Amerika ve İngiltere’de yüzlerce hatta binlerce ‘ördek barın kapısından içeri girdi ve….’ diye başlayan espri vardır. bunların çoğu soğuk ve soyut espriler içerir. bu esprinin soğukluk ve soyutluğunu kavramak uygun sarhoşluk seviyesine ulaşmadan mümkün de olmayabilir belki.
***
örneği artık klasikleşmiş bir bardaki ördek fıkrası şöyledir:
bir gün bir ördek bara girip barmene üzüm servisiniz var mı diye sorar. barmen kısaca hayır yok diye cevap verince ördek hemen bardan çıkıp gider. bu aynen üç gün üst üste devam eder. Nihayet dördüncü gün aynı soruyu duyunca barmen ördeğe, bak bu soruyu tekrarlarsan bir daha sefer seni gagandan bara çivilerim, der.
beşinci gün ördek aynen bara gelip sakin bir şekilde bu kez barmene çivi var mı diye sorar. barmen de hayır çivimiz yok deyince de ördek o zaman üzüm servisiniz var mı, diye sorar yine.
***
dediğim gibi bardaki ördek fıkraları dünyası soğuk anlamsız esprilerle dolu bir dünya ve ben elimde içki bardağımla bu dünyanın dibine kadar içindeyim.
***
Hatta bir gece New York’ta Jimmy’s Corner barında mümkün olduğunca hızlı sarhoş olabilmek için içerken Jimmy de bana eşlik ediyordu. Nedense her diktiği bardaktan sonra hava savaşı pilotları gibi ‘airborne’ (havalandık) diye bağırıyordu. Sonra anlattı, bu onun bir gün attığı yumruk nedeniyle ringden seyircinin üstüne uçurduğu biriyle ilgili anısıymış. Üstelik barın sahibi de o olduğundan kimse susturamazdı. Aslında barın sahibi olmasaydı da kimse onu susturamazdı, çünkü eskiden Muhammed Ali ile çalışmış bir boksördü Jimmy, bilmem anlatabiliyor muyum?
***
ben hızlı sarhoş olmak istiyordum, çünkü Jimmy’s Corner barı Broadway’in göbeğindeydi ve biraz sonra şovlar bitince bu tür şeyleri sıkıcı yaşamlarının zirvesi gibi gören taşralı Amerikalılar ailece şovdan çıkıp bir içki için bara gelebilirdi. Bu tipleri insanın ayık kafayla çekebilmesi mümkün değildi.
Daha önce dikkat etmiştim, bu tiplerinin hiçbirinin poposu barın koltuğuna sığmıyordu, yani bunlar aptal olmakla kalmayıp aşırı şişmandılar da.
***
Bir aşamada Jimmy de ben de sarhoştuk ve sarhoş muhabbetine başlamıştık. birkaç defa birbirimize sarıldık ve birbirimizi ne kadar sevdiğimizi de söyledik. sonra Jimmy bana yeni bir ‘bardaki ördek’ fıkrası anlatmaya başladı. Bitirince tepkimi görmek için bakmaya başladı. espriyi anlayamadığımı, hatta bir defa daha anlatsa yine anlayabileceğimi sanmadığımı söyledim… Bunun üzerine Jimmy’nin yumruklarını sıkmaya başladığını gördüm. fıkrasını anlayamadığım için galiba beni öldürmeye karar vermişti. hesabı ödeyip hemen çıktım bardan.
***
bu bardaki ördek fıkrası içeren hatırayı geçenlerde bir haberi okurken hatırladım. bu habere göre:
Ermenistan uyruklu Anahit Khachaturyan ördeğiyle gittiği alışverişten Mecidiyeköy’deki evine dönerken, ters yöne giren taksinin çarptığı ördek ağır yaralanmış. İddiaya göre taksi şoföründen ördeği veterinere götürmesini istemiş Anahit ama adam götürmemiş. Sahibinin kucağında veterinere götürülen Pamuk isimli ördek tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamış.
***
Artık sonunda Türkiye’nin koşullarına mecburen adapte olduğumdan Mecidiyeköy’ün ortasında çarşıda ördeğin ne işi vardı veya bir insan evde neden ördek beslemek ister ki gibi sorular sormayacağım, sadece o talihsiz ördek çarşı yerine bir bara gitseydi kim bilir neler olurdu, acaba yeni bir fıkraya malzeme çıkar mıydı diye merak ediyorum.