Netflix’e konulan Maestro filmini yeni izleyecekler Ertuğrul Özkök’ün ‘Patron, senin bu aptal algoritmana Maestro lazım’ başlıklı yazısını, Leonard Bernstein’ın önemini anlamak açısından mutlaka okumalılar.

***

Maestro Bernstein komplike, çelişkileri olan bir üstatdı.

Ben bugün filmden alacağınız tadı arttıracağına inandığım Bernstein’ın farklı bir boyutunu size anlatmak istiyorum.

***

20’inci yüzyılın başlarında New York Times’ın müzik eleştirmeni Carl Van Vichten bundan böyle artık klasik müzik üzerine yazmayacağını, sadece caz ve blues üzerine yazacağını, çünkü gelişme potansiyelini sadece onlarda gördüğünü ve ilerde Amerikan klasik müziğini de blues ve caz kökenli müzisyenlerin besteleyeceğini düşündüğünü yazdı. Amerika’da klasik müziği geliştirmek için uğraşanlara tam bir şok olmuştu bu yazı.

***

Gerçi klasik müzik bestecisi Antonin Dvorjak olacak gelişmeleri çok önceden 1893 yılında görmüştü. Usta besteci 21 mayıs 1893’te New York Herald gazetesine yazdığı ‘Real Value of Negro Melodies’ başlıklı yazısında Amerika’da müziğin geleceğini siyah müzisyenlerin belirleyeceğini ve eğer Amerika’da klasik müzik besteleri yapılacaksa onun da siyah müzisyenler tarafından yapılacağını söylemişti.

***

1939 yılında henüz Harvard Üniversitesinde öğrenciyken Leonard Bernstein ‘’The Absorption of Race elements into American music’ adlı bir çalışma yaparak klasik müziğin Avrupa’daki gelişimini ve blues ve cazın Amerika’daki gelişimini inceleyip bunların birbirlerinden çok farklı dinamikler içerdiğini, farklı ortamın ürünleri olduklarını bu yüzden Amerika’da klasik müzik bestesi beklentisinin blues ve caz kökenlilerin karşılayacağı düşüncesinin yanlış olduğunu söyledi.

Bu tabii ki bu iş siyah müzisyenlere kalmaz biz beyazlar da varız  demenin nazik biçimiydi.

***

Bernstein gibi yahudi olan George Gershwin bu konuda Bernstein ile aynı fikirdeydi. Gershwin işin sadece teorisini yapmakla kalmadı ‘Rhapsody in Blue’yı besteleyerek blues’un da sadece siyahların tekelinde kalmayacağı işaretini verdi. daha sonra caza da el atarak ‘Porgy and Bess’ ile bir büyük caz operası da yaptı

Anlyacağınız Bernstein’ın teorisini Gershwin pratiğe geçiriyordu  bir anlamda.

***

Geriçi Gershwin bir büyük caz operası bestelemek istiyordu ama ondan akıllarda ağırlıklı olarak Summertime parçası kalmıştı. 20’ci yüzyılın en sevilen parçalarından biri olan Summertime’ı daha sonra Billie Holliday ile Miles Davis de yorumladı.

***

Bernstein ve Gershwin’in bu düello çağrısına Duke Ellington ‘evet’ dedi. Ellington ‘bir negro operasını’ bir beyazın bestelemesinin imkansız olduğunu söyledi ve ‘Black, Brown and Beige’ adlı negro operasını besteledi.

Bu negro operası hakim sınıfın klasik egemen müziğinin geleneksel sahnesi olan, Bernstein’ın da maestro olarak ilk çıkışını yaptığı Carnegie Hall da sahnelenerek siyah müzisyenlere büyük bir zafer kazandırdı.

***

Dönemi ortamının bu arka planını bilirsek filmden daha büyük keyif alacağımızı düşünüyorum.