Kariyerini değiştir, dünyan değişsin. Tam otuz iki yıl aynı şirkette çalışan bir kişiden bu sözleri duysam bana da çok inandırıcı gelmezdi. Ama en büyük gücümün değişmek ve değiştirmek olduğuna hep inandım. Hem kendimi hem de başkalarını değiştirmek için merak etmek, öğrenmek ve denemek en büyük motivasyonum oldu.

İstediklerimi yapamasam ve denemelerim konusunda yukarıyı ikna edemesem aynı şirkette kalmazdım. Ben sıkıldıkça ve arayışlara girdikçe beni sürekli yeni işlere ve yeni ülkelere yolladılar. Yeni iş ve yeni ekiplerle gazımı aldılar. En yeni iş ve markaları bana verdiler, tüm satın alma ve birleşmeleri yaptırdılar. Hep yeni takımlar kurdum, hep sıfırdan. Her biri yeni bir girişim hikayesi gibiydi.

Kariyerimi kendim çizdim ve değiştirdim. En azından büyük kararlarda beni iyi tanıyan insanların benden ne olacağını bilerek bana yaptıkları tekliflerin, beni daha iyiye değiştireceğini anladım ve onlara güvendim. Onlar da bana güvendi.

Güven, kariyer yolculuğunda en önemli karar noktası. İnsanlar kendine güvenen ve zor kararları veren insanlarla çalışmayı ister. Hatta bazen üstlerinizin veremeyeceği kararları siz verirsiniz ya da yeni fikirlerle onların yeni işlere girmesine yol açar, cesaret verirsiniz. Sizi seçen üstünüzün sizi seçme kararı güven olurken, sizin de birlikte çalışacağınız ekibi seçerken birinci kriteriniz yine güven oluyor. Kariyerinizi yönetirken kendinize güvenin, iddialı olun ve güvendiğiniz insanlarla yola çıkın.

Bunu yaparken de değişmekten korkmadım ve başkalarının girmeye cesaret edemedikleri işlere girerek, eski yöntemlere çomak sokarak hep değişimi başlattım. Duvara tosladığım veya yanlış kovana çomak soktuğum da çok oldu. Yaptığımız işlerde ve aldığımız kararlarda acı ve gözyaşları da oldu ama hep ucunda iyi olacağına dair ışık görerek yürüdük. Ama benim için bile çok beklemediğim uzun ve güzel bir yolculuk oldu.

Son iki yıldır da bambaşka bir değişim ve dönüşüm içindeyim. Hem de hiç bilmediğim işlere ve alanlara girerek. Herkese “Aman odaklanın, aman net olun” derken değişik işlerde bazen ben kayboluyorum.

Her zaman yaptığım her işte mutlaka eğlence ve keyif olmasını istiyorum. Beni gülümsetmeyen, bana ve topluma faydası olmayan hiçbir işi yapmak istemedim ve istemiyorum.

Gençlerin bana “yardım butonu” ismini takmasını çok seviyorum. Kariyerini değiştirmekten kastım; sevmediğin işi yapma, denemekten korkma.

Kariyer dediğimiz şeyin merkezi sensin ve senin seçimlerin önemli. Nerede iyi ve faydalı hissediyorsan oraya git. Gerekirse iş, gerekirse fonksiyon, gerekirse sektör, gerekirse ülke değiştir.

Elbette her değişikliğe başlarken endişe ve korku olacak ama yola doğru çıkıp işler istediğin gibi giderse kutlaması çok daha büyük olur. Ne istediğini, ne seçeceğini, kime soracağını, en iyi bilgileri kimden ve nereden alacağını iyi düşün ve planla.

Hayatının en önemli işlerinden biri hayatını ve kariyerini yönetmek. Sevdiğin işi yaptığında çevrene ve dünyaya daha fazla katkın olur. Değer kattığını ve değişim yaptığını görmek ve duymak en büyük tatmin.

Geçen hafta bir toplantıda karşılaştığım iki CEO’dan tecrübeli olanın yeni CEO olana tavsiyesini duyunca birlikte çalıştığı tüm çalışanlar ve paydaşlar için üzüldüm: “Patron ne isterse yap geç” diyordu. “Sorgulama, başına iş çıkarma, kavgaya girme.”

Her yöneticinin yönetim şekli ve tarzı başka olabilir, ama bu bir tarz değil. Çalışmayı en son isteyeceğim yönetici karakteri! Öğrenecek ve öğretecek çok bir şeyiniz olmaz. Zamanınızı boşa harcarsınız ve üstelik mutsuz bir iş hayatınız olur. Her şeyi bilir ve müdahale ederler, aslında hiçbir bilgi derinliği yoktur. En iyi yaptığı patronu iyi tanımak ve onun ne isteyeceğine göre sizi ve işi yönetmek ve yönlendirmektir. Hemen oradan uzaklaşın.

