Ekrem İmamoğlu’nun  2027 Avrupa oyunlarının İstanbul’da yapılması anlaşmasının imzalama töreni için Roma’ya İstanbul belediyesi aracılığıyla götürdüğü gazetecilerle ilgili tartışma sürüyor.

***

Yanında beğendiği gazetecileri dolaştırmak konusunda dünya siyaset tarihinde neredeyse ayrı bir özel öneme sahip olan Tayyip Erdoğan olaya farklı bir yönden baktı. Ve gazetecilerin Ekrem İmamoğlu gezisinde şarap festivallerine götürüldüğünü söyledi, ‘”Belediyelerin görevi gazetecileri özel uçaklar tutup şarap festivallerine götürmek değil” sözleriyle olayı bu boyutuyla kınadı.

benim yapıldıysa övülecek, gurur uyulacak davranış olarak gördüğümü o kınıyor, o kadar ayrı dünyalara aitiz yani.

***

Ekrem İmamoğlu’nun da ‘Erdoğan bu olayı buna nasıl bağladı anlamadım’ dediği bu konu hakkında daha önce katılmış olduğu Ekrem İmamoğlu’yla yurtiçi gezisi ayrı bir büyük hadise olan Nagehan Alçı KRT TV’de yaptığı konuşmada “Ben Abdullah Bey’in (Gül) Cumhurbaşkanı olduğu dönemlerde de resmî gezilere katıldım, biz o uçakta şarap içerdik. Tayyip Bey’in de ilk dönemlerinde içki vardı” dedi. 

O geziye Ertuğrul Özkök ile davet edilmiş olan Nagehan’ın Roma gezisi kadrosunda neden olmadığını doğrusu merak ettim, acaba bir gözden düşme durumu mu var. Son gezide Ertuğrul Özkök tabii ki yeniden vardı ama Nagehan’ı gözler aradı doğrusu. 

bu arada Erdoğan şarap eleştirisinde haklı da olabilir çünkü gezinin resmi programında bir şarap festivali yoksa bile Özkök ne yapıp edip mutlaka bir yerlerden festival bulup ona katılmıştır.

***

Abdullah Gül’ü bilemem ama bir defa Ahmet Hakan ile birlikte katıldığımız gezide Dışişleri bakanı Ali Babacan’ın uçağında bize nefis bir kabuklu deniz ürünleri yanında kaliteli şarap ikram edilmişti. Nedense hayattaki her türlü kalite ve keyfi ortadan yok etme özel  amacı varmış gibi davranan  Erdoğan galiba hayatın keyfini çıkarmanın hakkını vermeyi gayet iyi bilen dışişleri bakanlığı kurumuna o tarihte  henüz daha tam el atamamış olmalıydı ki gazeteci ağırlanması hala öyle olabiliyordu Dışişleri gezilerinde.

***

Eh tabii ki ayrıca Ali Babacan ve eşi benim okulum TED Ankara Kolejli olduklarından Ak Parti griliği ve zevksizliği onları kendilerine benzetmeye de yetememişti henüz. okulumuz eğitimin yanında iyi yaşam gustosu da verirdi öğrencilerine.

***

Körfez ülkelerine yaptığı ziyaret sonrasında uçağın rotasını Danimarka’ya çevirten Başbakan Erdoğan’ın gezisini ben de yayın yönetmeni olarak takip ediyordum. Danimarka yolunda uçakta ben bir kadeh şarap içtiğimi hatırlıyorum. Galiba o uçak THY’den alınıp Başbakan Erdoğan’a tahsis edildiğinden şarap ikramı hala sürüyor olmalı diye düşünmüştüm.

***

Ama sonra Erdoğan kendi normalini bulmuş ve işleri sıkıya almış olmalıydı ki Azerbeycan’a yaptığı bir ziyarette yaşadıklarımdan sonra ‘bir daha beni inşallah hiçbir gezisine davet etmez’ diye düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum.

***

Uçakta tabii ki içki yoktu, ama Azerbeycan’da tuhaf bir olay yaşamıştık. o günlerde otel paralarımızı biz gazeteciler ödüyorduk, normal olan da buydu. İşlemleri yapıp odama çekildim. Resmi toplantılara katılmadan önce bir yorgunluk içkisi içeyim diye mini barı açtığımda içinin bomboş olduğunu görmüştüm.

***

Odamızın parasını devlet ödemiş olsa bunu kendimi zorlayarak belki, o da sadece belki anlayacaktım ama kendi paramı ödediğim bir otel odasında bana devletin içki yasağı getirmesini doğrusu hiç anlayamamıştım. ne karışıyorlar ki ne yaptığıma deyip işte o an bir daha inşallah ben hiçbir gezisine davet  etmez diye düşünmüş ve yıllar içinde bu arzumun gerçekleştiğini çok şükür mutlulukla görmüştüm.