İşe ve takıma değer katan, zorlayan ama çıkan işe saygı duyan, gençlere güvenen, yenilik ve girişim kafasında olan, iş dışında başka dünyası bulunan, beraber çalışan ve eğlenen, büyüme odaklı ve bana herkesin ulaşacağı formülü yaratmaya çalıştım.

İşler zorlaştıkça veya beklenmedik sorunlarla karşılaştığımızda hatalarımız artar. Zor zamanlarda kendimiz karar vermek yerine başkalarının ne dediğine bakarız. Sorumluluktan kaçar, gerçekleri konuşmayı bırakır, algılarla oynarız.

Cesur olmayız, çok cesurmuş gibi yaparız. Ekipten ve işten çok kendimizi ve ne olacağımızı düşünmeye başlarız. Okul masrafları, ev masrafları, sigorta giderleri, tatil bütçeleri tekrar hesaplanır. Kaç sene daha çalışmam gerek sorularına cevap aradığımız tablolar hazırlanır, uykular kaçar, kafalar uçar. Tam da böyle bir yıla giriş yaptık, ‘zorun zoru’ olacak bir yıla. Tüm çalışanların, özellikle yönetici liderlerin çok dikkatli olması ve ‘gerçek liderlik’ yapmaları gereken zamanlar. Her gün olması gerektiği gibi, gerçek, samimi ve şeffaf.

Aklımda günlerdir bu fikirleri toparlayıp kendime notlar alırken Bilim Virüsü kurucusu Şule Yücebıyık’ın LinkedIn’deki güzel yazısına denk geldim ve keyifle okudum. O kadar iyi kaleme almış ki çok sevdim.

Algı yönetimi artık işlevini yitirmiş ve güvensizlik yaratan bir modeldir

Altına da hemen yorumumu yaptım, o yazdı, ben de yazdım.

Şule konuyla ilgili şöyle demiş: Eğitimlerimizde liderlere şu mesajı ısrarla veriyoruz: ‘Sorumluluğunuz sadece çalıştığınız kurumları iyi yönetmek ve temsil etmek değil. Etkileyen liderlik, insanlığa, topluma ve gelecek nesillere karşı sorumlu hissetmek ve harekete geçmekle başlar.’

‘Ne var ki çoğu liderin bu sorumluluğun yerini algı yönetimiyle doldurduğunu görüyoruz. Etki, algı yönetimi değildir. Algı yönetimi artık işlevini yitirmiş ve güvensizlik yaratan bir modeldir.

Çağın ihtiyacı otantik liderlik; yani algıyı yönetmek yerine gerçek bir yaşam felsefesi sunmak.’

Mahatma Gandi’nin sözündeki gibi: ‘Yaşamınız en önemli mesajınızdır.’

Nokta. Her satırın altına imzamı atarım.

Benim daha çok ‘Kendine Has Liderlik’ adını verdiğim, size özel, sizin yaşamınızla, özgünlük ve hareketlerinizle, en önemlisi de amaç ve değerlerinizle oluşan otantik liderlik, sizi daha etkili ve samimi yapmak için bana göre tek yol.

Hatalarınızla, başarılarınızla, yaptıklarınız ve yapamadıklarımızla ama tüm açıklığı ve şeffaflığı ile anlattıklarınız sizi siz yapar.

Kimi kendine rol model aldın, hangi liderlik tiplerini kullanıyorsun sorularında hepimizin ilham aldığı ve benzemeye çalıştığı isimler olmuştur. Hatta ben, benzemek istemediklerimden de bolca ilham almış ve ‘Ben böyle olmayacağım, bu kararları almayacağım’ gibi öğretileri kendime çokça çıkarmışımdır.

Yolculuklarımızda farklı metotlar, fikirler, yöntemler denemiş, fikir almış ve kullanmış olabiliriz. Sonunda olduğumuz kişi, benzemek istediğimiz ya da ilham aldığımız kişi değil, kendimizin yarattığı kişidir.

Zor zamanlarda yarattığınız güven ve samimiyet ise hayatınızı çok kolaylaştırır. Vermek zorunda olduğunuz zor kararların daha iyi duyulmasını sağlar.

Liderlerin aslında ne kadar yalnız kaldığını düşündüm

Zor durum ve dönemlerde bile başkalarının kararlarının ve fikirlerinin arkasına saklanmadan, algı yönetmeden tüm samimiyeti ve açıklığıyla durumu ortaya koyarsanız, o durumda bile saygı, sevgi görmeye ve takip edilmeye devam edebilirsiniz.

