İşe giderken acı çekiyorum, mezun olacağım ama ne iş yapacağımı bilmiyorum, emekli olup tempomu yavaşlatacağım ama nerede ve nasıl devam edeceğim konusunda hiç fikrim yok.
Üniversite seçerken hangi bölümü okuyacağını bilmeyen gençler, üniversitede iyi bölümlerde okuyup, sonrasında ne yapacağı konusunda kararsızlar, çalışırken işe gitmekten mutsuz olan müdürler, direktörler ve en zoru da alternatifi daha az olan iş hayatını bitirdikten sonra ne yapacağını bilemeyenler.
Bu konuda siz ne yapıyorsunuz? Tutkunuzu buldunuz mu?
Yaptığınız iş, okuduğunuz bölüm sizi tatmin ediyor mu?
Yoksa siz daha çok heyecanlandıran başka bir iş ya da tutkunuz olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Her yaşta insan bu soruyu sorarak güne uyanmaya başladı. En çok zorlananlar da bu sorunun cevabını bulmak için bir şey yapmayanlar. Hem en çok onlar şikayet ediyor hem de dünyada ne olup bittiğini merak etmeden gündelik hayatlarına devam ediyorlar.
En çok da yaptığı işi sürdürürken, kendilerine yeni cephe açarak merak eden ve deneyenleri takdir ediyorum. Ya da en azından sorarak, dinleyerek ve öğrenerek bulmaya gayret edenleri.
Aradığınız ipuçları başka kişilerin hikayelerinde gizlidir
Mühendislik okuyup ve ailesini mutlu edip mutfaklarda şeflik yapanları, çok iyi pozisyonları bırakıp girişimlerde başka dünyayı keşfedenleri, sevdiği işi büyütmek için daha büyük pazarlara açılanları dinleyin. Belki de tutkunuzu ararken aradığınız ipuçları başka kişilerin hikayelerinde gizlidir.
Altmış yaşına gelmiş bir çocuk cerrahının üstelik hayatını üniversitede kalarak kendini öğrencilerini yetiştirmeye adamış bir profesörün, ‘bundan sonrasını da sevdiğim işleri yaparak geçirmek istiyorum’ demesinden daha anlamlı bir şey duydunuz mu?
Ben bu hafta duydum ve çok mutlu oldum. Belki birlikte bir şeyler üretebiliriz diye de düşündüm. Üstelik ilk defa tanıştığım harika bir insan.
Daha da güzeli, işinden arta kalan zamanını yeni alanını arama çalışmasına ayırmasına ne diyeceğiz?
Buna karşılık elektronik mühendisliği son sınıf öğrencisinin ne iş yapmak istiyorsun sorusuna cevabını ‘ne istediğimi nasıl bulabilirim’ sorusu size de üzer mi? Bunu da bu hafta duydum ve üzüldüm. Merak etmemesine, hazır beklemesine kızdım.
Özellikle gençlerin anlam ve tutku araması konusu son dönemlerde çokça karşıma çıkmaya başladı.
Asıl mesele okul bittikten sonra başlıyor
Üniversitede birlikte çalıştığım ya da farklı girişimlerde karşılaştığım gençlerle konuşma şansına sahip oluyorum. İyi ve farklı alanlarda staj yapanlar bir sıfır önde başlıyor. Özellikle girişimlerde çalışanlar işin içine daha fazla girerek sorumluluk alıyorlar. Staja tik atmak için gidenler ise bu dönemi çok da iyi kullanmıyor.
Asıl mesele okul bittikten sonra başlıyor. Ne yapmak istiyorum? İşte okul döneminde neyin sizi mutlu edeceğinize karar vermediyseniz zorlu bir döneme hazır olun. Ya önünüze geleni alıyor ve şikayet etmeden devam edeceksiniz ya da istemediğiniz bir alandan başlasanız bile arayışlarınızı devam ettireceksiniz.
Okuduğunuz bölüm ve konu ile ilgili çalışmanıza asla gerek yok. Çoğu zaman okul seçerken de ne istediğimizi çok bilmeden ya popüler bölümleri seçiyoruz ya da aileden birinin isteği ile ya da onun mesleğini devam ettirmek için tercihlerimizi yapabiliyoruz.
