Kurumsalın bize kattıkları ve yaşattığı deneyimler çok değerli ama onları istediğimiz alanlarda hayata geçirmek için adım atmak ve eyleme geçmek de bir o kadar önemli. Orada durmamak lazım.

Döndüm, uzun yürüyüş bitti, hem yoruldum hem bitsin istemedim. İş hayatım da böyle geçti, neden tek şirkette 30 yıldan fazla kaldın? sorusunun cevabı ‘her yeni işte ve aynı şirkette başka pozisyonda kendimi yeni bir işe başlamış gibi hissettiğim için’di.

Her yeni iş yeniden öğrenmek ve sıfırdan başlamak yani yorulmak ve bitmeyen mesailer demekti, aldığım ve öğrendiğim her yeni şey de ‘sırada ne var?’ merakımı tetikledi.

Geçen üç hafta en güzel ve uzun duruşlarımdan biri oldu, belki de en güzeliydi. Küçük kızım oyunculuk bölümünden mezun oldu, sınıf arkadaşları ile birlikte harika bir müzikal gösteri sundular, iki defa heyecanla seyrettik. Sonra uzun ve keyifli bir yürüyüş, güzel köyler, biralar ve yemekler, okyanus kenarında tehlikeli patikalar ve bol bol tarih ve kültür. Son hafta ise aile ile birlikte zaman geçirme. Hatta her sene birlikteyken yapmaya başladığımız aile aktivitemizi doğum günümde yine tekrarladık.

Kendi işini kuranların en büyük ayrıcalığı nedir?

Çok güzel bir parkta tüm aile resim yaptık. Her birimiz parkın başka bir bölümüne dağılarak, renkli kalemler ya da sulu boya ile resimlerimizi tamamladık. Sonra piknik yaptık, akşama da birlikte çok güzel bir kutlama yemeği yedik. İşte bütün bunlar  enerjimi büyütüyor, yeni işler için motivasyon yaratıyor.

Kurumsaldan ayrılıp kendi işini veya şirketini kuranlar için sanırım en büyük ayrıcalık bu. Yaz aylarında uzun molalar alabilmek işin en keyifli yanı. Kurumsaldan ayrılıp kendi işlerini kuranlar kendilerine  ‘hür general’ veya beyaz yaka değil, ‘renkli yakalı’ tanımlaması yapıyor. Benim için iş, her yerde aynı ama  birilerine karşı sorumlu olmadan ve  hesap vermeden,  kendi kararlarımı vermek ve istediklerimi konuşup, yazmak asıl özgürlük. Kurumsalın bize kattıkları ve yaşattığı deneyimler çok değerli ama onları istediğimiz alanlarda hayata geçirmek için adım atmak ve eyleme geçmek de bir o kadar önemli. Orada durmamak lazım. Onun içinde en gerekli şey enerji, yola devam etme kararlılığı ve çevrenizde sizi cesaretlendiren insanlar topluluğu.

Her zaman elinizin altında güvendiğiniz ve sizi ‘destekleyecek insanların listesi’ olsun. Yeni yollara çıkarken onların fikirlerini ve desteklerini alın. İş fikirleri arkadan gelir. Yazın herkes tatil yaparken, iş fikri çalışmak ve planlar yapmak için güzel zamanlar. İşler de genelde hafifler, birileri gereksiz iş, rapor, sunum veya gereksiz geziler çıkarmazsa, kendinize eğitimler için zaman ayırın, hobi demiyorum, kafanızdaki işler  için iş geliştirme zamanı.

Dönüşte ise planladığım ve biriktirdiğim işleri bitirmek için kendimi hemen kampa aldım. Koçluklarım, konuşmalarım, yazılarım ve buluşmalarım derken hızlı bir yoğun dönüş süreci.

