Yıllardır kafamızda dönüp duran, rakamlar ve istatistikler değişse de çözemediğimiz ve 35’e bastığımız gün kendimizi, orta yaş krizinin kollarına bıraktığımız bir dönem artık sonsuza kadar kapanmıştır.
Yurtdışında Gen (x,y,z) ile tanımlanan bizde ise genç, orta yaş ve yaşlı olarak üç grupta segmente edilen yaş gruplarının yeni -ve bana çok iyi gelen- tanımı geldi.
Türkiye’nin en iyi araştırmacı ve konuşmacılarından FutureBright kurucusu Sevgili Akan Abdula son yazısında yaş grupları ile ilgili ‘öncelikle yeni tanımlara ihtiyacımız var’ diye yazmış. Geçen yılın son aylarında bir buluşmada küçük bir grupla beraberdik ve konuşmasında yeni yaş gruplarının üzerinden biraz geçmişti. Ama şimdi çok daha net oldu.
Yeni orta yaşın yaşama iştahı yüksek
‘Türkiye’nin ortalama yaş süresinin 78’lere dayanmasıyla birlikte uzun zamandır bu yeni tanımlamalara ihtiyacı vardı. Türkiye’nin yeni yaş gruplarını şöyle özetlemek mümkün:
‘38 yaşına kadar artık ‘çok genç’ kategorisine aitsiniz.
55 yaşında ‘orta yaş’ başlıyor.
39-54 yaşları ‘tecrübeli gençlik’ yaşları.
65 yaşında ise ‘yaş aldık’ diyebilirsiniz.
Türkiye’nin yeni orta yaşına baktığımızda yaşama iştahlarının yüksek olduğunu görüyoruz.
Yani anne babalarının ellili yaşlarına hiç benzemek istemeyen bireyler görüyoruz’ diye devam ediyor Akan, Bloomberg Businessweek’teki yazısında.
Yazının devamını da mutlaka okuyun derim. Özellikle bu konuda çalışması gereken kurumlar ve markalar artık tüketicileri konusunda farklı düşünmeli ve yeni çözümler üretmeli.
Yine yazıdan çarpıcı notlar; ne kadar durağan ve tekdüze hayattan uzaktaysak o kadar yaşlı hissetmiyormuşuz.
Yılın en azından belirli bir kısmını kırsalda geçirdiğimizde yine kendimizi daha genç hissediyormuşuz.
Hayatımıza ne kadar çok rutin katarsak yaş almamız o kadar gecikiyormuş.
Ne yapmak için eyleme geçmek gerekiyor?
Yine yeni orta yaşın ortak özelliklerinden en sevdiğim özellik ‘bireysel değerleri yükselen topluma karşı, hala kolektif değerlerini korumaya çalışmamız’ oldu. Kolektif değerleri yaşatmak ve büyütmek için hepimizin daha çok eyleme geçmesi gerekiyor.
En büyük korkumuz ise ‘teknoloji devrimine uyum ve yapay zeka devriminden ödümüzün kopmasıymış’. Evet ama bizim iyi bildiklerimizle bir genç grubun bildikleri birleşirse neler olur bunu söylememiş.
Şunu artık çok net biliyoruz. Bugünün teknoloji canavarı gençleri de, yirmi otuz sene sonra, çocuklarının teknoloji bilgileri karşısında kaygılanacaklar. Hep böyle oldu, artık daha hızlı olacak. Bırakın anne, baba ve çocukları arasındaki farkı, teknolojideki değişim hızı böyle devam ederse iki kardeş arasında anlaşılamama sorunlarına yol açabilir.
Tanıdık geldi mi hepimize yukardaki açıklamalar. Bana çok iyi geldi.
Nasıl tanım ama? ‘Tecrübeli gençlik’. Daha iyisini duymadık.
Orta yaşlı, fiziksel olarak zayıf ama bilgelikte güçlü gibi kavramlar diyorduk otuz beş sonrasına. Endişelerimiz, kaygılarımız ve korkularımız başlardı.
Yaşlanmak hayattan kopmak demek
Üstelik bizimle birlikte yaş alan aile büyüklerimizi daha yakından izledikçe ve onların destek ihtiyaçlarını gördükçe, kırklarımızda kendimizi onların yerinde düşünmeye bile başlardık.
Artık durum farklı, en azından biz ve bizden sonraki kuşaklar fiziksel ve ruhsal olarak kendimize daha iyi baktığımız sürece bize göre ‘Üçüncü çeyreği’ çok daha güzel ve üreterek geçirmenin yolları mümkün.
Yaşlanmak, hayattan uzaklaşmak, kopmak demek. Oyundan, üretimden çıkmak demek. Kaç yaşında olduğunuzdan bağımsız. 30’lu yaşlarında üretimden çıktıysanız ve evde sadece olan biteni izleyerek geçiriyorsunuz, asıl sizin için ‘yaşlılık’ başlamış demektir.
