Havaalanındayım, uçağa binmek için bilet kontrol gişesinin açılmasını bekliyoruz. Yıl sonuna doğru yeni yıl için iş planlarını değerlendirmek için sık sık İstanbul’a uçardık. Ailemi Moskova’da bıraktığım için cuma da olsa geri dönmeyi tercih ediyorum.
Telefonda finans direktörümüz ile konuşup toplantıyı değerlendiriyoruz. Toplantılara genelde ikimiz giriyoruz. Koridordan geçen birisi çok renkli kıyafetiyle dikkatimi çekiyor, telefondaki arkadaşıma “Galiba eski CEO’muzu gördüm” diyorum.
Karşı koltuklarda bir gencin kulaklıkları olmasına rağmen beni dinlediğini ve konuşmamı takip ettiğini fark ediyorum. Telefon görüşmemi bitirdikten sonra “Moskova’ya mı uçuyorsun?” diye soruyorum. 20 yaşlarında genç delikanlı evet cevabını veriyor. AIESEC sosyal programı ile Nijni Novgorod’a bir gençlik kampına gönüllü olarak gittiğini söylüyor. İlk defa yurt dışına çıktığını ekliyor. Koca bir bavulla.
‘Cesaretine hayran kalıyorum’
Moskova’da gece indikten sonra daha uzak bir noktadaki iç hatlar havaalanına gitmesini söylüyorum. İç hatlar uçuşu sabah, gece havaalanında kalacağını söylüyor. Yanında rublesi olup olmadığını soruyorum. Gece acıkırsa ya da kahve içmek isterse yerel parası yok. Biraz da aklım kalıyor.
Üniversite ikinci sınıfta İTÜ’de metalurji ve malzeme mühendisliği öğrencisi. Cesaretine hayran kalıyorum. İstanbul’dan kalkıp bilmediği ülkede çocuklara İngilizce öğretmeye gidiyor. Moskova’da ayrılırken zor durumlar için biraz ruble ve telefon numaramı veriyorum. Moskova’ya gelirse aramasını söylüyorum. Türkiye’ye dönerken Moskova’ya uğruyor ve birlikte vakit geçiriyoruz.
Türkiye’ye geldikçe haberleşiyoruz. AIESEC Türkiye organizasyonunda üst pozisyonlara geliyor, bizde staj yapıyor. Ve yeni yolculuğu için İsveç’e doğru yola çıkıyor. Yeni işi ve hayatı artık orada. Her geldiğinde haber veriyor ve buluşuyoruz. Çalışırken durmuyor, master programı bitiriyor, girişimcilikle ilgili adımlar atıyor. Girişimcilik planlarını konuşuyoruz.
‘Bizde işi başlaması için teklif yapmıştım’
Ankara’da ODTÜ’ye her sene öğrenci buluşmalarına giderdim. Beni davet eden kulübün başkanı ve tüm ekip çok meraklı ve pırıl pırıl gençlerdi. En az 2-3 kez aynı kulübün davetiyle konuşmacı oldum. Gençlerle konuşurken gece geç saatlere kadar sahne dekoru yerleştirdiklerini ve fuayedeki masaları hazırladıklarını öğreniyorum. Ankara dışındaki illerden ve üniversitelerden çok sayıda öğrenci geliyor. Bildiğin organizasyon işi yapıyorlar. Sunuş sonrası gençleri yemeğe davet ediyorum. Sohbetler yapıyoruz. Kulübün başkanı ile ilişkimiz bugün hala devam ediyor. Mezun olunca bizde işe başlaması için teklif yapmıştım. O kadar çok şirketten teklif almış ki değerlendireceğini söylüyor. Sonra da mesaj atıp girişim kurmak için Amerika’ya abisinin yanına gideceğini haber veriyor. Şimdi Miami’de girişimcilik ofisinde çalışıyor.
