Türkiye’de son derece tuhaf ve hatta sürreel denebilecek bir süreçten geçiyoruz. sanki ülke yönetiminin her kademesinden büyük savaş uyarıları gelmemiş gibi gazeteci arkadaşlar her gece çeşitli kanallarda büyük şehvetle bu savaşın nasıl olacağını sakin biçimde konuşabiliyor. ülkemizin yönetimi bu risk gerçekten var demişken bu kanallar savaş riskine sadece reyting getirecek bir konu olarak nasıl yaklaşabiliyor? bunu anlayabilmek gerçekten imkansız.
***
Hatırlayın, TBMM’de 8 Ekim Salı günü İsrail’in saldırıları ve Orta Doğu’daki gelişmelere yönelik bir kapalı oturum düzenlendi. bunun içeriğinin 10 yıl boyunca yayınlanması yasak, ama İsrail söz konusu olduğundan nelerin konuşulmuş olabileceğini tahmin etmek zor değil.
Dışişleri Bakanı Fidan “Ukrayna konusunda, İsrail konusunda görüyoruz atılan adımları. Burada nükleer bir risk var mı? Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur” dedi.
Savunma bakanının sözleri ise medyada “Savunma Bakanı’ndan çok net uyarı! 3. Dünya Savaşı Her An Çıkabilir!” şeklinde verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Maalesef Batı’da 3. Dünya Savaşı’nın önünü açacak bir yaklaşımı destekleyen ülke ve unsurlar var” ifadesini kullandı.
bir gün Devlet Bahçeli’nin sözleri medyada ‘Bahçeli’den 3. dünya savaşı uyarısı. etrafımız ateş çemberi durum ciddi’ olarak verildi.
kısa süre önce ise Bahçeli ‘ya bir ve beraber kardeşçe yaşayacağız ya da dış dayatmalarla bölgesel fay hatlarının kırılmasıyla tetiklenen şiddetli bir yıkıma maruz kalırız’ dedi
devletin her kademesinden yapılan savaş uyarı örneklerini vermeyi Cumhurbaşkanı’nın son sözleri ile bitiriyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’deki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada Suriye’de Beşar Esad’ın ardından yeni bir dönemin başladığını söyledi. Erdoğan “Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için çember daralıyor. Bir gece ansızın gelebiliriz” ifadelerini kullandı.
***
Durum böyle olunca şu an bu gidişattan tüm konuşan kafalar arasında bir tek benim korkuyor olmam sizce de tuhaf değil mi Allah aşkına?
bu korkum bir ihtimal benim savaşın en büyük destekçisi olan Amerika’nın başkenti Washington’da uzun yıllardır gizlice nelerin planlandığını öğrenme çabalarımdan kaynaklanıyor olabilir.
***
Türkiye’nin başına dert çıkarmak isteyen insanlar Washington’da uzun yıllardır aktif.
bu gruba Trump’ın başkanlığıyla birlikte Evanjelist kesimin de dahil olmasıyla habis ve saçma planlarının içine İsrail de sokuldu.
bu grubun planları saçma olabilir, ama buna inananlar ABD’de yönetimde olacak kısa süre sonra.
bu insanlar İsrail ile türkiye arasında yaşanacak bir kısa savaştan sonra dünyada Armageddon dedikleri büyük savaşın çıkmasını bekliyor ve bunu istiyorlar da.
***
bütün bunları bilince Fırat’ın doğusundaki PYD/YPG oluşumuna İsrail’in ABD ile birlikte destek verdiğinin ortaya çıkmasıyla yıllardır var olan endişelerim biraz daha arttı.
devletimizin bütün gelişmelerin, tuzakların farkında olduğunu. bütün olasılıkları düşündüğünü biliyor ve bunu umuyorum.