Aileme zaman ayırdığım, merakımın peşinden koştuğum, katkı sağlamaya ve öğrenmeye devam ettiğim, cömertliğimi büyütmeye çaba sarf ettiğim, samimi insanlarla ve dostlarla tanıştığım bir yıl oldu. Ben senden razıyım 2024.
 

Elbette sadece işler, güçler ve girişimler yok listemde. Önce ailem; büyük kızımın iki sene önce tekstil tasarımından mezun olmasından sonra küçük kızım bu yaz başı performans sanatları bölümünden mezun oldu. Artık okula gidenimiz kalmadı, her açıdan mutluyuz.

İkisi de hayallerindeki işin peşinde koşarken değişik işlerde deneyim kazanmaya başladılar bile. Onlarla ve üretme tutkularıyla her zamanki gibi çok gurur duymaya devam ediyorum.

Ailemle bu yıl daha çok -en çok bu yıldı- vakit geçirdik, hatta bu günlerde gelecek yıl için hem iş hem birlikte geçireceğimiz zamanların planlarını yapıyoruz.

Bu yıl da binlerce adımlık yürüyüşlere gidildi, görülmedik yerler, müzeler, şehirler gezildi. Kültür ve sanata bol vakit ayrıldı; İstanbul Film Festivali ve Bozcaada Caz Festivali’ne her yıl olduğu gibi bu yıl da bolca katılım sağlandı.

Her hafta en az bir Bizim Beyoğlu’na gidildi, yoklama verildi, dostlarla buluşuldu ve bir etkinlik, bir müze ziyaret edildi, en kötü bir rakı-kebap yapıldı.

Babasız geçen ilk tam yıl olan 2024 yılı ‘Anne Yılı’ ilan edildi. Annemle birlikte büyük ekiplerle önce Selanik, sonra İzmir ve daha sonra Bozcaada turları yapıldı. Hatta hız kesilmeden yaz sonu bir Londra turu da eklendi.

Sigarayı bıraktığımı kimseye söylemiyorum

Biyolojik tarihimde ilk kez haftada iki kez düzenli spora başlandı; üstelik pilates alanında ve tüm aile birlikte.

Sigarayı bırakmamın üstünden tam bir yıl geçti, ancak hala ‘bitti’ demek için erken geldiği için kimseye söylemiyorum.

En iyi arkadaşlarımdan biri ve lisede sıra arkadaşım İsviçre’de bakan seçildi. Kutlamalar için bir araya gelindi.

2024’ün benim açımdan ‘imza işi’ 900 kişi önünde Denizli TEDx’te büyük heyecan içinde hazırlandığım ve 18 dakikada tamamlamam gereken konuşmam oldu. Üniversite sınavlarına hazırlık gibi bir süreç yaşadım, kızlarımdan ve gençlerden hazırlık döneminde büyük yardım aldım.

‘Köprüden Önce Son Çıkış’ başlığıyla yaptığım konuşmada kısaca ‘İş’in biterse işin biter’ dedim, kuşaklar arası birlikte çalışma ve yaşlanan dünyaya çözüm önerilerimizi anlattım.

Üstelik TEDx konuşma daveti telefonuma konuşmadan iki ay önce, 1 Nisan’da ve sadece bir yıl önce tanıştığım bir dosttan gelmişti.

Telefon defterimde son iki yılda kabaran isim listesini her yerde anlatmaya devam. Daha yeni ve az tanıdığımız insanlara zayıf bağ diyoruz. İşte onlar bizi daha çok işe ve insana bağlayabiliyor. Bu bağlar kuvvetli bağlara göre daha tarafsız, objektif ve önyargısız düşünüyor, daha cömertler.

İşte bu yüzden daha çıkarsız, daha hızlı, daha objektif olan yeni zayıf bağlarımı çok seviyorum. Aynı şeyleri ben de onlar için yapıyorum ve bu cömertlik bana iyi hissettiriyor.

