Araştırmacı mizah yazarınız Serdar Turgut ansızın kendisini CHP hakkında düşünürken yakalamış, bu partinin kendi içine doğru patlamakta olduğu görüşünde.

Bu ülkede prensip gereği siyaset hakkında yazmayanlara laubali insan muamelesi yapılır. 

yine prensip gereği laubali olan ve bunun düzeyini daha da yükseltme planları yapan bizler de bu şekilde muamele görmekten son derece memnun yaşarız.

***

her yazımda kendisine bir laf sokuşturmadan yapamadığım ve Osman Müftüoğlu’nun teorileri doğruysa ebediyete kadar da yaşayacak olan Ertuğrul Özkök arada bir kendini tutmayıp siyasi konularda yazıyor.

BU saçmalığı neden yapmakta ısrarlı olduğunu düşününce varabildiğim tek sonuç bu yazıları galiba 24/7 siyaset düşünüp bunu yazanlara bu işin nasıl yapılması gerektiğini göstermek için yazıyor olmalı dedim

***

bu tabii ki onun kendisini ölümsüz kılma çabası kadar abes bir gayret çünkü o yazarların işin nasıl nasıl yapılmasını anlayacak kapasiteleri yok. başta bu kapasiteleri olsa da onları kendi dipsiz ve karanlık kuyusunun içine çeken siyaset kurumu onları da sonunda beyin deformasyonuna uğratmış olmalı.- ki gayret ettikleri halde ancak bu kadar yazabiliyorlar.

***

Yaradanın başımızdan eksik etmemesi ve ebediyete kadar yaşamasını istediğim diğer kişi olan İsmet Berkan ile burada yazmak işini konuştuğumuz gün içim çoşkuyla dolmuştu.

çünkü bunu anlamı benim aslıma, absürt mizaha, otosansür olmadan dönebilme younun açılması anlamına geliyordu.

Laik eşleri yüzünden aklını daha da kaçırma aşamasına gelmiş diğer beyaz türk erkekleri gibi seçim öncesinde evde kadın zoruyla açılan televizyonda muhalif diye bilinen kanalları izlemek zorunda kalmaktan nerdeyse biraz kafamı dinlemek için Bakırköy’deki hastaneye gönüllü çekilme kararı vermek üzereydim o günlerde.

Neyse, Rana bile seçim sonucu alındıktan sonra çoğunluğun vardığı sonuca vardı ve bu muhalefetten bir şey olmayacağı kararıyla birlikte televizyon izlemeyi de bıraktı da evde ya bir cinayet olması ya da benim akıl hastanesine kapatılmam olasılığı ortadan kalktı.

***

Televizyon kapandığı dönemde bir de yazıda da aslıma dönmem olasılığı gerçekleşince hayatımdan siyaset tamamen çıkmış oldu.

biliyorum şimdi bunu duyunca ‘bütün deliler zaten öyle düşünür’ diyeceksiniz ama bu durumumdan çok da mutluyum.

peki öyleyse ‘Ben bile CHP yazdım’ başlıklı bu yazı da nereden çıktı dye sorabilirsiniz.

***

Geçenlerde sadece meraktan uzun süredir okumadığım  ve bundan sonra da kesin okumayacağım bazı yazarların siyasi yazılarına bir göz attım.

sonunda gördüklerim özetle şöyle:

1- CHP bir parti olarak orijinali ortada artık olmayan bir kopyaya dönüşmüş durumda. bu türden orijinali artık ortada olmayan kopyalar kendisine özgü bir gerçeklik yaratabiliyorlar. Bunları inceleyen Jean Baudrillard bu tür varlıklara simulakrum adını vermiş ve onların kendileri için yarattığı suni gerçekliği de hiper-gerçeklik olarak adlandırmış.

2- CHP şu anda sadece bir simulakrumdan ibaret ve parti genel başkanıyla, onu devirmek veya  destek vermek için mücadele edenlerinin tavırlarıyla partiyi  bir hiper-gerçeklik kuyusunun içinde düşürmüş debelenip duruyorlar.

3- Bu durumdaki bütün oluşumlar gibi CHP de bir ‘içe doğru patlama’ (implosion) yaşıyor.Bu implosion olguların, fenomenlerin içe doğru patlayarak hem kendilerini hem de insanların onlarla ilgili varsayımlarını yıkma eğilimidir. Jean Baudrllard ‘Sessiz Yığınların Gölgesinde’ adlı çalışmasında aynı içe doğru patlama olgusu ele aldığında  anlamın, kültürün, toplumsalın içe doğru patlamasından söz eder.

***

Bu içe doğru patlama kavramını ben çağdaş sanatı daha da anlaşılmaz kılmak için yazdığına inandığım ve inanılması güç olan bir işi yaparak Derrida’dan ile daha anlaşılmaz yazabilen büyük sanat teorisyeni Hal Foster’in ‘Tasarım ve suç’ adlı çalışmasını okurken  gördüm.

***

Anlayacağınız siyaset okumaktan yapacak çok daha iyi işlerim var. Çağdaş sanatı anlatacağım kitabım için Hal Foster ile Rosalind Kraus gibi zor teorisyenleri okumanın yanı sıra Ertuğrul Özkök’ün başıma sardığı beladan kurtulmak  ve onu ona iyi anlatabilmem için Derrida’yı da okuyorum.

***

ilerde belki, o da çok şüpheli bir belki, eğer CHP bir gün kendi içine doğru patlamaktan vazgeçerse ve ilk kez dışarıya da patlama yoluna girebilirse tekrar siyaset okurum.

Bunun olabileceğini hiç sanmadığımdan içim rahat, siyasetsiz yaşamım gittiği yere kadar gidecek gibi gözüküyor.