Yazar olarak kıymetim yıllardır bilinmedi. Sanki Ali Koç’a olduğu gibi hep aleyhime çalışan bir yapı, bir üst akıl var gibi.
Arada bir ne kadar ciddi olsam da, yazdığım konuyu gerekirse Sedat Ergin ciddiyetiyle takip etsem de, hatta o gün yazdığım konu Pulitzer ödülü alacak derecede ciddi bir konu olsa da yıllardır kimse ciddiye almadı beni, kıymetim hiç bilinmedi.
***
Bu düşürüldüğüm durumda Ertuğrul Özkök’ün bir üst akıl gibi davranıp davranmadığını bilemiyorum. ama bu yönde kuşkularım gayet tabii ki var.
yazarlığa başlayacağım yıl (bu milattan önce de olabilir çünkü aradan bayağı zaman geçti) yayın yönetmenim Ertuğrul Özkök beni karşısına aldı ve bence tarihe geçmesi gereken bir şey söyledi. ’Senden içinde fikir olmayan yazılar istiyorum’ dedi bana.
***
Bunun nasıl yapılacağı hakkında hiçbir fikrim olmasa, hatta bunun yapılabilir olup olmadığını da bilmesem de o an ‘tabii ki fikirsiz yazı yazarım, sen hiç merak etme’ deyiverdim.
Ne yapacağız yani, adam yayın yönetmeni, ne dememi bekliyorsunuz? hayır yapamam, bu ilkelerime aykırı mı diyecektim yani?
hem böyle desem bu yalan söylemek de olurdu, çünkü Özkök’le benim diğer bir ortak noktamız bu hayatta mümkün olduğunca az ilkeye sahip olarak yaşamak ve gayrı ihtiyari oluşmuş olabilecek ilkelerimizden de bir an önce arınmaktı.
***
O konuşmadan sonra ben özelikle yayın yönetmenimin gözüne girmek için uzun süre düzeyi gittikçe düşüren ve içinde fikrin zerresi olmayan yazılar yazdım.
bence bu bir tür başarıydı. Nobel edebiyat ödülü veren kurul uzun süre her gün istikrarlı biçimde içinde fikir bulunmayan yazılar yazabilmenin de özel yetenek gerektiren edebi bir tür olduğunu göremedi ve bence hakkımı yedi.
böylece Özkök ile benim olmayan ilkelerimiz doğrultusunda ciddiyetten gittikçe çıkan bir yazar olabildim sonunda.
***
hedefimiz bence gerçekleşti ama bu defa da arada ciddi yazı yazsam, bu da okunduğunda etrafı bayağı sarsıcı fikirler içerse de okur beni hiç ciddiye almamaya başladı.
Kamuoyunu fazla ciddiye aldığımı düşünmeyin. çünkü amacını içinde fikir olmayan yazılar yazmak olarak belirlemiş bir yazarın kamuoyunu, yapmayı çok istese bile, ciddiye alabilmesi mümkün değil.
Ama yine de gayri ihtiyari olsa da önem verdiğim ciddi bir yazım olduğunda bunun biraz takdir edilmesini beklediğimi de ifade etmeliyim. bu tür arzularımdan da kurtulduğumda daha üst bir evreye geçip ubermensch yazar konumu edineceğim.
***
ama o güne kadar dün yazdığım ciddi yazımdaki ciddi fikri nasıl takip ettiğimi ve araştırmacı gazetecilik fonksiyonumu nasıl başarıyla yaptığımı da göstermek istiyorum size.
dün Fenerbahçe’nin başarısızlığının nedenini kendinde aramak yerine bunu bir üst yapıya bağlamakta ısrarlı Ali Koç’a Fenerbahçe’yi kurtarabilmesi için pratik bir tedbir önerisi getirmiştim.
Bence İcardi, eşi Wanda Nara türkiye dışında olduğundan onun yaptıklarına daha çok bakıp gittikçe çaptan düşüyor. Bence Galatasaray’ın yıldız santrforunun son günlerde İcardi yerine Osimhen’in olması sadece Osimhen’in yeteneğiyle alakalı bir şey değil. Wanda Nara yüzünden morali bozulan İcardi’nin durumu da belirleyici bence.
dün yazımda bu tespiti yaptıktan sonra Fenerbahçe başkanı Ali koç’a arkadaşça tavsiye verip Wanda Nara’nın yaramazlıklarını arttırdığı yurtdışında kalmasını sağlarsa İcardi’nin futbolcu olarak fiilen tasfiyesi sağlar ve böylece Galatasaray şampiyonluk mücadelesinden de düşer demiştim.
***
Ali koç bu pratik çözüm önerimi dikkate alacak mı bilemiyorum ama nadiren olsa da ciddi bir yazar olarak yazımın fikri takibini yapığımda önerimin ne kadar önemli, doğru ve yapılabilir olduğunu bir defa daha anladım.
***
Wanda Nara’nın aralarında daha önce aşk dedikoduları çıkan L-Gante ile görüntülendiği ve Nara’nın bu Arjantinli rapçiyle birlikte Cadılar Bayramı partisine katıldığı ortaya çıktı.
İcardi ise dediklerimi doğrulamak istemiş gibi, bu görüntülerden sonra Wanda Nara’yı Instagram hesabından takip etmeyi bıraktı.
daha ne diyeyim. umarım istediğim takdirde ciddi olabilen fikirlerim ciddiye alınmaya başlanır. Eğer ali koç çözüm olarak İcardi’nin formunu düşürmeye girişecekse, bence fenerbahçe kanalında Kardaşyan kardeşlerin yaptığı gibi düzenli bir Wanda reality şovu düzenlesin, yayınlasın. Nasıl olsa acun da var, sorun olmadan düzenlenir bence. İcardi sosyal medyasında takip etmese bile Wanda Nara’nın neler yapmakta olduğunu Fenerbahçe kanalındaki reality şovda kaçırmadan izler böylece.