 dakika filan geçmiş olmalı.

Geçmişte New York’taki barının girişinde bana kötü davranan bir İrlandalı bar sahibi benim 15 dakikada içtiğim viski miktarını gördükten sonra çıkışta kapıda bana ‘beyefendi’ (‘sir’) diye hitap etmeye başlamıştı. hatta bar sehpasından kapıya kadar çantamı bile taşımıştı çevrede ağır içkici olarak bilinen O barmen. 

Demek istediğim uçağın kalkmasından 15 dakika geçtikten sonra ben yine aynı miktarda viskiyi, prensibim gereği mutlaka içmiş olurum.

Buna bir de havalanına gitmek için evden çıkmadan aldığım ve yolda rastlama  ihtimalim olan insanlara tahammül etmeme yardımcı olacak sakinleştiricileri de katarsanız uçak havadayken o anda kafamın hayli güzel olacağını tahmin etmek zor olmamalı.

şimdi ben o durumdayken hostes tarafından kapısı açılan kokpitte ilk önce içerde hiç bir pilotun olmadığını görürsem ve o paniği sürpriz bir şekilde kalıcı zarar görmeden atlatırsam, sonra onların yerde namaz kıldıklarını da anlarsam o kafayla bunun benim için fantastik tasvirleri ile meşhur ressam Hieronymus Bosch tablolarından bir tanesi ile eşdeğerde olacağını bilmeniz gerekiyor. 

***

O aşamadan sonra o ana kadar almış olduğum sıvı ve hap şeklindeki sakinleştiricilerin etkisinin de kalmayacağı kesin olduğundan yeni, tercihan sıvı şeklinde, sakinleştiricilere ihtiyacım olacağı da kesin. Bu miktarda içki yasal olacak mı bilemiyorum ama yasal olsa dahi THY’ye ait hiç bir uçakta o haldeki bana yetebilecek içki stoğunun bulunabilmesi de pek mümkün gözükmüyor.

***

Kokpit denilince aynı isimli köşesinde bu son gelişmeye havacılık uzmanı Uğur Cebeci’nin ne yorumlar getireceğini okumak ilginç olacak. O Hürriyet’te yazdığından ve o gazete artık aslında yanlış olduğu açıkça belli olan uygulamalar sanki çok doğruymuş, çok bir modernlermiş gibi paketleyip sunma becerisiyle meşhur yayın yönetmeni  Ahmet Hakan’ın yönetiminde olduğundan  kokpit yazarının da kokpitte namazın ne kadar doğru ve olması gereken modern bir uygulama olduğunu nasıl anlatacağını görmek ilginç olacak.

***

şimdi buraya kadar bende yaratmış olduğu travma nedeniyle kokpitte kılınacak namaz üzerine yazdım sadece. 

Ama dediğim gibi THY yönetimi  kabindeki yolcuların da namaz kılmasının kurallarını da getirmek istiyor anladığım kadarıyla.

kabinde namazın kılınması belli zamanlarda koridorların geçilemeyecek hale gelmesi anlamına geliyor. uçak içinde ayrı bir mescit yapamayacaklarına göre namaz kılmak isteyenler koridorlarda yapacak bunu başka çare görünmüyor.

Bir itirafım olacak. benim vücudumun nedenini pek anlayamadığım tuhaf bir adeti var. tuvalete gidebilmemin o anda imkansız olduğu koşullarda hemen sıkışıveririm, bu üzerimdeki bir ayrı  lanet gibidir.

Geçen bayramın ilk günü dahiyane bir karar verip İstanbul civarına günü birlik tura katılmıştık. Ve ben tabii ki ilk molamızı vereceğimiz  normalde yarım saatlik yere o gün  beş saat varken otobüsümüz tarif edilmesi imkansız uzun bir trafikte tamamen hareketsiz kalmışken yine büyük tuvalete sıkıştım.

aynı felaketin uçağın koridorları geçilemez olduğu anda da olacağına kesin eminim. bu ortamda kimse namazını hızlı kılmak için acele etmeyeceğine göre otobüste yaşanan tuvalet infernosunun uçakta da yaşanacağına eminim ben.