Gelelim iş için hazırladığım Z raporuma; tam üç yıl önce ‘Benim yolculuğum henüz bitmedi’ demiş ve kurumsaldaki 31 yıllık yolculuğumu bırakıp ‘yan mahallede başka neler oluyor’ diye bakmak için dışarı çıkmıştım.

Rahat Battı, kendi işimi kurdum

Rahat Battı podcastimin iki yıl önce yazdığım açılış cümleleriyle başlarsam; ‘Bana rahat batana kadar, 31 yıl dünyanın değişik ülkelerinde tek bir firmada çalıştım. Üstelik son 16 yılı Türkiye ve diğer ülkelerde büyük ekipleri ve işleri yönettiğim genel müdürlük rolüydü.

Sonra, dedim ya bana Rahat Battı ve kendi işimi kurdum, yola çıktım, yoldan çıktım da denebilir’. İşte özeti budur.

İşte bu nedenle,  eski veya yeni tanıştığım her yaştan, her kuşaktan, her meslekten, cinsiyetten  ve ülkeden olana ‘kendine rahat batır’, bildiğinden ve düşünebildiğinden başka ve üstelik sana çok uyan ve severek yapacağın çok şey var, dünyayı sen değiştireceksin’ demeye devam diyorum.

Şikayet etmeyi bırakıp yeni işlere girmenin tam zamanı, yoksa dışarıda işler iyi değil.

Kurumsalın 11 yılı ve en zevkli bölümü Rusya’da geçti. 36 yaşımda CEO’muz Muhtar Kent bana ‘Genel Müdür olacaksın’ dediğinde eve gidip ‘45’ime gelince bu işten sıkılır ve başka işler bakmaya başlarım’ diye çok net düşünmüştüm.

Biraz gecikmeli olsa da dediğimi gerçekleştirdim. Ama beklentilerin aksine, ‘Benden ne olmaz’ diye liste yapsam yazacağım her işe girişmiş olabilirim.

Biyolojik yaş 40’lar, 50’ler ama kurumsal yaşımız sadece 20-25’lerinde (kurumsal yaş hesaplaması şöyle; işe girişten itibaren çalıştığımız yılı hesaplıyoruz) ve en genç olduğumuz dönemde kurumsalda yaşadıklarımız için kafamızda yanıp sönen kırmızı sirenlerle ‘Bu mudur?’ demeye başlıyoruz. İşte ben kendim için bu soruya ancak çıktıktan sonra cevap aramak yerine,  hangi alanda ne yapmak istediğimin üzerine daha çok düşünüp, araştırma yapsaymışım işim çok daha kolay olurmuş.

En büyük aydınlamayı burada yaşadım ve tüm bağlarımla paylaştım. Çalışırken cebinizde hep bir B planı ve iş kanvasınız olsun. İçeride ve para kazanırken yaştan bağımsız gelecek için düşünmeye ve çalışmaya başlayın, hobi demiyorum, iş diyorum.

Neyse ki, 30 senede yapamadığım bağları son iki senede yaptım ve bir sürü işlere girişmeye başladım.

En sevdiğim işlerin başında; farklı şehirlerde ve farklı ülkelerde daha iyi bir gelecek için çalışan üst düzey liderler ve takımlarla daha efektif takımlar kurma, yeni strateji ve planlar hazırlama işlerime devam ettik. Hala iş dünyasından bu sayede kopmamak ve iki taraflı birbirimizi beslemeye devam etmek çok iyi geliyor.

Yine konuşmacı olarak birçok şirket etkinliğinde olduğum ve  yeni bağlar kurduğum bir sene oldu. Kurumsalda olup yeniliğe açık ve gelecek için çalışan liderlerle buluşmayı ve çalışmayı çok önemsiyorum. Hala onların sağlayacağı katkının, hem iş hem de dünyamız için çok önemli olduğunu görüyorum ve anlatıyorum.

