Bizim evde şu anda üç köpek ve iki kedi var. yazımın başlığını kediler okuyabilseydi bana hayli küseceklerinden eminim. ama kusura bakmayın Zencefil ve Karanfil; insana huzurlu, sakin bir yaşam fırsatını vermemeye kararlı gibi olan bu ülke yönetimi sokak köpekleriyle ilgili bir soykırımın yolunu açmak  üzere. bu yüzden başlığım öyle olmak zorundaydı.

kötü haber ön plana çıkarıldığından arada bir sokak köpeklerinin saldırı haberleri geliyor, farkındayım.

ama onlarla iyi geçinen ve hızla güzel arkadaşlıklar oluşturan insan sayısı da hayli fazla, ben gündelik yaşamım içinde onları daima görüyorum.

güzel haberler duyulmadığı, saldırı yaralama gibi şeyler daha çok ilgi yarattığından toplum sokak köpekleri konusunu sadece o boyutu varmış gibi algılayabiliyor.

***

oysa ben bugüne kadar sokakta sürü halinde dolaşanlar dahil rastladığım hiçbir köpeğin güzel duyguları karşılıksız bıraktığına rastlamadım.

hayatları maalesef acımasız sokak koşullarında korku ve dehşet içinde geçen bu yavrucuklar karşıdaki insanla ilgili yoğun korku hissedince kendilerine bunu yönelik tehdit gibi algılayabilirler. ama sevgiyle yaklaştığınızda buna hemen büyük sevgiyle karşılık verirler.

evde iki dev kangalla birlikte yaşamışlığımız da var. yazıdaki fotoğraf o yıllardan kalma bir hatıra.

***

yıllar önce Yalıkavak’ta Rana ile bir yağışlı kış günü dolaşırken en fazla iki aylık olan bir yavru gördük. kucağımıza alıp severken annesi de yakında minnet dolu gözlerle bakıyordu bize. onu annesinin yanına bırakıp yolumuza devam etmek istedik.

***

sonra bana yoğun duygu yaşatan ve bugüne kadar unutamadığım bir şey oldu. Anne çocuğunu ensesinden tuttu, getirip önümüze koydu. Anladığım kadarıyla anne, köpek sevgisinin yoğun olduğu Yalıkavak koşullarında bile çocuğunun acımasız sokak yaşamında hayat şansı olmadığını anlamış olmalıydı ki, çaresiz onu bizim korumamıza teslim etmişti. Bir anne için dayanılması zor bir an olmalıydı. 

Biz çocuğu kucağımıza aldık, annenin yanına gidip kulağına ‘hiç merak etme, için rahat olsun’ diye fısıldadık ve onu da sevdikten sonra ailemizin yeni ferdiyle evimize döndük. annenin o gün bize bakışındaki duyguyu size anlatabilmem mümkün değil.

***

adını Afet koymam anne tarafı ailemde hayli problem olmuştu, çünkü anneannemin adı da Afet’ti. oysa ben o adı onu çok sevdiğimden koymuştum.

***

sonra Afet’in bize sevgi ve mutluluk vermediği tek bir gün hatırlamıyorum.

yıllar geçti, bir gece Kanlıca’daki evime geldiğimde Afet’in ortada olmadığını gördüm. saklandığı yerde bulup biraz da zorlayarak yanıma getirdim, sevip öptüm. ama o göz önünden çekilmek istiyordu, öleceğini anlamıştı, bunu bize göstermek istemiyordu.

bunun üzerine o günlerde çalışmakta olduğum Akşam gazetesinde ‘Köpeğin Asaleti’ başlıklı bir yazı yazmıştım.

***

açıkça söyleyeyim, sokak köpekleri aslında gerçekten asildir. bunu ortaya çıkarmıyorlarsa bu onların değil kendine insan diyen kişilerin meselesidir. 

bugün bir sorunu çözeceğiz diye ortaya çıkıp sonra yıllar içinde pişman olunacak bir barbarlığa lütfen girişilmesin. 

Evet bir sorun var ortada, ama istenirse bunun insani, makul bir çözümü de var mutlaka.