Amerikan başkanlarının ne yapmakta olduklarını ve amaçlarının ne olduğunu Beyaz Saray’ın veya yönetimin başka birimlerinin resmi açıklamalarına bakarak anlamak mümkün değildir. çünkü başkanları o anda oluşturmuş olan, yönlendiren güç ilişkileri daima derinlerde başka karanlık yerlerdedir. 

Dolayısıyla başkanın çevresindeki bu derin adamlarının kimler olduğunu ve ne onların amaçladıklarını bilmeden başkanı ve de Amerika’yı anlamak imkansızdır.

***

Ben Trump’ın birinci  başkanlığının birinci gününden itibaren bu insanların nasıl oraya çıktığını ve adım adım nasıl Trump’ın etrafını çevirdiklerini takip ettiğimden elimde şu an hepsi hakkında o günlerde alınmış notlardan oluşan kapsamlı dosyalar var.

***

bunlar ilk başkanlık döneminde güçlendi ve başkanı çok da etkilediler. Arada geçen zamanda hiçbirinin Trump ile bağlantıları kopmadı. Bağlantılar kopmadığı gibi Trump’In ikinci başkanlık dönemi henüz resmen başlamadan önce bile bu kişiler bir bir ortaya çıkmaya başladı.

***

anlaşılıyorki neocon- evanjelist koalisyonunda oluşan bu grubun Trump üzerindeki ve onu yönlendirmedeki gücü sürecek. bu yüzden eğer Amerika’yı gerçekten anlamak ve geleceği biraz okumak istiyorsak bu adamların şu an neler yapabileceklerini anlamamız mutlaka gerekiyor.

***

ancak bu kişiler niyetlerini ve çalışmalarını katiyen açıkça söylemeyeceklerinden, karanlık arka planlarda derinlerde çalışmaya alışık olduklarından onların niyetini sadece geçmişte yaptıklarından yola çıkarak anlayabiliriz. Bunlardan biri olan ve son olarak beyaz Saray’a anti-terör kıdemli müdürü olarak  atanan Sebastian Gorka’nın nasıl bir Erdoğan düşmanı olduğunu ve Türkiye aleyhine çalışacağını daha önce anlatmıştım.

***

bugün ise Gorka’dan çok daha güçlü olan Steve Bannon’u tanıtacağım size.

Bannon neocon evanjelist koalisyonunun başkanı olan Trump’ın birinci başkanlık döneminde beyaz saray’da baş stratejist olarak faaliyet gösteriyordu. Trump’ın Kongre’yi de basan tiplerden oluşan kitlesini onun askeri olarak nitelendireceksek Bannon da onların generalidir. elindeki medya gücü ve yayınları ile bu kitlenin beynini yıkayan  Bannon, Trump’ın dinlediği ender insanlardan biridir.

***

ilk dönemde Beyaz Saray’da baş stratejist iken  Bannon Strategic İnitiavities Group  (stratejik insiyatif Grubu) adındaki oluşumu bir gizli gölge kabine olarak çalıştırıp Trump yönetiminde oluşan tüm kararlara yön veriyordu. Steve Bannon bu gizli kabineyi ideolojik açıdan daha sıkı kontrol edebilmek için Beyaz Saray’da bir de o günlerde bir Evanjelical Advisory Board (Evanjelik tavsiye Kurulu) oluşturmuştu, ikinci kabinenin ideolojik kontrolünü bu kurul yapıyordu.

Bannon’un türkiye ve dünya açısından nasıl bir tehdit oluşturduğunu anlamanız için ilk başkanlık döneminde olan biteni anlatmam gerekiyor.

***

Başkan Trump’ın baş stratejisti Steve Bannon görevinden ayrıldığında ona Trump tarafından verilen gizli görevin kimse farkında değildi. Oysa Amerika o gün resmen tüm dünyanın siyasi yerleşik yapılarını sarsıp yerine Trump’ın onaylayacağı popülist rejimler getirmek için yola çıkmıştı. Buna Trumpizm de diyebiliriz.

***

Nitekim Trump Amerika’da bunun gereğini yapıp dönemdeki G7 toplantısında olduğu gibi tüm düzenleri liderler düzeyinde resmen sarsarken Bannon da bu siyasi iş bölümünde Avrupa tabanındaki mücadeleyi üstlenmişti.

***

Bannon’un İspanya ve İtalya’daki faaliyetleri sonucu o ülkelerdeki yerleşik merkezi yapılar sarsıldı, popülist hareketler çok güçlendi. Avusturya’nın cami kapatmaya yeltenen  iktidarında da Bannon’un katkıları olduğu biliniyor.

***

Şimdi sıkı durun Washington’daki bu tür siyasi oluşumları inceleyen uzmanlar Steve Bannon’un o günlerdeki  Türkiye’deki seçimi de çok yakından takibe aldığını söylüyordu. Hatta Bannon’un bir ara Türkiye’ye gidip siyasi havayı birinci elden görmeyi düşündüğünü, ancak oluşabilecek tepkiler nedeniyle bundan vazgeçtiğini de belirtiyorlar.

***

bu islamofobik türkiye karşıtı kişinin operasyonlarını nasıl yürüttüğünü de bilmeniz gerekiyor.

Steve Bannon’un daha önce başında olduğu yayın kuruluşu Breitbart News’ün Avrupa ayağının (örgütlenmesinin) Bannon’un Avrupa’da verdiği kavgayı tüm gücüyle desteklediği biliniyordu. Bu yayın kuruluşu yalan haberler yaparak siyasi gelişmeleri etkileme konusunda uzmanlaşmış bir medya şirketi.

Bu şirket “popülist” siyasi eğilimleri bulundukları ülkede güçlendirecek ve uluslararası bağlantılar kurmalarını sağlayacak türde haberler üretip yayıyordu. Üretilen haber şirketin bir sitesinde çıktıktan sonra ana medyada var olan bağlantılar kullanılarak da yayılıyor ve meşruluk kazanıyordu.

Başkan Trump’ın tam desteğini almış bulunan Bannon ve arkadaşlarının o günlerde Türkiye’deki siyasi ortamı da  analiz ettiğini ve bunların yalan haber üretmede uzman olduklarını unutmamalıyız. Türkiye’de provokasyonları ve gerilim düzeyini hızla yükseltmeye açık bir düşünce yapıları da var. Bannon’un tavsiyesi ile anti-terör müdürü yapılmış olan Gorka’nın 15 temmuzun ertesi günü televizyonda yaptığı açıklamanın videosu da şu an elimde.

Trump öncelikle müttefik ülkelerdeki resmi yönetimleri liderler düzeyinde sarsarken Bannon da tabanda hareketlenmeler yaratarak o ülkelerde Trump’ın görüşlerine yakın siyasi gelişmelere destek veriyor.

Trump bunu global bir mücadele olarak görüyor ve şu anda etrafındaki insanlar hedeflerine yeniden Türkiye’yi koyma çabasındalar.

***

Bannon henüz Gorka gibi resmi bir göreve atanmadı, çünkü trump başkan seçilmeden sadece bir hafta önce hapishaneden çıkmıştı. kongre baskınını düzenlediği suçuyla yargılanacağı mahkemeye gitmediği için tutukluydu. Trump’ın bir süre bekledikten sonra onu da Gorka  gibi önemli bir göreve atayıp Beyaz Saray’a alacağı kesindir. Bannon şu an ‘Savaş odası’ (war Room) diye adlandırdığı bir radyo programıyla Trump için zafer naraları atıyor ve kendi deyimiyle derin devlet unsurlarıyla savaşını sürdürüyor.