Araştırmacı mizah yazarınız New York'ta sokakta gördüğü vampirlerle olan maceralarını anlatmış, 70'lerin New York'una geri dönmüş.

 

Yazıma sanki başlığın işaret ettiği konudan tamamen farklıymış izlenimi veren bir konuyla başlayacağım. Ama biraz sabırlı olursanız yazının ileri aşamasında konuyu bağlayacağıma emin olabilirsiniz.(buna şu anda ben emin değilim ama siz olun)

***

Bir çok araştırmacı ve düşünür 1970’lerin New York’unda yaşanılanlar sayesinde ABD’nin karanlık yılları olduğunda hemfikirler. Ben de harika bir zamanlama yaparak tam da 1971 yılının başında şehre okumak için gitmiştim. Bilmem belirtmeme gerek ver mı ama okumayı da yaptım ama diğer yaptığım her şey daha önemliydi bence)

***

Karanlık yıllar boyunca şehirde kaldım ve karanlıktan çıkılmaya başlandığı 1980’lerin ortalarında ben de terk ettim şehri. şehri terkederken hiç de üzülmemiştim çünkü karanlık yılları benim ruh halime de uygundu. ben şehri terk ederken Times Square’deki porno dükkanlarının yerine Disney dükkanı gibi şeyler açılması planlanıyordu. 

bu olacak iş eğildi.  Bence porno dükkanı yerine Disney dükkanı açılması bildiğimiz anlamıyla medeniyetin sonu demekti. 

bu dükkan profilinin değişimin anlamı şehrin o bölgesinde pezevenklerin, orospuların, saldırgan travestilerin, cinsel sapıkların yerine yanlarında ağlayan ve tutturmuş çocukları ile dolaşan taşra turisti Amerikalıların görülmeye başlamasıydı.

***

Bugün New York’a giderseniz Times Square’e yolunuz düşerse daha önce yaşanan bu ‘temizlik’ operasyonu sayesinde bölgenin şehrin en can sıkıcı yeri olduğunu görmeniz mümkün. ben son uzun kalmak için şehre gittiğimde bölgeye daima sabah dört civarı gittim ki taşralı turistlere rastlamayayım ve alışmış olduğum karanlık tipleri göreyim diye.

***

ve bir sabaha karşı dörtte ısız caddede  peleriniyle bir vampirin dolaştığını gördüm . vampir bana yaklaşıp sigarasını yakmak için çakmağım olup olmadığını bile sordu. neyseki ben o günlerde puro içtiğimden çakmak taşıyordum da ucuz kurtuldum einden vampirin.

***

neyse bu kısa girişten sonra bem asıl anlatmak istediğim konuya da gireyim ve yıllar öncesine bir sıcak gecede 1972 yılına gidelim.

o gece ben şehrin Greenwich Village denilen bölgesinde dolaşıyordum hem okulum da o bölgedeydi zaten. kimseye bulaşmamaya özenle dikkat ederek yolda yürürken iki yaramaz yüzlü çocuk yanıma geldi. daha büyük yaşta olanı küçüğü işaret ederek onu biraz kucağına alır mısın lütfen dedi. ben de şimdi olsa katiyen yapmayacağım işi yaptım ve çocuğu kucağıma aldım. şimdi de onu yere bırak dedi diğer çocuk. Bıraktım ve iki çocuk koşarak uzaklaştılar. 

uzaktan büyük olanı bana seslenerek şimdi de elini kokla bakalım dedi. kokladım ve berbat  biçimde bok kokuyordu . yani bu iki çocuk altına yapmış olan çocuğu yabancılara kaldırtarak onların ellerini kokutma oyunu oynuyorlardı.

***

yine aynı bölgede aylar sonra bu defa sabaha karşı iki civarında, yani tehlikeli saatlerin başlama anında dolaşırken caz kulübün bulunduğu sokağın köşesinde bir pelerinli vampiri beklerken gördüm. Bu daha önce gördüğüm vampir miydi  bunu  bilmiyorum ama ona yaklaşmaya fırsat olmadan o iki çocuk yine belirlediler ortada. (bu saate iki çocuğun orada ne işi var bunların alesi yok mu, yoksa sokakta mı yaşıyor bunlar diye düşündüğümü hatırlıyorum.)

bu defa çocuklar bana yaklaşmadılar direkt vampire yöneldiler.(düşünsenize vampir pelerinli adam dişine takma sivri dişler geçirmiş,  makyajla suratını beyazlaştırmış ama buna rağmen iki çocuk ona korkmadan yaklaşıyorlar . O tarihte New  York sokaklarında vampirler görülmesi böylesine sıradanlaşmıştı.)

Çocuklar aynı oyunu vampire de oynadılar, sonunda vampirin eli de bok kokmaya başladı çocuklar gülerek yine koşup kaçtılar.

***

ben o tarihte vampir görünümlü insanlar New yok sokaklarında neden bu kadar kanıksanmış diye düşünürken o dönemde sokakların en popüler gazetesi olan Village Voice’da iki ilan gördüm.

o dönemde sokaklarda özel kutularda bedava dağıtılan haftalık Village Voice şehirdeki bütün yeni trendleri en iyi takip edebileceğiniz yayındı. Müthiş yazarları da vardı. örneğin bir Michael Musto şehrin eşcinsel dünyasını muhteşem  anlatırken Nat Hentoff da siyasi süreçleri popülerleştirip anlatırdı. 

Ben bu haftalık gazetenin seri ilanlarını da  dikkatle okurdum çünkü o seri ilanlarda şehrin sokaklarını yaşayan insanların yeni nelere  ilgi gösterdiklerini çıkarmak mümkündü. örneğin ben bu ilanları okurken şehrin seks kültüründe bir değişim olduğunu ilk kez farketmiştim. Henüz bu yeni tarz porno dükkanlarına yansımadan bile gazetede yeni tarzın ilanları çıkıyordu.

benim dikkatimi çeken ise şu iki ilandı. tam çıkış tarihlerini ise maalesef hatırlamıyorum:

1- ‘vampir kendisine yardımcı arıyor. gece kan içmeye çıkıp sabaha kadar  sokaklarda dolaştığımdan evimde bana yardımcı olacak ve gündüz içinde uyuduğum tabutu da temiz tutacak yardımcıya ihtiyacım var’.

2-taze ceset aranıyor. Yeni ölmüş insanların cesetlerini uygun fiyatta satın almak istiyorum. fiyatlar pazarlık sonucunda belirlenebilir.

***

o vampirin gerçekten de kan içip içmediğini veya o kişinin satın aldığı cesetlerle ne yaptığını. örneğin onlardan yaşayan ölü mü yarattığını  bilemiyorum ama anladığım kadarıyla şehirde yaygın bir yaşayan ölü ve vampir alt kültürü oluşmuş durumdaydı

***

bu nedenle Walking Dead dizisinin Amerika’da bu kadar başarılı olması, keza vampir konulu filmlerin de bu kadar tutması popüler kültür trend oluşturucusu New York olduğundan hiç de şaşırtıcı değil.