Aslında haber olmaması gereken konulardan haber yaratma gücünün yüksekliği ve bunlara yaratıcı başlık da bulma becerisiyle tanınan magazin basınımız geçenlerde iki önemli başarıya daha imza attı.
bunlardan ilki tek bir cümleyle olup biten her şeyi anlatma gücüyle ilgiliydi. onlara bu başarıyı getiren şu cümleydi:
‘İnci Taneleri dizisiyle uzun bir aradan sonra izleyicisinin karşısına çıkan Yılmaz Erdoğan’la yaşadığı aşkla adından söz ettiren Cansu Taşkın şimdi de dekolteli pozlarıyla gündem oldu.’
size yemin ediyorum, bu tek cümleyi yazan arkadaşa yaratılış anından itibaren evrenin tüm hikayesini tek bir cümle içinde yazma görevi verilse onu da başaracağından eminim.
***
Gördüğünüz gibi burada tek bir cümleyle Cansu Taşkın’ın kim olduğu, geçmişte yaptıkları, şimdi yaptıkları ve arada olan bitenler anlatılmış ve hatta Cansu hanımın gelecekte yapması ihtimali olanlar bile ima edilebilmiş.
Hiçbir noktalama işaretine bile gerek duyulmayan bu tek cümle bazı Batı ülkelerindeki üniversitelerde var olan yaratıcı yazı yazma teknikleri hakkındaki derslerde bence örnek cümle olarak bile kullanılabilir.
***
Fakat asıl başarıyı bu oluşturmuyordu. Bence asıl başarı magazin basınımızın çıplaklık ve dekolte kıyafet kavramlarına neredeyse post-modern yapısalcı veya hatta Derridacı diyebileceğimiz bir yeni yorum getirmesiydi.
Cansu hanım daha önce Yılmaz Erdoğan ile birlikte çektirdiği fotoyla ‘yaratıcı selfie’ dalında yeni bir zirveyi çoktan bulmuştu aslında. şimdi ise fotoğraf dalındaki yorumlarıyla tanınan Roland Barthes’ı bile kıskandıracak yeni bir fotoğraf mizanseniyle ortaya çıkabildi.
***
‘Havuz başında dekolte’ başlığıyla verilen haber zaten yeterince ilgi çekiyor. her türlü mantık kuralına göre mayoyla bulunulması gereken bir yerde mayoya rağmen daha nasıl dekolte olabileceği insanda merak uyandırabiliyor.
bu tamam da, Cansu hanımın havuz başında çantasını bile unutmadığı bir gece kıyafetiyle olduğunu görünce siz bu fotoğrafın derin bir Derridacı anlam kayması içerdiğini ve gösterilenle gösterge arasında hiçbir bağlantının kalmadığı bir durumda olmanın teoriyi ne hallere düşürebildiğinin sorgulandığı bir mini-şaheser olduğunu fark ediyorsunuz.
***
şimdi ben üşenmesem ve Cansu hanımın havuz başı fotoğraflarından tek bir kareyi bile Jacques Ranciere’e göndersem adam imaj kavramını insana yenden sorgulatan fotoğrafı görünce ‘İmajların yazgısı’ kitabını baştan aşağıya düzeltip yenden yazmaya girişirdi mecburen.
***
Bu fotoğraf Cansu hanımın sadece mayoyla dekolte vermesinin neredeyse imkansız olduğunu görüp havuzun başına dekolte olsun diye gece kıyafetiyle gitmesinin sonucu olabilirdi, ama fotoğraf sanatında post yapısalcı analizin geleceğini belirleyen yeni bir sonucun ortaya çıkmış olması da önemli bir başarıydı bence bilinçli yapılmasa da.
***
tek bir cümlede hemen her şeyi başarmasını takdir ettiğim o girişteki cümleyi analiz ederken cümlenin sadece geçmişi bugün ve arada olan bitenleri değil geleceği de ima ettiğini söylemiştim.
Peki ama Cansu hanım bu defa gelecekte ne yapabilir diye sorarsak;
***
Bunu ‘Kütüphanemdeki Sesler’ kitabında çok sevdiğim The Swimmer adlı film hakkında yapmış olduğum analize dayanarak anlatmaya çalışayım.
John Cheever’ın kısa bir hikayesine dayanılarak yapılan bu filmde Burt Lancaster komşu evlerin bahçelerindeki havuzlardan yüze yüze kendi evinin havuzuna ulaşmaya çalışan bir yüzücüyü oynuyordu. insana hayatın anlamını sorgulatan bu filmin sonu hayli acıklıydı. yüzücü komşuların havuzlarında yüze yüze kendi bahçesine ulaştığında bakımsız, içinde otlar olan havuzun yanı başında terkedilmiş eviyle karşılaşır.
***
Bence Cansu hanım bu filmden esinlenerek bundan sonra içinde su olmayan, dibinde çatlaklar ve otlar bulunan bir havuzun başında mayoyla fotoğrafını yayınlayarak post yapısalcılığın anlam kaymalarına yeni bir boyut ekleyecek ve o günlerde eğer Ranciere hala hayattaysa onu ‘İmgelerin Yazgısı’nı tekrardan yazmak gibi imkansız bir işe de zorlayacak.
Bir de bu gelişmeden sonra geçmişte ameliyat olmak için hastaneye yattığında bile Derrida’nın ders notlarını zevk için okumak ve kolay vakit geçirmek için yanına almış olan arkadaşım bu defa akıl hastanesine yatarken de onu yine yanına almak zorunda kalabilecek, çünkü dediğim gibi post yapısalcı düşünce içinde o fotoğraftan sonra yepyeni kavramlarla yeni bir tartışma da başlamış olacak.