Pentagon’da bir casusun odasında o belgeyi gördüğümden bu yana nerdeyse 30 yıldır bugünün gelmemesi için endişeyle yaşadım.
Ama insanın canını yakan 12 şehidimizin teröristlerin elindeki yüksek teknoloji içeren silahlar ile öldürmüş oldukları haberini aldıktan sonra 30 yıl önce Washington’da başlayıp yine orada sürdürdüğüm araştırmalarla ortaya çıkardığım derin ve kanlı gerçeği sizlerle mutlak paylaşmalıyım diye düşündüm.
***
biraz sonra yazacaklarımı okurken sizden şunu rica edeceğim. bilin ki bu yazdıklarım Washington’da gazeteci olarak çalışırken bizzat gördüğüm ve şahit olduğum gelişmelere dayanıyor. Yani diyeceklerimde hiçbir abartı ve tahmine dayalı bir şey yok. Bizlerin maalesef kolay kabul etmesi zor olan gelişmeleri anlatacağımı biliyorum. ama gerçek neyse odur. bunlar hiç olmamış gibi davranılırsa ülkemiz zarar görür diye yıllar içinde Washington’dan çeşitli zamanlarda bildirmiş olduğum bu gerçekleri yeniden hatırlatmak zorunda kaldım.
Biraz sonra okuyunca bu olan biteni bildiğinizde buna pek yorum koymaya gerek olmadığını, zaten olan bitenin kendini apaçık anlattığını net biçimde göreceksiniz.
***
Clinton’un başkanlığı döneminde ben Hürriyet gazetesinin temsilcisi olarak Washington’da çalışıyordum. Benden önce o görevde olan Sedat Ergin sayesinde yönetim içinde çok önemli konumdaki insanlarla konuşabiliyordum.
***
1994 yılında bir gün Pentagon’daki ‘uzun vadeli politikalar’ bölümünde Harold Rhode adlı İsrail vatandaşlığı da olan Neokon grupta etkin bir kişiyle buluşacaktım.11 Eylül öncesi o günlerde biz gazeteciler FBI’a parmak izi verdikten sonra Pentagon dahil (CIA hariç) bütün birimlere serbest giriş kartı alabiliyorduk.
sanki personeliymiş gibi Pentagon’a serbest girdiğimden ben o gün randevumdan oldukça erken bir saatte Pentagon’a giriş yaptım.
uzun vadeli politikaları biriminin kapısını çaldım. kapıyı açan kişi Rhode’un yanında birkaç kişiyle kafeteryada olduğunu söyledi. erken gelmiş olduğum için bu normaldi ve ben de onları görmek için kafeteryaya gittim.
***
Kafeteryada ayrı bir bölümde bir masanın etrafında toplanmış isimleri görünce şaşırdım. Amerikalı yetkilinin etrafına toplamış isimler arasında PKK’nın Washington’daki temsilcisi, Barzani’nin temsilcisi ve uzun yıllar sonra cumhurbaşkanı olacak Bahram Salih de vardı.
***
bir belgeye bakıyor ve onun hakkında konuşuyorlardı. Amerikan yetkili bu belgede yer alanı bana özellikle göstermek istiyor gibiydi.
belgede bir harita vardı. Kuzey Suriye’deki bölgede Türkiye sınırında bir Kürt devleti oluşumu işaretlenmişti. Pentagon’un uzun vadeli politikalar birimimde görevli Neokon Kürtlerle resmen sınırımızda yeni bir Kürt devlet planlamaktaydı.
***
Ben o günden itibaren bölgeden gelen her haberi bu gördüklerim çerçevesinde bakıp yorumlarım.
***
Şimdi zamanda biraz atlama yapıp bir başka önemli gelişmeyi inceleyeceğiz.
2017 yılında bu defa Habertürk gazetesinin Washington temsilciliğine atandım.
Washington’un kendi rutini le uğraştığı ve Türkiye ile ilgili hiçbir haberin olmadığı bir günde acaba nereden haber çıkarsam diye düşünürken Kongre’deki konuşmaları naklen veren C-Span kanalını da dinliyordum.
orada yapılan konuşmalar da bizi ilgilendirmeyen lokal sorunlara yönelikti.
Ama Kongre’deki Demokratlar’ın lideri Chuck Schumer aniden söz alıp “Yaptırımlar doğrultusunda Amerika’ya girmeleri yasak olan Ruslar nasıl Washington’a geldiler?” diye sorunca ve buna yönetim de net bir cevap veremeyince kafamda alarm zilleri çalmaya başlamıştı.
