Ben güya üniversite okumak için gittiğim New York sokaklarında sürtmeye1972 yılında başlamıştım.
iki porno film klasiği olan muhteşem Deep Throat ile ‘Behind the Green Door’ da birbiri ardına 1972 yılında gösterime girmişti.
benim güya okumaya başlama tarihim ile bu filmlerin görülebildiği tarihin çakışması size benim New York’ta ders saatlerinde aslında ne yaptığımı anlatıyor olmalı.
***
işte bir çok insanın talihsizlik olarak nitelendirebileceği bu üniversiteye başlama yılım ile şehirde porno patlamasının yaşandığı yılın çakışması bence hayatımda bana olan en güzel şeydi. Bu bir talihsizlik olmadığı gbi harika bir yaşamın da başlangıcıydı.
Bu yüzden 1970’li yıllar benim için çok özeldir, unutmamın kolay olmadığı bir çok deneyim yaşadım o yıllarda. yaşayamadığım tek deneyim üniversite öğrenciliğiydi.
yine bu yüzden yıllar sonra Ankara hukuk Fakültesinde ekonomi kürsüsünde bir asistan olarak ilk dersime girdiğim an, tam dersi vermeye başlayacakken ekonomiye başlangıç kitabı olarak okutulan Paul Samuelson’un kitabının aslında tek bir sayfasını bile açmamış olduğumu fark ettim. ‘güya’ üniversite okumak için gitmiştim New york’a’ diye işte bu yüzden demiştim.
Derste öğrencilere bir ara ekonomi yerine daha iyi bildiğim pornografiyi anlatsam mı diye bile düşünmüştüm. Ama bunun geleneklerine çok bağlı ve hayli tutucu olan fakülte yönetimi tarafından pek de iyi karşılanmayacağını düşünerek bundan son anda vazgeçmiştim. Bu yaşıma geldim kaçırmış olduğum o fırsat için hala daha üzülürüm.
***
Bana porno dalında çalışmaya yeni başlamama rağmen neredeyse iki sat içinde bir emeritus profesör düzeyinde bilgi ve görgü veren Deep Throat filmi o tarihte şehrin kurtarılmış seks ve sapıklık bölgesi olan Times Square’deki bir sinemada gösteriliyordu.
Zaten o günlerde Times Square’de yan yana sıralanmış olan ve 24 saat kesintisiz porno gösteren sinemaları arasında butik genelevleri olan bir yerdi ve attığınız her adımda çok eğlenmeniz mümkündü.
ve evet bakireliğimi o sinemaların arasındaki merdivenle aşağıya inilen loş bir yerde kaybettim. burada kaybetim yanlış bir kelime oldu bunu şimdi fark ettim, o yüzden bakireliğimden kurtuldum diye değiştiriyorum bunu.
***
benim favori sinemam Harem adını taşıyordu ve bu adı nedeniyle memleket hasretimi de gideriyordum, salonun karanlığında porno filmi izlerken kendini tatmin etmeye çalışanlar arasındayken bile ülkemi düşünebiliyordum.
1974’den sonra ailemi ziyaret için Türkiye‘ye geldiğimde istanbul Beyoğlu’nda bir sinemada ‘Fırçana Bayıldım Boyacı’ filmini seyrederken salonun karanlığında kendini tatmin etmekte olanların arasında bu defa da New York’u özlediğimi düşünmüştüm.
çünkü New York’taki sinemalarda filmin en kritik anında elindeki feneri size tutup rahatsız eden tipler yoktu katiyen. sadece bu yüzden güya öğrenciliğim yıllarımda Türkiye ziyaretlerimi daima kısa kesip New York’a Times Square’e geri dönüyordum. Zaten anne babamla ilk görüştüğüm günün akşamında kavga başladığından ziyaretimi kısa kesmek bana zor gelmemişti hiç.
***
Deep Throat filminin gösterildiği sinemanın gişesine bilet almak için yaklaştığımda sinema önünde bazı suratından salaklık akan adamların ve nefretten nerdeyse çıldırma aşamasına gelmiş bazı kadınların gösteri yapmakta olduklarını gördüm.
bu dünyanın hemen her tarafında kendisini alakadar etmemesi gereken her konuda fikri olan ve bunu bağırarak gösterilerde protesto eden tipler mutlaka olabiliyor.
bu defa da porno filmlerde kadının sömürüldüğünü iddia ediyorlardı. yıllar sonra seks trendleri değişince gösterime giren bir BDSM fiminde sadist kadınlar mazoşist adamlara aklınıza gelebilecek her işkenceyi, aşağılamayı yapmalarına rağmen protestocular o fimde dahi kadının sömürüldüğünü iddia edebiliyorlardı.
***
neyse, 1972 yılı boyunca Deep Throat filminin yıldızı Linda Lovelace’i hemen her yönüyle (Bu yönler arasında onun oral seks tekniğini benim üzerimde denemesi maalesef yoktu) incelemiştim.
ama o günlerde atladığım bir önemli konu varmış bunu da yeni farkettim. Dün dedim ya adını ‘Seksin Kısa Tarihi’ koyduğum bir kitap yazmaya giriştiğimden o dünyanın her boyutunu çalışıyorum ve daima yeni şeyler de öğreniyorum
örneğin bu Linda vajinasına kalınlığı 15-18 santimetre olan herhangi bir cismi rahatsızlık duymadan alabilmek için vajinasını güçlendirecek karate çalışmaları yapıyormuş.
bunu öğrenir öğrenmez vajina güçlendirebilen karate hareketlerinin ne olduğunu merak ettim ve ayrıca bu hareketler içinde penis güçlendirenleri de var mıydı yoksa bu fırsatı penisimin kaybolmasından önceki günlerde kaçırdım mı diye de üzüldüm.
***
bundan sonraki yazımda Linda üzerine bazı yeni bilgiler de vereceğim ayrıca o günlerde bana dünyanın en güzel kadını olarak gelmiş olan Marilyn Chambers’ı da yazacağım. Dolayısıyla ayılmayın benden.