Üç yıl önce aldıklarımı alıp, verdiklerimi verip kurumsaldan ayrılınca kendime koyduğum hedef, yarını bugünden değiştirmek için bugünün ve yarının liderleri ile beraber çalışmaktı. İşin içinden değil ama dışarıdan nasıl destek olabilirim diye baktığımda da liderlerin aslında ne kadar yalnız kaldığını düşündüm.

İşte özellikle zor zamanlarda, zor kararlar vermek için fikir alacağınız, iyi hissedeceğiniz, açıkça konuşabileceğiniz, sizin gibi düşünen ve size yol açan dost ve arkadaşlara ihtiyaç duyuyorsunuz.

Her gün yaşanan krizler ve içerde ve dışarıda gelişen olaylar, iyi liderlik yapmayı, takımlarla zaman geçirmeyi ve en önemlisi hızlı kararlar alma zorunluluğu yüzünden samimi ve gerçek olmayı engelliyor olabilir. Ama mutlaka atlanmadan, planlı ve programlı olarak yapılacaklar listesinde olmalı.

Gençlerle yapmayı sevdiğim ve girişimlerle yaptığım işler olmasına rağmen değişim ve hareketin başlaması ancak en tepeden gelince oluyor. Değişen iş dünyasına, teknolojiye ve yeni kuşakların taleplerine direnerek yaşamak hem zor hem de insanı mutsuz ediyor.

İşe ilk girdiğim günlerdeki liderlerin davranış ve yönetim modeliyle benim yaptığım ve bıraktığım arasında farklar çoktu.

Dünya ve iş dünyası çok hızlı değişmeye devam ediyor, gerçek olanlar kalırken sahte ve yapmacık olanlar yok olmaya mahkûm oluyor.

İş hayatımda en çok önemsediğim şey, her çalıştığım liderden ‘ne öğrendiğim’ sorusu oldu.

Ne yapacağım kadar ne yapmayacağımı da kalın çizgilerle çizdim

Otantik olmayan, adil olmayan, tribüne ve aileye oynayan, elini kirletmeyen, operasyon bilmeyen, takımlarına saygı duymayan, sadece kendi kariyerini ve geleceğini düşünenlerle aynı gemide olmak istemedim.

İşe ve takıma değer katan, zorlayan ama çıkan işe saygı duyan, gençlere güvenen, yol açan, yenilik ve girişim kafasında olan, iş dışında başka uğraşları ve dünyası olan, beraber çalışan ve eğlenen, büyüme odaklı, samimi ve bana herkesin ulaşacağı bir formül yaratmaya çalıştım.

Ne yapacağım kadar ne yapmayacağımı ve nasıl olmayacağımı da kalın çizgilerle çizdim.

İyi günde veya krizde aynı çizgide, açıklıkta ve gerçeklikte çalışmak ve çok açık iletişim kurmanın büyük faydaları var.

Sakin kalarak, ekibe ve kendine güvenerek, paniğe kapılmadan ve doğru adımlar atarak çözüme gitmek seni ve tüm paydaşları da rahatlatıyor.

Otantik ve gerçek olurken, yaptığımız her işte, her yaşta kendimize has, bize ait, bana özel, sadece beni anlatan özelliklerimiz var.

Kendimizi anlatırken bile tüm hayatımız boyunca beni ben yapan olaylar ve dönüm noktaları neydi ve beni nasıl şekillendirdi sorusunu kendimize soralım.

İşte beni ben ve bana özel yapan şeyler hayatımızdaki bu önemli dönemeçlerden bizde kalanlar oluyor.

O hikâye tek ve bana özel oluyor. Gerçek, doğru ve samimi.

Başkalarının yaşamlarına, hikâyelerine, anlatımlarına ihtiyacımız var mı?

Önemli olan bana ait olanı bulma ve bugüne kadar yazdığım gibi bundan sonra da hikâyemizi yaşamaya ve yazmaya devam etmek.

Bizi farklı ve özel kılan da bu.

‘Yaşamınız en önemli mesajınızdır.’ – Gandi.

2023 Yolsuzluk Algı Endeksi yayınlandı: Etiyopya, Zambiya, Kolombiya’nın gerisindeyiz!