Özellikle Orta Doğu’ya özgü her türlü belanın bulaştığı bizim gibi ülkelerde güvenliğin ve iyi istihbarat sistemlerinin nasıl oluşturulacağını soğukkanlı ve üzerinde bilgiyle düşünülmüş biçimde tartışmamız mutlaka gerekiyor.

***

Ben bu tür konularla çok iyi bir casus kitapları okuyucusu olmak dışında fazla ilgilenmediğim ve çok hoşlanmadığım halde yine de bunu bir süredir yapmak istiyordum.

***

İsmet Berkan 1 ağustos tarihinde yazdığı ‘Haniye suikastı da gösterdi, Türkiye’nin bilimden başka gidecek yolu yok’ başlıklı yazısıyla bana bu konuyu soğukkanlı ve düşünceli tartışmak imkanını verdi.

İsmet’in yazısı ondan beklendiği ve tahmin edeceğiniz gibi üzerinde iyi düşünülmüş ve bilgiye dayalı bir yazıydı. 

bu nedenle yazısında yola çıkarak konuyu tartışmak istememe bakarak onunla yeni bir polemiğe girmeye çalıştığımı düşünmeyin. Benim bu konudaki çabam sadece karşılıklı diyalog içinde birlikte düşünmekten ibaret. 

***

Mutlaka biliyorsunuzdur, İsmet Berkan özellikle bilime dair konularda düşünmeye ve bunları hepimizin anlayacağı biçimde yazmaya özel önem veren bir yazar.

bu nedenle güvenlik ve istihbarat konularında da bilimsel gelişmeye özel önem vermesi ve buna vurgu yapması gayet tabii ki anlaşılır ve bu sürpriz değil.

***

Güvenlik ve istihbaratta bilimin ve teknolojinin öneminin büyük olduğunu gayet tabii ki kabul ediyorum. ancak bu konularda bölgemizdeki kendi çıkarları peşindeki güçlerle sadece teknolojik üstünlüğe dayanan savaş ve istihbarat gücümüzle kalkışmamızın bizleri orta/uzun vadede ciddi bir yanlışa iteceğini düşündüğümden bu konuya girmek istedim bugün.

***

Baştan şunu söylemeliyim eğer biz Türkiye olarak ulusal güvenlik ve istihbarat sistemlerimizi ağırlıklı olarak teknoloji üzerine kurmaya çalışırsak bu konuda yarışacaklarımızın arasında ve arkasında ya ABD ya da Rusya olacağından bu yöne gittiğimiz  takdirde öne çıkıp avantaj sağlayabileceğimiz oldukça şüpheli.

***

Ama benim itirazım sadece bu gibi pratik gerçekçi bir nedenle sınırlı değil.

Ben ayrıca ve bence çok daha da önemli olarak ulusal güvenlik  ve istihbarat konularında teknoloji ağırlıklı sitem kurulmasının bizleri bölgemizdeki  diğer ülkelerin teknolojik gücünden bağımsız olarak zor duruma düşüreceğini de düşünüyorum.

***

İsmet ‘Haniye suikasti de gösterdi, Türkiye’nin bilimden başka gidecek yolu yok’ dedi. gerçekten de bunu mu gösterdi, iyice düşünerek mutlaka konuşup tartışmalıyız.

ulusal güvenlik ve istihbarat iç içe geçmiş, birbirlerinden koparılamaz sistemlerdir.

savunma teknolojisi tabii çok önemlidir, ama istihbaratta humint olarak bilinen insana dayalı istihbarat toplama ve buna dayanan casus operasyonlarını teknolojiye güvenerek azaltmak biz dahil bütün ülkelere zarar verebilir. bunu yapan Amerika bile bazen yanlışlar yapmıştır.

***

İsmet’in yazısının başlığından da görüyoruz. İsrail eyleminin teknolojiye dayalı boyutu bugünlerde yoğun olarak konuşulup tartışılıyor. Bunu reddediyor değilim tabii ki, ama İsrail istihbaratının insana dayalı çalışmalarını  göz önüne almazsak ve teknoloji sistemlerini örnek alıp kendimize teknoloji ağırlıklı bir sistem kurmaya çalışırsak bunu ileride mutlaka olacağına emin olduğum yeni mücadelelerde bizi zor duruma sokacağını düşünüyorum.

***

şunu unutmayalım, evet İsrail’in elinde bilime ve yeni teknolojiye dayalı ulusal güvenlik ve istihbarat sistemleri var. ama onlar alanda çalışacak, operasyon yapacak insana dayalı istihbaratı hiçbir zaman ihmal etmedi. 

Hatta Mossad’ın en büyük başarıları, örneğin Eichmann’ın Arjantin’den kaçırılıp İsrail’e getirilmesi, Münih olimpiyatındaki katliamın öcünün yapanlardan  alınması veya İran nükleer sistemi için  çalışan bilim insanlarının ortadan kaldırılması gibi operasyonlar alanda çalışan ajanların işiydi.

Bu nedenle önerim şudur:

1- Bizim bölgemizde dış politikadaki hatalarımız teknoloji veya insana dayalı istihbarattaki yanlışlardan değil, tüm bölgede ve dünyadaki gelişmelere, ilişkilere dini referansla bakan bir bakış açısının hakim olmasından kaynaklanmaktadır.

bölgede anlamlı bir güç olabilmemiz bu bakış açısının yanlış olacağını anlatmış olan Atatürk’ü  anlayıp Cumhuriyetimizin kuruluş ayarlarına geri dönmektir. 

Ulusal güvenliğimizi, istihbaratımızı dini referanslı düşünce sistemleri üzerine kurmayı acil olarak bırakıp ulusal  güvenliğimize ve istihbarata sadece Ankara merkezli, yani sadece ulusal çıkarlarımız  ne gerektiriyorsa öyle bakmaya başlamalıyız.

2- bu olmazsa olmaz zorunlu ilk adımı hemen attıktan sonra ulusal güvenliğimizde ve istihbaratımızda bize uyan teknolojilere gayet tabii ki gereken önemi de vererek insana dayalı  sistemleri bir an önce daha da güçlendirmeliyiz.

***

Son olarak İsmet’in Haniye suikastı hakkındaki görüşüne birkaç laf etmek istiyorum. bu suikastın sadece teknolojjye dayalı sistemlerle gerçekleştirildiği  şüphelidir. İran’da hayli kalabalık olan Yahudi nüfus içinde birçok Mossad casusu bulunduğu uzun süredir konuşulur. Hatta iran  gizli servisinin İsrail ile ilgili bölümünün başındaki kişinin bile Mossad ajanı olduğu şüphesi konuşulmuştur. Anlayacağınız sahadaki bu insanlar olmasaydı bunların  yaşanacağı çok şüpheliydi elde ne tür ileri teknolojileri olursa olsun.