çünkü Putin’in Orta Doğu politikası danışmanı, Kürtlerle yakın bağlantısı olan Vitaly Naumkin’in 12 gün sonra Washington’da George Washington üniversitesinde School of Foreign Service’de düzenlenecek yemekli ve özel davetiye ile girilebilen toplantıda çok önemli açıklamalarda bulunacağı biliniyordu. Getirilen Rusların bu konuyla alakası olabileceği benim kafamdaki sinyalleri daha da arttırıyordu.
***
Yönetimde arkadaşlığım olan bazı isimleri aradım ve o günlerde CIA başkanı olan Mike Pompeo’nun özel izniyle Washington’a girebilen Rusların kimliğini öğrendim.
CIA merkezinde bu üç Rus’un CIA başkanı ile görüşecekleri bir gizli toplantı ayarlanmıştı.
***
KGB’nin devamı olan SVR’nin başkanı Sergey Narişkin ile Rusya’nın iç istihbaratı FSB’nin başkanı Aleksander Bortnikov’un CIA Başkanı ile yaptıkları toplantıya onlarla birlikte Washington’a gelen askeri istihbarat GRU’nun başkanı katılamadı. Bunu GRU’nun Amerikan seçimine elektronik müdahaleyle suçlanmış olmasından dolayı Pompeo’nun istemediği söyleniyordu.
***
Bu casuslar 12 gün sonra gelecek Vitaly Naumkin’in Amerikan dış politika elitlerine sunacağı yeni Kürt politikaları ile ilgili ön görüşmeler yapmak için gelmişti.
Aslında Amerika’da bulunmaları yasak olan bu isimlerin bizzat CIA tarafından getirilmiş olmaları konuya ABD yönetimin ne kadar önem verdiğini gösteriyordu.
***
o toplantının ertesi sabahında Pompeo Başkan Trump’ın yanına giderek konuşmaları aktardı.
Amerika’nın Suriye temsilcisi o güne kadar Dışişleri Bakanlığı’ndan Michael Ratney’di. Onun yerine John Hannah atandı.
Hannah ilginç ve tecrübeli bir isim. George Bush’un Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin bölgemizden sorumlu ulusal güvenlik danışman yardımcısıydı. Benim bölgemize yönelik uzun vadeli plan sonucu çizilen haritayı ilk gördüğüm yıl olan 1994’te Pentagon’daki “Uzun Vadeli Politikalar” adlı Neokon’cu birimle de yakından çalışmıştı. Ama her şeyden öte Hannah Recep Tayyip Erdoğan’a ciddi biçimde düşmandı ve kısa süre önce yazdığı yazılarda bunu açıkça ifade etmişti.
***
bütün bu olan bitenden 12 gün sonra Rusya’nın tüm Ortadoğu politikasını oluşturan ve Vladimir Putin’in çok güvendiği isim olan Vitaly Naumkin Washington’a geldi. Amacı Rusya’nın Suriye politikasını, bağımsız bir Kürt oluşumuna bakışını ve Amerika’yla nasıl işbirliği içinde çalışılabileceğini anlatmaktı.
***
Washington’un tüm dış politika ve ulusal güvenlik elitleri Georgetown Üniversitesi’nin School of Foreign Service’teki yemekli ve özel davetle girilen konferansında buluşup Naumkin’i dinledi. Dinleyenler arasında bulunan yönetimden isimler anlatılanları 12 gün önce gerçekleşmiş olan casus zirvesiyle de harmanlayıp rapor halinde Donald Trump’a iletti.
***
Bu raporu alan Başkan Trump bir gün sonra öğleye doğru Pompeo’yu da dinledikten sonra yanına o zamanki ulusal güvenlik danışmanı Herbert Raymond McMaster’i de alarak Putin’le telefonda 45 dakika kadar konuştu.
***
başta dediğim gibi bütün bunlar oldu. bütün bu yaşadıklarımdan sonra bölgede ne olursa olsun bu bilgilerim dışında bir değerlendirme yapabilmem imkansızdı artık.
nitekim 12 şehidimizin ileri teknolojiler içeren silahlarla vuruldukları haberini de okuyunca bütün bunlar kaçınılmaz olarak yine aklıma geldi ve size bunları anlatmak istedim.