İşe ilk başladığım ilk gün ile son günüm arasındaki heyecanım hiç değişmedi; kendime koyduğum ‘nasıl mutlu çalışırım ve engelleri nasıl aşarım’ kurallarım da.
Kurallarımın bazıları kendi keşfim, bazıları ise başkalarından arakladıklarımdan oluştu. Ama sonuç olarak, bu kuralların kürasyonu bana aittir, isteyen izinsiz kullanabilir.
Hangi ülkede, hangi projeyi, işi ve mesleği yaparsam yapayım, kendime koyduğum hep iki hedef vardı: 1- Mutlaka işi en iyi şekilde tamamla ve teslim et. 2- Yaptığın her işe değer kat ve fark yarat.
Bu benim işten ve üretmekten aldığım keyfin kreması. Her işte bir fark yaratmanın, bir yenilik ya da iyileştirme yapmanın mümkün olduğuna inanır ve bunu bulana kadar aramaya devam ederim.
Bunu da işe girdiğim ilk yıllarda sürekli alan değiştirmeme, çok genç yaşta çok farklı konu ve insanla çalışmama bağlarım. Çok severek yapmadığım işlerde çok uzun kalmadım; ya başka bir işe geçmeyi ben talep ettim ya da dışarıdan o işten sıkıldığım kısa sürede anlaşıldı.
Aynı işi sürekli yapmak hatta rapordaki bir kelime ve cümleyi on kere değiştirmekten nefret eder ve daha hızlı bitirmek için daha çok hata yapardım. İşte o zaman da kural hiç değişmez ve son kontrole müdüre verdiğim rapor, her sayfasında kırmızı tükenmezle çizilmiş olarak önüme geri gelirdi.
Bugün de bir fikri veya projeyi kabul ettirmek için gereksiz raporlar hazırlayarak ve ikna turlarına çıkarak harcadığım zamanı daha faydalı işlere ayırmayı tercih ederim.
Girişimlerin daha çevik ve hızlı hareket etmesinin ve ölçeklenmesinin ana sebebi bu olmalı. Kurumsallarda işleri daha küçük ve ucuza yapmayı öğrenmediğimiz için her işe ve projeye büyük bütçeler ayırıp kendimize has zorluklar çıkartır ve çoğu zaman olmaması için çaba harcarız.
‘Girişim Kafası’nda çalışmayan şirketlerde ve ekiplerde her gecikme ve onay bekleme beni rahatsız ve mutsuz ederdi.
Gençken içimizde yanan ateşle yeni iş ve fikir sayısı daha fazla iken, poziyonlar ve konular büyüdükçe etkisi ve süresi daha uzun, daha çok alanı ve insanı etkileyen değişimler ve yenilikler hep kafamda ve masamda oldu.
Birlikte çalıştığım ekiplerde hem çok yavaş, hem çok hızlı, hem sevilen, hem sevilmeyen yöneticilerle çalıştım. Şu bir gerçek; siz işinizi iyi ve farklı yaptığınız sürece kimse size diş geçiremiyor, sadece moral bozan geri bildirimlerle veya görüşmelerle önüne küçük/büyük engeller çıkabiliyor. Burada ise dayanıklılığın ve cesaretin devreye giriyor.
Ama sizin içten yanmalı motorunuz soğumadığı için hep önünüze bakıyor, arkadan kollarınızdan çekenleri de peşine takıp devam ediyorsunuz.
Mutlu çalışma ve engelleri aşma formülümü şöyle özetlerim;
1- Yeni fikirlere, yeni işlere açık ol, analiz et ve düğmeye bas.
Şirketlerde özellikle işe yeni başlamışlar için en iyi fırsatlar yeni iş veya model denemelerinde bir rol almanız ya da rol çalmanız oluyor. Patronlar ve üst kademeler ana işe, bir ülkeye ve büyük markaya yoğunlaşırken, şirketin yeni ülke, marka ve işlerinde yapılan işlerde dikkat çekmeden yaratıcı fikirlerinizi hayata geçirme şansı bulabilirsiniz.