Gençlerin yüksek heyecanları eni çok etkiledi

Haftanın son günü Yenibirlider derneği tarafından 34 bin genç arasından seçilen 21 çok parlak gençle buluşmaya hazırlık yaptım. Gelecek nesil genç liderleri yetiştirmek için gençler tarafından kurulmuş bir dernek, çok kuvvetli mentör kadrosu var, çok ilham aldığım, yurtdışında çok iyi işler yaparken takip ettiğim Ahmet Bozer de mentörlerinden. Ama beni asıl etkileyen, seçilen gençlerin çok farklı okullardan ve bölümlerden olması ve  yüksek heyecanlarıydı. Soru sormak için yarıştılar, bakış açılarını çok beğendim, kişisel sorular sormak yerine, işi anlamak ve yorumlamak için çalıştılar. Bol bol beni düşündürttüler, ayrıca konuya ve yaptıklarımı araştırarak gelmeleri takdirimi kazandı. Gençlerle konuştuğumuz konuları bitiremediğimiz için  bir daha buluşmak için sözleştik.

Buluşmaya gitmeden önce farklı yerlerde ve farklı zamanlarda yaptığım sunuşlarımı baştan taradım ve beş farklı sunuş hazırlığı yaptım ve konuşma başlığı ve içeriğinin seçimini onlara bıraktım.

En son konuşmacı olmama rağmen hala çok enerjik ve zaman kaybetmeden konuşma konusunda kararlarını  verdiler. Ama günün benim için en güzel anları sordukları soruların çok üst düzey olmasıydı. Bu soruların geçmişte bana yönetim kurulunda sorulmasını tercih edebilirdim. Şirket birleşmelerinde iki farklı kültürün tek kültüre dönüşmesinde yaşadığım zorluklar neydi ? veya yeni kadroları seçerken hissettiklerim ve pişmanlıklarım neler oldu? gibi benimde zamanımda uykularımı kaçıran ve en doğru kararları almak için takım olarak aldığımız kararları uzun uzun anlattım. Kurumsaldan sonra yaşadığım zorluklar veya Genwise’da neden gençleri aldığımız soruları iyi sorulardı.

Tavsiye verme durumunu oldum olası sevmem. Yaşınız ya da pozisyonunuz yükseldikçe ‘tüm tavsiye ve kararları sizin vermeniz gerekliymiş’ durumu bir tarih boyunca çok iyi yaratılmış. Gençken çok şikayet edip, sizi dinlemeyenler ya da fikrinizi sormayanlar nedeniyle yıpransanız ya da vazgeçseniz de o yaşlara geldikçe işinize yarıyor ve geleneği devam ettirmek kolayınıza ve işinize geliyor. Patron hep sizsiniz. Son kararı veren ya da kendi fikrini herkese zorla kabul ettiren oranın reisidir anlayışına sizde katılıyorsunuz.

Gençlerle birlikte düşünmek ve üretmek enerjimi çok artırıyor

Tüm çalışma hayatımda ve şimdi anlatacaklarımı hep çok net ve direkt anlatmaya çalıştım. Konuşma dilimi mümkün olduğu kadar basit tutmaya ve içine iş terimleri ve yabancı kelimeler sokuşturmamaya dikkat ederek. İş dünyasında olmayanların hatta annemin bile anlayacağı bir dilde anlatmaya ve yazmaya çalışırım.

Benimle uzun zamandır tanışan ve çalışan gençler bu kadar açık ve net olmama alışmış durumdalar. Ama yeni tanıştıklarıma çok direkt gelebiliyor söylediklerim. Bazen anlatmak istediğim fikir yerine söyleyiş şeklim ve biçimim akıllarında kalıyor. İşte kendimde bu özelliğimi değiştirmek de çaba sarf ediyorum.

Bazen kendimde değiştirmek istediğim özellikleri ve davranışlar üzerine çalışırken, bazen de geçmişte bende olup, yıllar içinde bıraktığım iyi özelliklerimi hatırlayıp geri getirmeye çalışıyorum.

İş hayatımın son yıllarında anlattığım konu hakkında bilgisi olmayan üstlerime, benim ve takımın enerjisini düşüren konuları anlatmaktan vazgeçmiştim mesela. Ya da daha üstlerde enerjimi bitiren hep aynı konuların gündeme gelmesi karşısında ‘evet’ deyip geçtiğim zamanlarda olmaya başlamıştı.

