Kasım ayının son haftasında çam ağacımızı süsledik.din ile hiç ilgim olmadığı halde Noelin sonra da yılbaşının geliyor olması içimi hep mutlulukla doldurur. özellikle evden hiç çıkmadan  yaşam sürdürdüğümden evin bir köşesinde ışıklı pırıl pırıl bir cam ağacının olması içime çoşku veriyor doğrusu.

***

İşin kılıfını bulabilse ‘bu ülkede mutlu olmak yasaktır’ kanun hükmünde kararnamesiyle ile her şeye rağmen mutlu olan insanları suçlu hale getirme arzusu olduğu görülen yönetim kendi başına açmış olduğu kültür  savaşı bağlamında ağaç süslemeye girişen herkese kızıyor.

evdeki ağacı süslemeye bu yıl özel önem vermem sadece bunun bana mutluluk vermesi değil, birilerinin buna kızacak olmasının bana verdiği teşviğin payı da var açıkça söylemek gerekirse.

***

Ağacın yarattığı ortama uysun diye yine kasım ayının son haftasından itibaren kesintisiz Noel fimleri izleme maratonuma başladım.

Bir tür ‘mutluluk kürü’ uyguluyordum kendime anlayacağınız.

Arada bir günde  üç filme kadar çıkabilen izlediğim Noel filmleri sayısı şu anda 250 adete ulaşmış durumda yılbaşı sabahına kadar bunun 500’ü aşacağına eminim. 

***

bunu okuyunca bana özenip bu işe girişebileceklere bir uyarım olacak.

Noel filmleri kategorisinde yer alan bütün filmlerin birbirinin aynı olduğunu söylemek mümkün. tümünde aynı müziğin yer aldığı bu filmlerde konu genelde şöyle gidiyor:

Başta mutsuz olan kadın ve erkek var. Noel nedeniyle sokaklar ışıl ışıl canlı olduğu halde bu ikisi, büyük ihtimalle uzun süredir seks yapamadıklarından olsa gerek, çok mutsuzlar.

Sonra bu ikisi neredeyse daima genel mantık kurallarını zorlayan biçimde bir şekilde rastlaşıyorlar. bu rastlaşma sahnesi  tercihan genelde asında hayatında hiç duyarlı filan olmayan erkeğin buzda kayıp düşmüş ve gerçekte aslında bir alkolik olan bir Noel  babaya yardım ettiği veya öksüz olan br çocuğa sıcak kakao aldığı gibi bir ender yaşanan bir ortamda olması tercih ediliyor. 

kadın tesadüfen erkeğin belki de hiç tekrarlamayacağı bu ender duyarlı durumu görünce son derece güzel duygularla dolu  olduğunu sandığı adama aşık oluyor ve aslında o anda nerede olurlarsa olsunlar orada beynini patlatacak  kadar yoğun bir seks yapmak istediği halde bunun olmasını , filmler 15 dakikada bitemeyeceğinden dolayı bunu en azından bir buçuk saat kadar erteliyor.

ve siz ikisini sevişmesini beklerken o geri kalan bir buçuk saatte insana mutluluk verceği düşünülen bir takım ilgisiz olayı da seyretmek zorunda kalıyorsunuz.

***

ve siz sonunda bunun mutlaka olacağını kesinlikle bildiğiniz halde insanların duygularıyla iyi oynamayı  bilen hınzır  bir senaristin yazmış olması gereken çiftin arasında bir takım olumsuzlukları biraz sonra barışacaklarını bildiğiniz halde sanki  endişelenmiş gibi yaparak izliyorsunuz. 

Sona doğru yaklaşırken çoğunlukla kadının baba evinde yenilen Noel yemeğine  erkek de çağrılıyor ve büyük ihtimalle adam sarhoş olduğundan bir aşamada kızın önüne diz çöküyor ve evlenme teklifinde bulunuyor. geçek yaşımda oğlanı  diz çöktüğünde bir şekilde öldürmesi veya en azından dövmesi gereken kızın babası bile buna seviniyor ve sonra kız ile adam, Amerika’da sanki yasal zorunlulukmuş gibi herkes üç çocuk yapmak zorunda olduğundan bir an önce çocuk yapmak için  odalarına çekildiklerinde yine Noel  müziği başlıyor. Ve bu kadar  mutluluğu izleyen  siz de elinizde olmadan bir kaç mutluluk gözyaşı döküp biraz önce seyretmeyi bitirdiğiniz film ile neredeyse tamamen  aynı olacağını bildiğiniz mutluluktan ağlayacağınız yeni bir film işkencesine başlayabiliyorsunuz.

***

MTV kanalının yeni yayına başladığı yılda bir adam deney olsun diye başka hiç bir kanala bakmadan ve televizyonun önünden de sadece uyumak ve tuvalet  için kalkarak devamlı MTV   kanalını izlemeye girişti.

Adamın sonunun ne olduğu resmen açıklanmadı ama etrafta o günlerde dolaşan dedikodulara göre adamın rasyonel ve genel geçerli mantık kurallarının dışında br yaşam  sürmeye başladığı yani açıkça söylenmese bile aklını kaçırdığı ima ediliyordu

***

Noel filmleri seyretme maratonumun bana böyle bir şey yapıp yapmayacağı bence henüz net değil ama ruhsal durumumda bazı şeylerin değişmeye başladığı yolunda bazı endişelerim de var.

***

bana göre hepsi aynı olan Noel filmlerini seyrederken bazı sahnelerde kafamda alternatif  senaryolar yazmaya başladım. Örneğin daha önce ayrılmış olduğu sevgilisini evinin penceresinden karla kaplı yolun karşı kaldırımında evine bakmakta olduğunu adam görüyor. tam bu sırada artık ikisinin bundan sonra  birlikte olacağının sinyali olan  Noel müziği başlıyor. kadın adama sarılmak için karşıdan karşıya geçerken büyük hızla gelen bir kamyon kadını ezip geçiyor.  Veya Noel baba kılığına girmiş adam aslında çocuk öldürmekten hoşlanan bir seri katilmiş ve çocukları kucağına oturtup ne hediye beklediklerini sorarken onlara siyanürlü çikolata ikram ediyormuş. Ve bir de Noel yemeğinde adamın evlilik teklifini kabul eden kadın tam adama yaklaşıp öpme öncesinde ona alnını dayamışken birden kapı çalıyor ve No Country for Old Men deki seri katil Anton Chigurh içeriye girip kadının ensesinden tek bir atışla ikisinin de kafasında birer delik açıyor. (Noel filmlerinde bir kişinin neden o anda orada olduğunun mantıken açıklanması zorunluluğu olmadığından Anton Chigurh’un da alakasız bir eve gelmesi mantıki kabul edilebilir)

***

250’inci Noel fimimden  sonra bu ve buna benzer senaryolar aşırı mutluluktan olsa gerek kafamda oluşmaya başladı.

umarım sonum devamlı MTV seyrederken  deliren adam gibi olmaz!