Üstelik artık yaşımıza göre kategorize edilmeyeceğiz. Siz anlamazsınız, sizin kuşak bilmez derlerse, hemen yapıştırın ‘ben tecrübeli genç grubundanım’ diye, kısacası ikimiz de genç grubundanız dostum.
Yani çocuğumuzla aramızda sadece bir seviye fark kaldı. Artık birbirimizi anlamıyoruz durumu kapanmıştır. Müdürüm beni anlamıyor, ailem beni anlamıyor, gençler beni anlamıyor konusu değil. Ben onları anlamamak için çaba sarf ediyorum durumuna döner bu iş.
Birimiz genciz, bir diğerimiz tecrübeli genç. Önemli olan yaş değil, birbirimizi dinlemek ve anlamaya çalışmak. Soru sormak ve öğrenmek, gelişmek ve geliştirmek.
Otuz sekizinize kadar gençsiniz. Elli beşine kadar da tecrübeli genç. Aman atlamayın sakın.
Benim gibi elli beş üstüne yol alıyorsanız, orta yaşlı grubuna geçiş yapmışsınızdır.
Geçmişin artık imha edilmesi gereken kalıplarına uymak zorunda değiliz. Emeklilik demek evde ya da kahvede takılmak demek olamaz.
Ya da maddi durumunuz iyiyse hemen yurt dışı seyahat ekipleri kurulur, ne kadar tapınak ve müze varsa yıllık planlamalar mı yapılır?
Mesela; Sakura zamanı Japonya, Hindistan’da Holi Festivali, İpek Yolu’nun incisi Özbekistan, İran, Meksika, Peru ve daha niceleri. Kışın yurt dışı turlar, yazları ise Ege’nin her köşesindeki yazlıklarda tavla turnuvaları ve keyifli sohbetler. Kırk yıl kadar. Arada gelişim kursları veya ikinci bahar eğitimleri eklemek mümkün.
İşe döndükten sonra mutluluğu gözlerinde gördüm
Ellilerinin ortalarında emekli olduktan sonra her geçen gün kendisiyle kavgaları artan bir arkadaşıma, bir yıl sürecek bir projede haftada 3-4 gün iş teklif edildi. İşe döndükten sonra mutluluğu gözlerinde gördüm. Aylar öncesinden aldığı tüm tatil biletlerini iptal etti.. Şimdi telefonlarıma dönemiyor. Beni sadece iş için soru sormak ve çok kısa süre arayabiliyor. En son telefonu kapatırken ‘işte gerçek arkadaşım buymuş’ dedim. Son üç yıldır üretmeden geçirdiği zamana yazık olmuş. Enerjisi, motivasyonu ve hayata bakışı tekrar değişti, gençleşti.
Demek ki yeni orta yaş 55 ve üstüymüş. Ve o dönemde de üretmeye devam etmek ve o döneme kırklı yaşlardan başlayarak hazırlık yapmak lazımmış.
Yoksa ne olacağını biliyoruz; orta yaş krizi. Elbette kırkından sonra artan sorumluluklar ve streslerle yüklendiğimiz dönemin zorluklarıyla yüzleşme dönemi.
Bazen kariyerimiz ile ilgili pişmanlıklar, ailedeki gençlerin sorunlarıyla başa çıkmakta zorlanma, aile büyüklerine verilecek destekler, fiziksel yeteneklerdeki azalmaların yarattığı kaygı, finansal olarak artan zorluklar, gelecek ile ilgili daha çok kaygı duymamıza ve kafamızın karışmasına yol açabiliyor.
Daha önce yaşamadığımız bir sürü yeni durum ve kavram hayatımıza giriyor ve yaşamımızı zorlaştırıyor.
Yaş aldıkça cesaretimiz kırılıyor, daha kırılganlaşıyoruz.
Arkanızda destek olduğunu bilmek her yaşta iyi geliyor
Yaş geçişlerinden ve tanımlarından çok ne yapacağımızı bilmek ve ona göre kendimizi ve çevremizi hazırlamak hatta konuşmak çok önemli.
‘Ben iş değiştirmek istiyorum ya da kendi işimi kurmak istiyorum, siz ne dersiniz?’ sorularını evde sevdiklerimle konuşmak çok değerli geliyor bana. Birlikte karar almanın huzuru ve arkanızda destek olduğunu bilmek her yaşta çok iyi geliyor.
Arada bir araya gelip yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı birbirimize anlatmayı da çok seviyorum. Birbirimize aldığımız kararlarla ilgili olarak ‘kararından mutlu musun? senin için ne yapabilirim?’ sorularının yarattığı rahatlığı ve mutluluğu anlatamam.
Eşiniz ve çocuklarınızdan bu soruları duymak ve desteği görmek o kadar iyi gelir ki. Başka hiç bir şeye değişmezsiniz.
Metrobüste bir gencin kalkıp size yer vermesi bile önemsiz hale gelir. ‘Teşekkürler, ben ayakta iyiyim!’