Bu sabah yürüyüşte karşılaştığım bir arkadaşım yıllarca ilaç sektöründe çalıştıktan sonra sıfırdan kurduğu zeytin bahçesinde hasattan geldiğini söylerken gözleri parlıyordu.

Yaşı benden çok daha genç olan ve bizimle çalışırken zor bir karara imza atıp bambaşka bir şirkete geçen diğer arkadaş da sabah yürüyüşümde selamlaştıklarımdandı.

“Hadi bir akşam buluşup içelim, yeni işimi de konuşuruz” teklifi yaparken sesi cıvıldadı. Demek ki zor karar olan ayrılıkların sonunda yine bir iç kıpırtısı, ses cıvıldaması ve yeni, güzel heyecan olasılığı da var.

Denemezsek bilemeyiz. İlla uzaklara, başka şirketlere gitmeye gerek yok, aynı şirket içinde başka ve yeni işlere, fonksiyonlara geçmeyi talep etmek de bir adım, bir başlangıçtır.

Ben işimde eğlendiğim ve “gerçek anlamda ürettiğim” müddetçe mutluyum. Çok büyük etkim olsun, dünya titresin peşinde değilim. Sevdiğim işleri yapmak ve onları kovalamak, yeni kariyerimi oluşturmak en önemli işlerimden.

Bu yaştan sonra bu kadar çalışmak ve yeni, güzel insanlarla tanışma ve çalışma çabam bundandır. Bir sürü alanda tam ve tamam hissetmeme rağmen, öğreneceğim ve eksik çok yanım olduğunu bilmek kendimi geliştirmek için beni motive ediyor. Ama en çok da sevmediğim ve istemediğim işleri yapmaktan uzaklaşmak ve hayır deme şansı güzel. Hayır, ben o işlerde yokum.

İş ve kariyer değiştirenleri Genwise dolayısıyla çok daha fazla sayıda ve yakından izleme şansımız oldu. Üçüncü çeyrek için hazırlık yapmak isteyen, değişime açık 100’e yakın mezun arkadaşımız var bugüne kadar.

Yarısından fazlası Genwise süreci ya da sonrası hayatlarında büyük değişiklikler yaptı. Hayatlarına mutlu oldukları ve üçüncü çeyrekte de yapmak istedikleri yeni işler, yeni hobiler ve girişimler kattılar.

İş değiştirenleri, iş kuranları ve kendi işlerinde yükselenleri ve değişim gösterenleri izledik ve alkışladık. Hatta bu akşam bir araya gelip birbirimizi dinleyip yeni yollara çıkanları alkışlayacağız.

İnsanın değişim isteği ve gücü sayesinde kendini ve dünyayı daha iyiye götürme çabası çok önemli. Etrafımızda olan ve bizi içine çekmeye çalışan tüm kötülüklerle mücadele etmek için tek şansımız bu.

Bizim gibi düşünenlerle birlikte güçlü ve kalabalık olduğumuzu bilmek ve harekete geçmek. Kişisel olarak biz kendimizden memnun değilsek ve değişmek için bir şey yapmıyorsak o zaman çevremize faydamız da sınırlı olacaktır.

Her şeye rağmen, değişime inanarak ve umudumuzu kaybetmeyerek küçük adımlarla yola çıkıp kendimize yeni işler ve uğraşlar bulabiliriz.

Genelde kariyerlerinde başarılı olan insanları dinleriz ve takip ederiz. Konferans ve panellere gelen konuşmacılar bile ya hep aynı isimler ya da benzer konuşmaları yapan isimlerdir.

Gerçek ve sahici isimleri çok az görürüz ya da konusunda çok iyi bir atölye şefini veya bölge satış müdürünü çok görme ve dinleme şansımız olmaz.

Oysa hepimizin kariyerlerinin arkasında takımlarımızdaki o gerçek ve işi yapan insanların emeği vardır.

Hem girişimcilikte hem profesyonel yaşamda başarılı olma oranları çok yakındır. Girişimlerin başarılı olma şansı ile kurumsala girip C-level denen yönetim ekibine girme oranı yüzde üçü beşi geçmez. Demek ki iki tarafta da risk oranı çok benzer.

Ancak kurumsalın bir farkı yükselemesen de emekli olana kadar bildiğin işi yapmaya devam etme şansının olmasıdır. Girişimcilikte ise iş tutmazsa ve büyümezse devam etme şansın çok az.

Hayatımız ve kariyerimiz hep seçimler üstüne kurulu. Ailemizi seçemesek de sonraki tüm hayatımızı kararlarımızla etkileme gücümüz var.

Eşimizi, işimizi, evimizi, hayatımızı, hobilerimizi, eğitimimizi, seyahatlerimizi, kariyerimizi yönetebiliriz.

Her zaman istediğimiz gibi gitmese de, yine alacağımız kararlarla ve yapacağımız manevralarla risk alıp tekrar düzene sokabiliriz.

Sen değiş, dünyan değişsin, dünyam değişsin.