Şirketin satın aldığı ve çok da bilmediği alanlardaki yeni işlerin size gelmesi buna iyi bir örnek olabilir. Ama daha da ileri giderek kimse farkında olmadan el kaldırıp aday olmanız en iyisi olacaktır.
Fikirlerinizi kabul ettirmek, güven yaratmak, yeniliklerin biri bitmeden bir diğerine hazırlanmak, cebinizde sürekli yeni fikirler toplamak elbette kolay değil. Hem kendinizi hem de çevrenden beslenmeniz lazım.
Her yeni şeyi merakla dinleyin ve araştırın. Olmaz deyip kesip atmayın. Saçma veya kötü fikir yoktur; her duyduğunuz yeni bir şeyi kafanızda çevirip başka bir şeye dönüştürmek ya da elinizdeki bir konuya ve işe adapte etmeniz mümkün. Hayırcı değil, “Bir anlat, dinleyelim bakalım”cı olun. En çok fikri siz dinleyin ve kumbaranızda biriktirin. Zamanı gelince hepsi birleşir, başka bir yenilik doğurur.
Yeni fikirler gününü aydınlatır.
2- Fikrine inanan insanlardan bir takım kur ve beraber yürüyün.
İyi takımlar kur; her biri aynı amaca ve birbirine inanan, saygı duyan, farklılıkları olan ama ‘değer’leri benzer olan farklı yeteneklerin zenginliğinden oluşan takımlar.
Yaşlar, diller, renkler, engeller, meslekler fark etmeksizin fark yaratan ne varsa kapsayın ve takıma alın.
Sizin takımdan dünyada başka hiç kimsede olmasın.
Gurur duyacağınız ve birlikte çalışmaktan mutlu olacağınız takımlar kurun.
Sana, fikrine inanan ve arkandan gelecek insanlar fikrinin ve işin sonuçlarını büyütür, güçlendirir. Olmayacak işleri ve fikirleri oldurur ve hayata geçmesi için senin kadar uğraşırlar. Bir engele takıldığında çözümü ya da çözecek kişiyi bulurlar. Çoğu zaman senden çok onların emeğiyle yeni işler hayata geçer. İşte onlar arkandan gelen kahramanlardır; her ortamda isimlerini söyle ve onlara teşekkür et.
3- İyi fikir üretme ve hayata geçirme işinin yaşla, pozisyonla ilgisi yok; arkana bakma.
Bildiğini söyle; senden yaşlı, senden daha üst pozisyondakiler ne der? Diye düşünme. Eğer ortaya bir fikir, bir vizyon koyduysan ve insanları inandırmak istiyorsan ne yaşının ne de kim olduğunun bir önemi var.
Asıl önemli olan yeni ve fark yaratacak fikir ve yenilikleri düşünüp, onları hayata geçirmek için taraftar toplamaktır. “Olmaz” diyenler, “Denendi, çöpe gitti” diyenler, “Sana mı kaldı?” diyenlere cevabın belli.
Belli değil mi? İnat eden ve ikna eden kazanır. İster bu işin profesörü olsun, ister otuz yıllık iş sahibi; olmaz desin, doğru bildiğini söylemeye, geri adım atmadan ve arkana bakmadan yürümeye yürümeye devam.
Bu işleri yıllardır yapan uzmanları, teknik üstadları ve hatta genel müdürlerin hayır’larını dinleseydik bugüne kadar yapılmış yeni ürün, yeni ambalaj ve yeni kampanya, yeni ülke fikirlerinin çoğu hayata geçemezdi.
İşte girişimleri sevmemin en büyük sebebi de bu, büyüklerin girmek istemedeiği, korktuğu ve gereksiz bulduğu işlere kafayı takmaları ve başarılı olarak kurumsalları peşine takmaları.
4- Cesaretini besle; kendine ve fikrine inan.
