Yaz bütün sıcağıyla devam ediyor. Canımız çok hareket etmek ve değişim başlatmak istemiyor ya da etrafımızda farklı ve kolay opsiyonları göremiyoruz. Aslında bu sıcaklar değişim kararlarımız için güzel bir dönem olabilir. Sıcaktan bunaldığımız anlarda aklımızda dönen ve size saçma gelen fikirleri bir yere kaydedin. Ama önce saçma fikirler ve eylemler yaratmak için kendinize vakit ayırın. Bu dönem ben, ortağım ve diğer arkadaşlarım fikir yaratma ve harekete geçme konusuna çok odaklandık. Beklemediğimiz kadar iyi kararlar ve sonuçlar aldığımızı görünce sizlede paylaşmak istedim.
En önemli değişim kararlarımız, en çok vakit harcadığımız ve en zorlandığımız iş ortamı ile ilgili alacağımız kararlar olmalı. Değişim her zaman kendimizde başlar. O nedenle hem kolay hem de çok zordur. Kolaydır çünkü biz değişirsek dünya değişir, zordur çünkü en zor değişim kendimizde başlatacağımız değişimdir.
Çoğu zaman farkında olmadan kendimde başlattığım değişimler yıllar içinde çalışma prensiplerim oldu. Etrafımda çok daha stres içinde ve şikayet ederek çalışan arkadaşlarım varken, kendimi başka bir gezegende başka bir istasyonda çalışıyormuş gibi düşünürdüm. Onlarında benim hakkımda öyle düşünmüş olma olasılıkları çok yüksek. Şirketin en sabırsızı ve yaşça en genci olan ben en uzun kalanlarından biri olmayı başardım.
En çok şikayet ettiğimiz konuların başında adaletsiz iş dağılımı konusu gelir, yani işimiz hiç bitmez. Biz işleri daha iyi ve keyif alarak yaptıkça ve daha çok çalıştıkça daha çok iş üstümüze yığılır.
Kural 1- Durma, değiştir; sevdiğin işi bulana kadar ara. Bu benim için her zaman farklı işler yapmak oldu. Her bir işten bir süre sonra sıkıldığım için başka işler yapmaya başladım. Ama en başta çok keyif alarak başladığım işler bir süre sonra tekrarlandıkça çekilmez oldu. Hemen değiştir, bu bazen fonksiyon, bazen ülke bazen şirket bazende kendi işine geçiş bile olabilir. İş değiştirmek, ülke değiştirmek sadece size değil evdekilere de iyi gelecek. Her gün işe mutsuz giden ve bir karış suratla ve negatif deneyimlerle eve gelen sizi karşılamak yerine başka bir ülke veya şehirde sizi daha mutlu karşılamak ev halkına daha keyifli gelecektir.
Kural 2-Kurallarını kabul ettir; dünyanın en büyük ve en kurallı şirketinde çalışsak bile bizimde kendi kurallar ve değerler setimiz var. Biz onlara nasıl saygı duyuyorsak onlar da bize duymak zorunda değil mi? Her zaman istediğimiz gibi gitmeyebilir, ama inanın sabır ve zamanla en tepedekiler bile sizin beklenmedik ve alışılmadık davranış ve eylemlerinize alışıyor. İşte o zaman siz çok rahat ve mutlu çalışıyorsunuz. İşler iyi gittiği müddetçe oyunu siz yönetiyorsunuz. Bazen sert kayaya çarpıp bir duruyorsunuz ama özellikle regülasyon ve kanunu bol olan işlerde çok da kaçacak delik olmuyor. Oyunu sert oynayın, kurallarınızı (yavaş ve adım adım) koyun, şirket kültüründe ve üstünüzdeki kademelerde olmayan ama sizde olan iyi özellikleri gösterin ve deyin ki; merak etmeyin bana bırakın, ben buradayım.
Sizdeki bu özellikleri çoğu zaman sizden önce size yöneticilik yapan ablalarınız, abileriniz görüyor. Sizin göremediğiniz ama onların sizde gördüğü özellikler varsa üstlerinize ve arkadaşlarınıza sorarak hızla öğrenin ve geliştirin.