İş hayatında ise matematik farklı olabiliyor. Mühendislik bölümünden mezun olup büyük şirketlerde finansın en tepesinde olan çok arkadaşımız var. Okuduğunuz bölümden aldığınız altyapı, çok farklı alanlarda fazla işinize yarayabiliyor.
Hatta farklı bir alanda okuyup bambaşka bir alandan işe girmek ya da çalışmak daha fazla yetkinlik katabiliyor.
İlk atışta vuracaksanız diye bir kural yok
İş hayatına girmeden önce okuldan mezunlarla konuşmak, hangi alanlarda ne işler var araştırmak, kitaplar okumak podcastler dinlemek neyi seçeceğiniz ve seveceğiniz konusunda size çok fayda sağlar. İlk atışta vuracaksınız diye de bir kural yoktur. Bir liste oluşturup onun üzerine çalışmak iyi olacaktır. Bazen de neyi istemediğinizi bilmek en büyük faydadır.
İşe başladığınızda ise hala aradığınızı bulamıyorsunuz, çevrenize ve dünyaya bakmaya devam edin. Sevdiğiniz ve yaptığı işlerden keyif aldığınız isimleri keşfedin, takibe alın. Yakınlardaysa tanışın, konuşmasına gidin, karşısına çıkın. Nasıl yaptığını, nasıl bir yol izlediğini keşfedin. Siz de yolunuzu çizin. Kişisel yol planınızı yapın. Merak edin, sorun, mesaj atın, notlar alın. Ne kadar çok şey ilginizi çekiyormuş şaşıracaksınız.
Eyvah yoldan çıkmaya başladınız. Etrafınızda her gün toplanıp şikayet edenlerden uzaklaşıp yeni insanlarla buluşmaya başladınız. Yeni kitaplar alıp yeni konular araştırmaya başladınız. Hatta bu konuda dünyada neler oluyor diye eğitim ya da seminerlere online katılıyorsunuz. Konunun Türkiye’deki uzmanlarını da buldunuz ve takibe geçtiniz.
Hatta yaptığınız işi daha fazla sevmeye ve daha farklı gözle yapmaya başlamış bile olabilirsiniz.
Tutkuyu bulmak emek ve zaman gerektiriyormuş
İşte bu noktadan sonra avukatlığı bırakıp film yönetmenliği eğitimine, ya da bankacılık yaparken oyunculuk eğitimlerine veya mühendislik eğitimi alıp aşçılık kurslarına gitmeye başladıysanız ve hatta tüm maaşınızı ve birikimlerinizi bu işlere harcamaya başladıysanız hala tutkunuzu bulmak için bir şansınız var demektir.
Biz tutkumuzu arıyorduk değil mi? Konudan sapmayalım isterim. O kadar da kolay değilmiş. Emek ve zaman gerekiyormuş. Bazen farkında olmadan okuduğumuz ya da girdiğimiz bir iş çok severek yaptığımız bir iş olurmuş. Bazen de ne istediğimizi ve tutkumuzu sorgulamadığımız için çok seveceğimiz bir işten çıkıp sevmediğimiz alanlara ve işlere de savrulabilirmişiz.
Merak etmeye, sormaya ve öğrenmeye devam etmemiz en güzeli. Belki de şimdi değil ama 10 veya 20 sene sonra yapacağımız ve çok mutlu olacağımız bir işi öğrenme sürecindeyiz. Farkında bile olmayabiliriz.
Liseden sonra okumak isteyip de kazanamadığımız ya da ailemizin yollamadığı Güzel Sanatlar Fakültesi ve resim eğitimi, ellimizden sonraki yeni dönemde işimiz olabilir mi?
Dünyanın en büyük gıda ürünleri satan şirketinin Türkiye satış direktörlüğünü yaptıktan sonra şimdi zincir marketlere günlük börek üreten bir fabrika kurmak bizi daha mutlu eder mi?