Bir arkadaşımın ve eşinin insan kaynakları şirketi var. İş görüşmesi yaparken bir avukatla tanıştığını ve üniversite kampüslerine giden ve konteynırlardan oluşan bir girişimcilik kampı yaptıklarını öğreniyor. Bana mesaj atıp biz de kamplara gönüllü gider miyiz? diye soruyor. Önce kuruculardan biri ile tanışıp ne yaptıklarını ve nasıl ilerlediklerini anlıyoruz. Sonra da her yıl yaptıkları kamplara katılmak istediğimizi söylüyoruz.
Bizden başka özel sektörde çalışan ya da kendi işini yapan gönüllüler de üniversiteli gençlere konuşmalar yapıyor. Aramızda avukatlar, tiyatrocular, pazarlama, insan kaynakları profesyonelleri var. Sırasıyla Gaziantep, Şanlıurfa, İzmir’deki kamplara katılıyoruz. Her birimiz uzmanlığımız olan konularda gençlerle buluşuyoruz, sunuşlar yapıyoruz. Bazen otellerde bazen de üniversite yurtlarında kalıyoruz. Gençlerle çalışıyoruz, sunuş yapıp dönmüyoruz faydalı olmak için akşamları da gençleri dinliyor ve sorularını cevaplıyoruz. Yıllar önce Gaziantep kampında karşılaştığımız sosyal girişimci adaylarıyla bağımız kopmuyor. Çok güzel işler üretmeye devam ediyor. Şimdi ise Impact Hub Ankara kurucularından ve birlikte Genwise ile bir işbirliği yapmak için birlikte çalışıyoruz. İş arkadaşıyız.
‘Girişimci olurken bir adım önde başlıyorlar’
Üniversitede okurken okul kulüplerinde çalışan, yönetimde görev alan, AIESEC gibi global organizasyonlarda çalışan gençlerin iş hayatında fark yarattığını izliyorum. Bütçeler, aktiviteler, organizasyonlar yönetiyorlar, ekipler kuruyorlar. İşe girerken anlatacak hikayeleri ile öne çıkıyorlar. Girişimci olurken bir adım önde başlıyorlar.
Çalışırken kendime koyduğum hedeflerden biriydi. Her sene x sayıda üniversiteye gidip gençlerle tanışacağım. Ve onlarla deneyimlerimi paylaşacağım. Gençlerin en çok ihtiyaç duyduğu şeyin iyi örneklerle tanışması ve gerçek hikayelerden beslenmesi gerektiğine hep inandım.
Okudukları üniversite kadar, tanıştıkları yeni insanlar ve dinledikleri hikayelerin hayatlarında fark yarattığını biliyorum. Her profesyonelin kendi gelişimi içinde gençlere vakit ayırması şart, hatta bence gereklilik. Şirket içindeki gençlerle daha sık bir araya gelmeli, özellikle Ankara’nın doğusundaki üniversiteleri ziyaret etmeli. Gençlerle vakit geçirmeli. Sunuşları bitirip arabaya atlayıp dönmemeli.
‘Gençlere en az iki yıl kurumsalda çalışmalarını öneriyorum’
Son dönemde kurumsalda çalışan ve çocukları girişimci olmak isteyen arkadaşlar aramaya başladı. Bizim kız girişimci olacakmış, bir konuşur musun, ben ne dediğini anlamıyorum. Artık yeni arkadaşlarım, arkadaşlarımın çocukları oldu. En azından fikirlerini hayata geçirmeyi denemek istiyorlar. Ama bunu bize anlatmaları kolay değil elbette. Biz güzel bir iş bulup sonrada orada yükselmesini bekliyoruz.
Israrla gençlere en az iki yıl kurumsalda çalışmalarını öneriyorum. Girişimcilikte çok büyük faydası var. Zaman yönetimi, iş planlaması, iletişim kuralları ve kurumsalda işlerin ve kafaların nasıl çalıştığını anlamak bakımından çok değerli. Anne-babası kurumsalda çalışanların işleri biraz daha kolay, biz onlara iş planı, fiyatlama ve yazışma konusunda destek olurken onlardan da girişimcilik öğrenebiliriz. Bu fırsat kaçmaz.