Aynı zamanda hem kurum içi girişim konusunda çalışan hem de girişimlerle iş birliğini büyüterek inovasyon konularına önem veren öncü ve ‘Girişim Kafası’na sahip şirketlerin büyüme ve danışma kurullarında görev almaya devam. Burada hem girişim ve  girişimcilere hem de şirketlere katkı sağlamak çok kritik. Ekosistemi büyüten her aktivitede elimizi taşın altına koymak tüm paydaşların en önemli işi.

Gözbebeğim Genwise bu yıl da beklentimizin üzerinde ilgi gördü ve birçok buluşmaya davet edildik. Dünyada da göz ardı edilen 45 yaş üstü çalışanların deneyim ve tecrübelerini daha iyi kullanmak için hem ülkemizde hem yurtdışında birçok görüşmeye katıldık ve doğru bir problem çözmeye çalıştığımızı iyice gördük.

2024 başında kapsamlı bir araştırma yaptırdık ve 45+ yaş grubunun sıkışmışlığını teyit ettikten sonra buluştuğumuz her CEO’ya, her lidere, her gördüğümüz yerde bu kritik konuyu anlatmaya ve kurumsal iş birliklerine ikna etmeye başladık.

Bunun üzerine yılın en güzel haberlerinden biri Nobel Ödülünü alan Prof. Daron Acemoğlu’nun da dünya dengesini alt üst edecek beş akımdan biri olarak ‘Yaşlanan Nüfus’u sayması oldu. Bu, Genwise’da çözmeyi hedeflediğimiz sorunun global bir problem olduğunu iyice kanıtladı.

İkinci yılımızda da İstanbul’da kamplarımızı yaptık, mezun buluşmalarımızı gerçekleştirdik ve topluluğumuzu büyütmeye devam ettik. Son dönemde her ay bir mezunumuzdan gelen ‘Ben iş kurdum’ haberleriyle yeni yıla daha mutlu ve mesut giriyoruz.

2024’te girişimcilik ekosistemi bol zaman ayırdığım bir başlık oldu. ‘Girişimci Kurumlar Platformu’ ile birlikte İstanbul ve İzmir buluşmalarında, özellikle inovasyon liderleri ve kurum buluşmalarıyla ekosisteme katkı sağlamaya devam ettik.

Girişimler, özellikle sosyal girişimler, radarımda olmaya devam etti. Var olanların yanına yenileri eklendi ve büyük bir mutlulukla girişimlerin büyüyebilmesi için yakın takipte kalındı.

Özellikle ikisi hep gözümün önünde ve kol uzaklığında olmaya devam etti. İşten ve mentorluktan çok dostluğa dönüşen bu girişimcilerden öğrenmeye ve paylaşmaya devam ettiğim bir yıldı.

Yaptığım en zor işlerden biri podcast işi olmaya devam etti

Özyeğin Üniversitesi’nde ve Boğaziçi Üniversitesi’nde konuk hoca olarak derslere katıldım ve projelere mentorluk verdim. Bol bol gençlik aşısı aldım.

Yine çok severek zaman ve deneyim paylaştığım en çok da öğrendiğim, Köy Okulları Değişim Ağı (KODA)’nda gönüllü çalışmaya devam ettim. Gaza gelerek İstanbul Maratonu’nda 45 bin kişiyle birlikte 10 km’lik bir parkuru yürüye-koşa  bitirdim ve KODA’ya destek olmak için yeni bir deneyim yaşadım. O gece huzurlu uyudum.

Haftada iki defa deneyimlerimi yazdığım 10Haber’de yazılarım bu yıl da devam etti. Senenin son haftasına gelene kadar 100 (yazıyla yüz) yazıyı her pazar ve çarşamba sabahı teslim ettim. ‘Selam Tuğrul, artık haftada bir yazı yazman daha iyi olur’ mesajını almayı umutsuzca bekliyorum.

