Seçim sonucunu iyice incelediniz mi? bizlerin şu anda coşku duymasını, mutlu bir ülkede nihayet yaşayacağımızı düşünmeye başlamamızı gayet tabii ki anlıyorum. ama duygularımıza teslim olmadan çalışmalıyız da.
Ben gerçekten hayat hakkında siyasi düşünmeye devrimci sola gönül koyduğum 1970 yılında başladım.
***
54 yıldır ilk kez ülkemizin geleceği hakkında gerçekten umut doldum. Güzel günlerin bizi beklediğine ilk kez bu kadar inanıyorum. seçim sonucu belli olduğundan beri ölüm anım geldiğinde artık ‘hayal etmiş olduğum ülke bu değildi’ diyerek değil, ‘çok şükür bugünleri de gördüm’ diyerek gideceğimi bile düşünüyorum.
***
Çünkü son seçimin sonucu sadece konjonktürel, yani gelip geçici bir gelişme değildi. Çok daha büyük ve bence çok güzel olan, en azından 20-30 yıl boyunca somut sonuçlarını hayatın siyaset dahil her alanında göreceğimiz radikal, yapısal bir dönüşüm var.
***
Bu büyük dönüşümü gerçekleştirenler de AKP yönetiminin neredeyse bir tahrip savaşı açmış olduğu gençlerimiz.
Hani bugüne kadar X, Y, Z gibi alfabeden çeşitli harfler vererek anlamaya çalıştığımız gençlerimiz belki de Cumhuriyetimizin ilk kuruluş yıllarından bu yana ilk kez ülkenin ve de kendilerinin geleceğini gerçekten eline aldı.
CHP’ye gücü veren, mümkün değil denen birçok şehri onlara aktaran, birçok yerin başına pırıl pırıl gençleri getiren geçici, konjonktürel değil, derin yapısal bir güç bu.
***
Dolayısıyla bu seçimin işaret ettiği dönüşümü durdurabileceklerini sananlar sonunda avuçlarını veya başka neyi yalamak isterlerse onu yalayacak.
çünkü gençler işe yeni başladı. ülkenin yönünün ne olması gerektiğinin işaretini ilk kez onlar verdi son seçimde. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını kurma devrimi yeni başladı. Görevlerine yeni seçilen ve oylarının boşa gitmemesi için takipçi olan gençler sayesinde enerji alan CHP şehirlerde aslında neler yapılabileceğini göstererek yeni gençleri siyasetin içine daha da çekip devrimin bundan sonraki aşamasının koşullarını oluşturacak.
***
Bu yüzden ben dahil çoğumuzun bugüne kadar pek anlamış olduğumuzu söyleyemeyeceğim bu gençleri biraz daha iyi anlamaya başlamalıyız. X, Y ve Z Harflerinin ne anlama geldiğine daha yakın bakmalıyız.
***
1960’lı 70’li yıllarda dünyaya gelenlere “x nesli” deniyor.
1980’li 90’lı yıllarda dünyaya gelenlere “y nesli” deniyor.
Şu anda 20’li 30’lu yaşlarını sürüyorlar.
Çağ atlayan ve ülkeye de atlatacak olan asıl nesil işte bu.
***
Şu an ülkenin siyasetine ve hayatına elkoyan nesil işte bu Y nesli ve onların X neslindenki anneleri. CHP’nin yeni oluşumunda gençlerin ve kadınların bu kadar önemli olmasının nedeni de bu.
***
Bu Y kuşağı bireysel özgürlüklerine olağanüstü düşkün. bunu Maltepe’deki yeni belediye başkanı kızın insanlarla birlikte coşkulu şarkı söyleyişine veya kadınlara sarılıp onlarla konuşmasındaki samimiyete bakarak veya Üsküdar Belediyesindeki kendisinden olağanüstü işler beklediğim kadının özgüvenine bakarak bile görebilirsiniz.
***
Y kuşağı gençleri ailelerini şüphesiz seviyor ama, aileden bağımsız olmak da istiyorlar.
Güzel yaşamak onlar için çok önemli (sadece bu bile Erdoğan’ın ve AKP’nin artık kaybedenler sınıfında kalacağını göstermeye yetiyor olmalı).
Güzel yaşamak için “yeterince” çalışmak istiyorlar. Bu nedenle bir an önce yönetici olmak, bir an önce kendi işlerini kurmak için çok sık iş değiştiriyorlar. işlerini yeni iş bile bulmadan bırakıp yeni arayışlara çıkabiliyorlar.