İşte bunlardan kurtulunca bu kadar deneyim ve tecrübeyle üstüne kaybettiğim enerjiyi de ekleyince daha bir hızlandım ve yeni işlere girişmeye başladım.

Gençlerle birlikte düşünmek ve üretmek enerjimi çok artırıyor. İş hayatımda da yeni iş ve projelerde gençlerle çalışmayı ve eğlenmeyi tercih ettim. Şimdi bile Genwise kamplarında mutlaka her gruba genç arkadaşları seçerek alıyoruz ve birbirimizden öğreniyoruz, birbirimize enerji veriyoruz. Şirketlerde devam eden ve yeni arayışlara giren arkadaşlara beraber çalıştığı gençlerle daha çok konuşma ve çalışma öneriyorum. Yemeklerde, molalarda ve yeni projeler yaratarak fikirlerini ve görüşlerini yenileme şansı yaratır.

Gençleri iş hayatında daha verimli ve motive çalıştırmanın en iyi yolu, onları oyuna almak. Onları dinlemeden ve fikirlerini sormadan, sadece bizim kuşağın dediklerini yapmalarını istediğimiz zaman, ‘genç yetenek’ dememize de gerek kalmıyor zaten. Çoğu bunu ya gelmeden araştırıp gelmiyor, gelen iyiler ise kısa süre sonra ayrılıyor. Bizde İnsan Kaynaklarının bize anlattığı ‘gençler çok sabırsız, sizin gibi tecrübelilerle çalışmak zorlarına gidiyor, akşam kalmak istemiyorlar’ gibi masallara inanıyoruz. Başka şirket ve girişimlere gitmeyip kalanlara ise  ise ‘yeteneklerini öldürdüğümüz gençler grubu’ diyebiliriz.

Gençler bize göre daha hızlı araştırıyor, düşünüyor ve öğreniyorlar ve bu hızı ve esnekliği iş hayatında da görmek istiyorlar.

Gençlerin enerjisi ve hızı elbette yüksek, elbette talepleri ve hayalleri kocaman. Bizim de zamanında öyle değil miydi? Kim durdurabilirdi bizi, kim önümüzü kesebilirdi?

Gençlerin burunları biraz sürtsün mü?

Kesmeye çalışanlar veya deneyenler hep oldu ama biz de mücadeleden ödün vermedik. Değerlerimizi ve bildiklerimizi söyleyecek gücümüz ve inancımız varsa, orada olmasa bile başka bir yerde kültürü bizim yaratma şansımız olacaktır.

Hep söylediğim gibi, iş hayatında en önem verdiğim şey, güvendiğim ve önümü açan, beni dinleyen ve arkamı kollayan yöneticilerle çalışmak oldu.

Yıllarca şunları da duyduk ve maalesef hala duymaya devam ediyoruz. Gençlerin hızını biraz kesmek lazım, burunları biraz sürtsün sonra anlarlar yaptığımız işin ciddiyetini.

Bizden daha iyi yapacak halleri yok!, yıllardır yaptığımız işi bize mi öğretecekler?  Cevabı, elbette ’evet’. Yeni teknolojik gelişmeler ve yenilikleri bize öğretebilir ve işin yapılış şeklini değiştirebilirler. Daha iyi nasıl yapabiliriz? diye her işte gençlere soru soran ve alan açan yöneticiler arıyoruz. Unutmayın bizde kendimizi öyle geliştirmiştik.

Hızın, yeniliğin, gençlerin, yeni teknoloji ve bakış açılarının önünü her gün açmak lazım. Dünya başka şeyler konuşuyor ve deniyor. Dışında kalmaya çalışmak, ‘dünya düzdür’ demekle aynı şey.

Akıl sadece biyolojik değil, aynı zamanda kurumsal yaştaymış

‘9-17 arası kurumsal köleliğe hayır’ diyenler ne yapıyor?