Yaptığım en zor işlerden biri podcast işi olmaya devam etti.

Her bir konuk için saatlerce araştırma yapıp, kitaplarını okuyup, podcastleri varsa dinleyip eğer benim çevremde onları tanıyan birileri varsa onlara ulaşıp bilgi alıp, kimsenin bilmediği çocukluktan, liseden veya iş hayatından onlara özel sorular hazırlamaya gayret ettim.

Bazen bir konuk için üç gün bilgisayar başında oturdum. Her konuk için sayfa sayfa soru hazırladım.

Rahat Battı Podcast’i hız kesmeden devam etti  ve bu hafta 21. bölümünü de yayınlayıp rahat ettim.

Rahat Battı, benim için büyük sürprizle  2024’ü 100 bine ulaşan bir dinleyici kitlesi ve geçen seneye göre yüzde 75 dinleyici sayısında artışla kapattı.

25 farklı ülkeden dinleyicim podcastleri dinlemiş. Storytel ülke müdürü sevgili Berk İmamoğlu’na attığım bir maille başlayan bir hikaye, son zamanlarda en sevdiğim işlerimden biri haline dönüştü.

Aslında bugüne kadar takip ettiğim, okuduğum, dinlediğim ya da girişimcilik hikayelerini takip ettiğim veya mimarlık işlerini gidip gezdiğim, alanında en farklı işler yapıp değer katanlara kafamdaki soruları sorma fırsatı bulmuşum.

Bu sene ki müthiş konuklarım; Tolga Karaçelik, Ahu Serter, Levent Erden, Melikşah Altuntaş, Bihter Ayyıldız, Pınar Akıskalıoğlu, Hakan Aran, Can Algül ve son olarak bu hafta eklediğim Aret Vartanyan oldu. Dinlemediyseniz mutlaka dinleyin derim. Her biri bana doktora dersi gibi hissettirdi.

Sırada son kaydettiğim ama montajını daha bitirmediğim harika bir Itır Erhart sohbeti var. ‘İflah olmaz iyimser’ Itır Hocam ile yeni yıla pozitif başlayıp gelecek yılın daha iyi geçmesini garantiye almak istedim.

2024’ün en büyük batırma hikayemi de anlatmadan bitirmeyeyim.

Bu sene başında podcast kayıtlardan birinde, ilk defa tanıştığım bir konuk için sorulara  günlerce hazırlanıp kayıt düğmesine basmadan görüşmeyi bitirdim. Ve sonunda elbette kaydetmediğimi anlayıp bir karış suratla konuğa durumu anlattım.

 Artık en büyük dikkatim kayıt esnasında kırmızı ışığın yanışını kontrol etmek.

Benim bu seneki Z raporum budur.  Siz de kendiniz için Z raporunuzu hazırlayıp bir dosyaya atın. İleride okudukça ‘vay be ben neymişim’ demek için güzel olur.

Aileme zaman ayırdığım, merakımın peşinden koştuğum, katkı sağlamaya ve öğrenmeye devam ettiğim, cömertliğimi büyütmeye çaba sarf ettiğim, samimi insanlarla ve dostlarla tanıştığım bir yıl oldu.

Dışarıda olan bitenlerden mutlu ve memnun olmasam da konumuz o değil, ben senden razıyım 2024.

Başka ne yapmak istersin diye sorsalardı, ‘2024’te tanıştığım insanlarla koca bir yılbaşı sofrası kurup, hepsini birbirleriyle tanıştırıp , 2025’te birlikte neler üretiriz? diye sohbet edip daha güzel bir yıla kadeh kaldırmak isterdim’ derdim.

Belki seneye o da olur.

Hepimize güzel bir yıl diliyorum.

Avrupa’nın en büyülü ikinci adası Bozcaada

Selanik-İzmir feribot seferleri başlıyor