***
X kuşağından ebeveynlerine göre çok daha eğitimliler ve çok daha fazla şey biliyorlar.
inanılmaz gerçekçiler. laflarını hiç sakınmıyorlar, Üsküdar’ın yeni belediye başkanı kadın kendisine koltuk gösteren eski başkana sonra otururum diye bu yüzden diyebildi.
kendilerine bir şey uymuyorsa, sıkıcı ve anlamsız geliyorsa laflarını hiç sakınmadan sonu nereye gider diye hiç düşünmeden konuşuyorlar.
***
bu bölümü özellikle Erdoğan iyi okusun: Bu muhteşem gençlerimiz otorite nereden gelirse gelsin, bu ister aile, ister iş veya siyaset olsun, onu hiç sevmiyorlar. bu otorite nefretleri yüzünden yerleştirilmek istenen bu şimdiki sistemden çoktan koptular.
Ve eğer ebeveynleri AKP’li ise bu yüzden deist olanlar da ağırlıkla onlar.
***
X kuşağından anneleri sevmese de mecburen olsa saygı duyabiliyordu. Baskı yoluyla otoriter olmaya çalışanlara duyurulur. Y kuşağı ise sevmezse katiyen saygı duymuyor.
Özgürlük alanları olan soysal medyada bunu hayli yaratıcı şekilde sürekli ifade de ediyorlar.
***
Peki ama bu kuşağın bir önceki kuşak olan X kuşağından anneleri ile ilişkileri nasıl?
Bunu anlamak için kuşak teorisi üzerine hepimizden önce çalışmaya başlamış olan Yılmaz Özdil’in Sözcü gazetesinde 26 Haziran 2019 yılında yazdığı ‘Helikopter Anneler ve Y kuşağı’ başlıklı çok önemli ve belki de bugüne kadar yazılmış olan en anlamlı siyasi analizi okumanız gerekiyor.
Yazının tarihine de dikkat çekerim, Yılmaz kardeşim bugün benim seçim sonucunun getirdiği umut ortamında rahatça yaptığımı etrafı umutsuzluğun sardığı zorlu bir tarihte yapabildi ve hepimize de doğru düşünme yolunu gösterdi.
***
kuşak farklılıklarımızı ve oğlum dahil gençlerimizi anlamak için ben de çalışıyordum da Yılmaz’ı okuyup dinlemeden önce kafam netleşmemişti.
Helikopter Anneler kavramı Y kuşağının anneleriyle ilişkisini tam tanımlıyor. buna ben bizzat kendi ailemde de şahit de oluyorum.
Y kuşağı gençleri ailelerini sevseler de ondan bağımsız, özgür olmak istiyor. X kuşağından anneler ise çocuklarını anlasalar da onlardan tamamen kopmak istemiyorlar tabii ki. bu yüzden X kuşağından anne çocuklarını rahatsız etmeden, bir helikopter gibi havadan gözlüyor. Çocuklar ile ilgili sorun olduğunda helikopter gibi yanına inip sorunu çözmesine yardımcı olduktan sonra yine yukarılara çıkıyor ve beklemeyi sürdürüyor.
***
Bugüne kadar anneleriyle bu kadar sağlam, anlamlı ilişki kurabilen başka hiçbir kuşak olamadı.
Bugün CHP aracılığıyla hayatımıza ve siyasetimize el atmaya başlayan gençlik işte bu otoriteye düşman, özgürlükçü, güzellikler için anlamlı ve farklı düşünebilen, kendine güvenen insanlardan oluşuyor.
Bu yüzden ben artık iyi bir hayatı yakalama imkanımız olduğuna ve geleceğin çok daha güzel olacağına inanıyorum.
***
Yine Yılmaz’ın yazdığı, benim de inandığım bir teori de var.
istatistiklere bakıldığında, elbette bu hala bir teori ama, kuşakların 100 yılda bir kendini tekrarladığı görülüyor, sistem değiştiren devrimcilerin çoğunun Y kuşağına karşılık geldiği görülüyor. Yani bugün ülkemize el atmaya başlatan kuşak Cumhuriyetimizin kurucu kuşağıyla aynı özelliklere sahip.
Üstelik bunlar Türkiye’nin en kalabalık yaş grubunu, yüzde 35’ini oluşturuyor.
Bundan dolayı Cumhuriyetimizin muhteşem olacak ikinci yüzyılını onların sağlam biçimde kuracağına inanıyorum.
Hatta aralarından Atatürk’ün özelliklerine sahip gençler de çıkarsa hiç şaşırmayacağım.