Fikrini ortaya koy, enerjini ortaya koy, kendini ortaya koy. Okunduğu gibi hayata geçmesi kolay olmuyor ve mücadele gerektiriyor.
Fikir geldikten sonra araştır, güvendiklerinle konuş ve fikire ve kendine inandığın anda ortay çık ve fikri anlat. Hepsi başarılı olacak ve tutacak diye bir şey yok. Ama yeni fikir üretme cesareti kazandıkça bu üretim durmaz.
Her yerde ve herkeste fikir bol. Ama hayata geçiren cesurlar ve kendine güvenenler kazanıyor. Etrafımızda bizden akıllı, bizden eğitimli ve üç dil konuşan, iki ülkede master yapmış ve çevresi bizden geniş o kadar çok insan var ki.
Ama fikrini hayata geçirmeye gelince bir ‘donma’ anı yaşanıyor. Bu an çoğu insanda bir ömür boyu sürüyor. Riske girmemek, öne çıkmamak, başarısız olmamak için olanla devam etme, olanı koruma ve savunmak kolayımıza geliyor. O yüzden değişmeyen, gelişmeyen, cansız ve heyecansız işler ve şirketler doldu çevremiz.
Nasılsa maaş yatıyor; bana verilen işi gece gündüz çalışıp zamanında teslim ediyorum; üstümün ve patronumun düşüncelerine ters düşmüyorum gibi iyi bir opsiyon hep var.
Ama bu durumlarda arkanıza baktığınızda, arkanızdan gelen ve sizinle yürümek isteyen insan sayısı sizi üzebilir.
5 – Kendini başkaları ile kıyaslama, iyilerden öğren
Başkalarına ve arkana bakma. Elbette şirketin ve girişim dünyasının tek cesuru sen değilsin ama hız kesmemek ve sadece durdurmaya çalışanlara cevap vererek zaman kaybetmemek için kendini motive et.
Senin önünde olanları takibe al, ağına ekle. Mesafeyi kapatmak için sor, öğren ve taklit et. Arkandan gelenler içinde hızlanmak isteyenlere bu sefer sen el ver. Sana ve işine inananlar ne kadar çoksa, hız da o kadar artar.
6 – Vites arttır ve fikir büyüt, geri vites yok
Alacağın küçük riskleri al, başkasına ve üstüne sorma. Yavaş yavaş risk ve sorumluluk aldığını göster, güven ver. Yavaş yavaş sorumluluk alanını büyüt, hata yaparsan hata yaptığını kabul et. Başkasını şikayet etme; işine ve yoluna odaklan.
Sürekli vites arttır, etki genişlet ve taraftar oluştur. Fikirlerini hayata geçirmek ve kabul ettirmek için yarattığın etkiyi iyi anlatmak önemli.
7 – Fikir ve yenilik yaratmak için nelerden beslendiğini keşfet
En çok unuttuğumuz konuların başında nelerden beslendiğimizi keşfetmek ve kendimizi beslemek için zaman ayırmak geliyor.
İş dışında keyif aldığımız başka işler keşfetmek, onları öğrenmek ve vakit ayırmak daha sağlıklı düşünmek ve işimize daha iyi odaklanmak için bize yeni kapılar açacaktır.
İşimizi geliştirmek ve yeni büyüme alanları yaratmak için çok farklı alanlardan ve konulardan besleniriz. Bu bazen spor, bazen sanat, bazen de sivil toplum örgütlerinde gönüllülük çalışmaları olacaktır.
Hatta çalıştığımız şirketin bu alanlara sponsor olması ve bizim bu alanlarda yaptığımız işleri görmesi ve takdir etmesi de işimize daha olumlu yansıyacaktır.
8 – Her yaptığın işi ‘amaç ve değer’lerinden sapmadan yap
Hep büyüme ve hızdan bahsettik, ancak unutmamamız gereken ve taviz vermememiz gereken en önemli kuralı sona bıraktım:
Başarı ve alkış için ‘amaç ve değer’lerinden sapmayanların yolu daha açık olur.