Araştırmacı mizah yazarınız Serdar Turgut, New York'ta halka açılan Martı'nın TAG isimli uygulamasını keşfetmeye çalışınca bakın aklından neler geçmiş...

Şehir içi kısa seyahat platformu Martı, Turkcell’’den sonra Wall Street’de işlem gören ikinci Türk şirketi oldu,

laubali konuların laubali insanı olarak bir yazıya neden sanki Erdal Sağlam’mışım gibi başladığımı merak ediyor ve yoksa bu da ciddiyet illetine mi tutuldu diye korkuyorsanız.

hiç merak filan etmeyin bu yazının ciddiyet sınırı buraya kadar bundan sonraki bölümlere beynimin nihilist hücreleri karar verecek.

***

Başlıkta dediğim gibi bu başarısına rağmen ben Martı’ya pek sevinemedim.

Gözlerim özelikle yorgun olduklarında nerdeyse 360 dereceye varan muazzam bir şaşılığa sahip olduğundan mıdır yoksa acaba doğuştan gelen beynimdeki ağır bir sakatlıktan mıdır bilemem ama hayatımın hangi aşamasında sokaklarda bir alet kullanarak mobilite sağlamaya çalışsam sonum hep acil servislerde tamamen immobil kalmamla bitti.

kazaların neden oluğunu bilemiyorum ama bunun örneğin bir tarafı uçurum olan bir yolda bisikletle giderken şaşılığım nedeniyle yolun aslında düz gitmesine rağmen benim şaşı gözlerimin onu uçurum tarafında görmesiyle bağlantısı da olabilir. 

şimdi bakıyorum da bu Martı da şehir içi kısa seyahat olun diye isteyene e-scooter, e-moped , e-bike sunuyor. bunları görünce bu Martı denilen şirketin gizli amacının beni öldürmek olduğuna karar verdim. çünkü bahsi geçen araçların sadece birini sadece tek bir kez kullanmam durumunda bile bu defa işin sonunun acil serviste değil morgda biteceği kesindir.

***

bir de tabii Tek Araçla Gidelim (TAG) adını verdikleri bir sistemleri de var. Bu ilk bakışta beim açımdan daha güvenli gibi gözüktü çünkü işin içinde benim kullanmadığım bir araba ile kurulan bir sistem var. ama bunun da anlatacağım sonuçları hayli vahim olabilecek bazı sorunları var bence 

***

TAG aracında boş koltuklarıyla yolculuk yapan sürücülerle aynı yöne gitmek isteyen yolcuları buluşturacak. Böylelikle, bir yolculuk ağı ile İstanbulluların ulaşım ihtiyaçlarına paylaşım ekonomisine dayalı çözüm üretilmiş olacak.

yani örneğin ben bir gün Üsküdar’dan Bağdat caddesine gitmeye karar verdim diyelim. başta Üsküdar’a gitmem için mantıki hiç bir nedenim olmadığından bunun gerçekte olacağını hiç sanmasam da sadece sistemi anlatabilmek için bunun olduğunu varsayalım.

tabii bu yolculuğu yapabilmek için devrede halk otobüsleri ve metrobüsler de var. sokakta tanımadığım insanlarla çok yakın temas kurmak konusunda, bu insan acayip seksi bir kadın bile olsa, fobim var. bu yüzden daha önce zorunlu bindiğim bir halk otobüsünde 15’inci dakikada intihar  etmeye karar vermiştim. metrobüste ise galiba baştan bayılmışım çünkü bilincim yerine geldiğinde daha önce mahşeri kalabalık olan otobüsün içi bomboştu. anlayacağınız benim için metrobüs, otobüs söz konusu değil yer altına da eğer o anda ağır bir hava bombardımanı yoksa inmeyi pek sevmediğimden metroyu da kullanmam.

***

seyahati yapabilmem için geriye bir tek Tek Araçla Gidelim (TAG) sistemi kalıyor.

Yani ben aplikasyonu kullanarak benimle aynı yöne gitmekte olan içinde o anda adece sürücüsü olan bir arabayla bağlantı kuracağım ve aynı yöne birlikte gideceğiz.

teorik düzeyde aslında mükemmel bir fikir, özellikle arabaların nerdeyse tümünün  sadece şoförü ile yolda olduğu istanbul için ideal bir çözüm gibi duruyor  bu.

***

ama değil. 

çünkü yine kendimi  örnek verirsem. ben bu sistemi kullanırken benimle aynı yöne gittiği için beni almayı kabul eden arabanın şoförünün o akşamüstü evini temizleyecek bir uşak aramak için yol çıkmış bir sahibe olması umudunu da taşıyacağım gayet tabii ki.

ama bu şans bende nerede. Onun yerine beni almak için gelecek arabanın şoförü büyük ihtimalle o akşamüstü onuncu kurbanını ıssız bir bölgede lime lime testereyle doğramak için yola çıkmış bir seri katil olacaktır.

***

diyelim ki bu anlattığım riskler çok fantastik ve bunların  olma ihtimali de yok diyorsanız ona rağmen tag sisteminde başka bir çözümsüz görünen problem var bence.

arabada ortaklaşa aynı yöne gidildiği takdirde bunun ücretin   ne olacağı veya nasıl hesaplanacağı konusunda bir netlik yok. diyor ki açıklayıcı olacağı varsayılan metinde:’TAG’da sürücü ile yolcu; seyahati paylaştığı gibi, seyahatin masraflarını da paylaşır. TAG yolculuklarında uygulanan yolculuk paylaşım ücreti, sürücünün araç yıpranma payını, yakıt masrafını karşılamak için kullanılır ve paylaşım yapan kişiler tarafından özgürce belirlenir.’ 

***

işte bu gerçekten olduğu takdirde nüfusunun eredeyse tamamının iş para harcamamaya geldiğinde neredeyse birden üstün zekalı hale geldiği bu ülkede ve yine hemen herkes karşısındakini kazıklamaya çalıştığından bu sistemin de şoför seri katil çıkmasa bile sonununun yine de bir cinayetle sonuçlanacağını söyleyebiliriz.’

Türkiye’de ‘masraflar taraflarca özgürce belirleni ve ve paylaşılır’ demek kestirme yoldan bir arbedeye veya cinayet girişimine davet çıkarmaktır.

***

kendisini tanımasam da büyük ihtimalle zeki olması gereken Martı’nın CEO’su Oğuz Alper Öktem’in  bu basit gerçeği bilmemesi mümkün değil gibi geliyor bana.

öğrendiğime göre borsada işlem görmeye başlayan Martı’nın hisseleri ilk günde yüzde 45 değer kaybetmiş.

başka şirketlerin CEO’ları hisseleri genelde yüzde 45 değer kaybettiğinde intihar yolunu seçerken Oğuz Alper Öktem gün sonunda neden kendinden çok emin ve mağrur bir ifadeyle dolaştı acaba new york sokaklarında diye düşünürken hisseleri yüzde 45 değer kaybetse de şirketin 60 milyon dolar kaynak da topladığını anlayınca susmayı tercih ettim. hisseleri yüzde 45 değer kaybeden bir şirket aynı zamanda nasıl 60 milyon dolar parayı da toplar ki  bunu ekonomide doktoram olduğu halde ben anlamıyorum. Umarım bir gün geçmişte Ankara bürokrasi koridorlarında birlikte koşturduğumuz  Erdal  Sağlam açıklar bunu bize.