Ailenin hayali olan hukuk fakültesini bitirip, üstüne yurtdışında bir mastır patlatıp on yıl boyunca şirketlerin davalarını çözdükten sonra desen ve renk eğitimleri alıp kendi şal markanı yaratmak nasıl hissettirir acaba?
Üniversite okurken öğrenmek ve para kazanmak için girdiğim ve daha önce hiç bilmediğim bir alanda çalışan girişimlerde çalışmak yeni kariyerim de olabilir mi?
Yaptığım işlerden ve insanlardan sıkıldım
Yıllarca global şirketlerde üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra daha rahat hareket edebileceğim ve iş yönetebileceğim hatta eski çalıştığım şirketi bile satın alabilecek potansiyeli olacağını düşündüğüm şu küçük girişimde çalışmaya başlamayı teklif etmeli miyim?
Kırka yaklaştım ve beş farklı şirkette benzer roller yaptım, evlendim ve çocuğum var. Yaptığım benzer işlerden ve insanlardan sıkıldım. Eşim çok cesur ve bana ‘sen kendi işini dene ben evi desteklerim’ dedi. Yılbaşında ayrıldım ve üzerinde çalıştığım iş fikrini hayata geçirmek için çalışıyorum, belki de yaz başı yeni yapay zeka temelli işimi piyasaya sürebilirim.
Yıllardır çalıştığım dev şirket ve politikaları artık bana iyi gelmedi, konuşarak yirmi yıllık işimi direktörlükten bıraktım. Biraz ara verip kendi işimi kurma hazırlıkları yaparken çok farklı iki teklif aldım ve birini çok sevdim, evet dedim. Çalıştığım iş fikrimi bir süreliğine cebime koydum, daha sonrası içinde hazırım. Ama bu dönem biraz daha maaşlı çalışmanın ve okul parasını bankadan yollamanın rahatlığını yaşamak istiyorum.
Okul bitti, iş aramaya başladım. Mühendislik okudum, aslında spor alanında istatistikler sunan bir yazılım firmasında çalışma hayalim vardı. Okuldan hatta çocukluktan beri sporu ve sektörü takip ediyorum. Ama ilk görüşmemde kabul aldığım bir bankada kendimi geliştirip yine NBA için çalışmaya gidebilirim. Hayalim bitmedi, bu arada bankacılığı da sevdim.
Yukardaki olaylar ve kişiler gerçek hayattan alınmıştır. Bir toplantıda, metroda veya bir veli toplantısında karşınıza çıkabilirler.
Hangi sorular hep daha iyi gelir?
En çok hangi sektör büyüyecek veya en iyi parayı veren sektör hangisi araştırmak yerine, ‘ben en çok hangisini severim ve uzun yıllar o sektörde olmak beni mutlu eder?’ sorularının peşinde gitmek başlangıçta ve sonrasında hep daha iyi gelecek. Zaten para kazanmanın ve geçinmenin çok zorlaştığı şu günlerde işe mutlu gidebilmek en iyi hissettirecek şey olacak.
Bizim zamanımızda borsa ve finans en popüler sektörlerdi. Hem çok hızlı bir büyüme dönemindeydi hem de o sektördeki arkadaşlar bankadan bankaya geçerken futbolcu gibi transfer ücretleri alırlardı. Çok arkadaşım o furyada bankacı ve borsacı oldu. Yıllar içinde çoğu ayrıldı ve başka işlere geçtiler.
Tutku çok büyük ve kuvvetli bir kavram. Eskiden iş hayatında bu kadar çok kullanılmazdı diye hatırlıyorum. ‘İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras’ anlamına geliyor.
Bana göre ise istek ve amaçları yönelttiğimiz ve yapmak istediğimiz ve hayata geçirmek istediğimiz amaç. Peşinden koşulası şey. Düşününce ve üzerine çalışınca mutluluk veren.
Karşımıza ne zaman çıkacağını bilmek zor. Ama merak etmek ve aramak zor değil. Tutkumu buldum ve bitti değil, onu araması ve bulması işin güzel tarafı.