Kural 3-Hem kendiniz, hem işiniz için olmadık icatlar çıkarın. Etrafınızda herkes birbirine o kadar benzer şeyler yapıp, o kadar benzer yerlerde yaşıyor ve takılıyor ki sizin farklı olmanız hemen dikkatleri çekecektir. Her zaman işe yarar mı bilemem ama size iyi geleceğine garanti veririm. Eğer onların içinde olduğu gruplara girmek istemezseniz, girmek zorunda değilsiniz. Siz kendi tarzınızı yaratın ve insanlara bunu kabul ettirin.
İşte genelde daha garantici olmamız beklenir ve istenir. Ama asıl fark yaratacağınız alan çizginin dışındaki alandır. Neden oralara gidilmediğini ve geçmişte uğranılan başarısızlıkları keşfederek işe başlayın. Sonra da diğer şirketlerde bu işi başarılı yapan insanlarla Linkedin üzerinden veya direkt mail atarak ulaşıp bol bol deneyim dinleyerek başarısızlık şansızınız sıfıra yakın hale getirebilirsiniz.
Kural 4- Üstlerinize değil, birlikte aynı takımda olduklarınızla birlikte çalışın ve savaşın. Bir işin başarısı için ‘takım olma’ en önemli kavramdır. Özellikle başka bir ülkede çalışırken takımınızla bütünleşmeniz esastır. Yaptığınız işi anlamayan ve çalıştığınız yere turistik olarak gelmekten keyif alan merkez tayfasına değil birlikte ürettiğiniz, bazen acı çektiğiniz bazen de kutlamalar yaptığınız ekibiniz en önce gelmelidir.
İş hayatında genelde yaratılan efsane, ‘üstlere yakın ol, onları hoş tut ve göze gir’ kuralıdır. Oysa işten en anlamayan patron bile bilir ki, işini iyi yapan ve iyi sonuçlar getiren yönetici, en iyi konuşan veya en iyi giyinen yöneticiden daha iyidir. Amaç işleri sürdürülebilir hale getirmek ve rekabette öne çıkmak ise bunu ancak iyi takımlar ve bu takımların yarattığı strateji ve uygulamalar sağlar. Takımızını hep destekleyin, geliştirin ve inandığınız her yerde sonuna kadar savunun.
Kural 5- Kendinize güvenin. Etrafınızda güvendiğiniz ve iş dışında da birlikte takılmak isteyeceğiniz güzel insanlar toplayın. Önce siz onlara yardım ederek başlayın, onlara bir takım olduğunuzu hissettirecek söylem ve davranışlarda bulunun.
Otantik olun ve düşündüklerinizi söyleyiniz ve yapın. Sonra yardım isteyebilirsiniz. Şuna inanın hepimiz yapabileceğimizden 1-2 seviye daha yükseğini yapabiliriz. İşte bunu yaptıracak motivasyon benim için hep birbirimize destek olma ve işimizi daha ileri götürme heyecanı oldu. Kendine güvenen insanlarla çalışmak her zaman sizi hissettirir. Sorulara cevap verirken aldığınız bilgiye güvenmek, yönetim kurulunun sorduğu bir soruya içiniz çok rahat buna arkadaşım cevap verecek cevabını yapıştırmak, sizi ve takımı çok rahatlatır.
Deneyimden çok yaptığınız işi iyi yapmanız, doğru insanlara sormanız ve emin olmanız, beklentileri karşılayacak hatta üstüne çıkacak bir şekilde sunmanız ve anlatmanız bu güveni yaratacaktır. Konuştuğunuz konuda emeği geçen herkesin adını söylemeniz sunumlara yazmanız herkes içinde onlara teşekkür etmeniz işin en güzel yanıdır.
Ne sunuş yapmayı ne de anlatmayı çok sevdim. Benim görevim, isterse işe dün başlasın genç arkadaşların işi hazırlaması ve her kademeden insana sunmasını sağlamaktı. Asıl işim, sunuş yapılırken ortamı takip ve kontrol etmek, sorunun nereden geleceğini görerek gelmeden kesmek ve imha etmekti. İşte o zaman daha iyi bir takım oluyorsunuz.
Aslında en büyük dertlerimizden olan farklı kuşakların birlikte çalışması için güzel bir başlangıç olabilir. Müdür oldunuz, şef oldunuz ve size gençler veya tecrübeli gençler bağlandı. Elinizdeki tüm işleri devredin ve onların sizden daha iyi yapmasını destekleyin. İşte o zaman yolunuz açık. Siz gençlere yol açarsanız, sizin de yolunuz açılır.