Avrupa Birliği Dijital Pazarlar Yasası (DMA) 7 Mart tarihinde resmen yürürlüğe girdi. Türkiye’deki iPhone kullanıcıları bunu anlamsız bir güncelleme olarak hissetti. Çünkü yapılan güncelleme bizi ilgilendirmiyordu. Oysa ilgilendirse ne güzel olurdu.
Son kullanıcı perspektifinden Dijital Pazarlar Yasası’nın anlamını basitçe anlatayım. Çünkü havaalanında bir şeyler yiyip içerken yaşanan o acı hissin telefona uygulama indirirken ve dijital hayatın çeşitli alanlarında da artık hissedilmesini istiyorum.
İnsanların canının sıkılmasını isteyen bir manyak değilim. Böyle gelen böyle gitmesin diye yazıyorum. Çünkü nasıl havaalanında fiyatlar en başta kira maliyetleri yüzünden öyleyse, uygulamaların ve uygulama içi satın almalarınki de pazaryeri komisyonları yüzünden şişiyor.
Bu komisyonlar bu kadar yüksek olmak zorunda mı? Sorumuz bu.
Apple’ın tekel konumu sona eriyor
Sorunun cevabı ise AB’de. DMA’nın, AB’de getirdiği en önemli yenilik kuşkusuz iPhone kullanıcıları için. Çünkü artık telefonlarına AppStore haricinde alternatif pazaryerlerinden uygulama indirilebilecekler.
Apple bunun güvenlik riski yarattığını savunsa da bu yasaya uymak zorunda kaldı. Halihazırda Apple AppStore’da uygulama geliştiricilerinden % 30 komisyon alıyor. Uzun zamandır bunun çok yüksek olduğu konuşuluyor ama Apple bu konuda hiç geri adım atmıyordu. AB’nin yeni yasasıyla bu komisyon AB ülkelerinde % 10-17 arasına çekilecek. Alternatif pazarların açılmasıyla doğacak rekabet sonucu bu daha da aşağı çekilebilir.
Apple’ın doğal hakkı olduğunu düşündüğü bu komisyon özellikle oyun geliştiricisi Epic ile uzun zamandır aralarında dava konusuydu.
Apple’a Spotify cezası
Apple’ın Avrupa’da aldığı dersler bununla bitmedi. Avrupa Birliği yine geçen hafta Apple’a uygulama mağazasını kötüye kullandığı için iki milyar dolar para cezası verdi. Bu ceza Avrupa menşeili müzik uygulaması Spotify’ın 2019 tarihli antitröst şikayetinden sonra başlayan bir soruşturmanın sonucu.
Apple’ın diğer uygulama geliştiricilerinin kullanıcıları “alternatif ve daha ucuz” müzik hizmetleri konusunda bilgilendirmesini engelleyerek Avrupa rekabet kurallarını ihlal ettiği tespit edilmiş. Bu da uygulama içi aboneliklerde fiyat düşüşü getirebilir.
Bir müzik uygulaması değil ama bunu şu günlerde en iyi Twitter (X) kullanıcıları fark edebilir (Aynı aboneliği web tarayıcınız üzerinden alırsanız 150 ₺, iPhone ile iOS üzerinden alırsanız 209 ₺ ödüyorsunuz). Bir de Apple’ın dışarıdan ödeme almasına izin vermediği nispeten küçük uygulamaları düşünün. Fiyatlar o nispetle şişiyor işte.
Tarayıcı ve arama motoru seçenekleri netleşiyor
DMA’nın bir başka uygulaması da varsayılan tarayıcı ve arama motoru seçeneklerinin daha belirginleştirilmesi. Yani ‘iPhone alırsanız Safari tarayıcı kullanacaksınız, Android telefon alırsanız Google tarayıcı kullanacaksınız’ zorlamasının da sona ermesi demek bu.
Evet şu anda da bunu aşmanın yolları var. Ancak yasa seçeneklerin daha belirginleştirilmesini zorunlu kılıyor. Örneğin telefon ayarlandığında tarayıcının varsayılan olarak hazır gelmesi değil de seçenek olarak sunulması isteniyor. Aynı durum arama motorları için de geçerli.
Bilindiği üzere geçen yıllarda Google’ın cihazlarında varsayılan arama motoru olarak gelmek için Apple’a yıllık milyarlarca dolar ödeme yaptığı ortaya çıkmıştı. Zamanında geliştirdiği teknolojiyle (PageRank) bu alanda çığır da açmış olsa Google’ın sonradan alandaki hakimiyetini korumak için yaptıkları pek masum sayılmaz.
Nihayetinde Google bu alanda neredeyse tekel konumu edinerek dijital reklam piyasasının ana belirleyeni oldu. Neredeyse “Google’da yoksan internette yoksun” anlamına gelecek bu belirleyicilik Google’a istediği reklam fiyatını belirleme gücü veriyor. Yükselen tanıtım maliyetleri de haliyle aldığınız ürünün fiyatına yansıyor.
Ayrıca kullanıcı cephesinden bakıldığında da muazzam miktarda kişisel kullanıcı verisinin Google tarafından işlenmesi demek bu. Yani cihazımızdaki varsayılan tarayıcı veya arama motorunu pek sorgulamasak bile, bunun maliyetini hayatın her alanında ödüyoruz. AB vatandaşları, bu konuda artık biraz daha bilinç kazanabilir. Darısı başımıza.
Başka ne yenilikler var?
DMA’nın yürürlüğe girmesiyle kolaylaşan şeylerden biri de sistemden sisteme veri taşıma.
Yasa Apple ya da Google bazlı sistemlerden indirdiğimiz verileri diğer hizmetlere taşımanın kolaylaştırılmasını da şart koşuyor.
Ne derece uygulanabilecek önümüzdeki günlerde daha net görülecek. Yasayla gelen bir başka yenilikse platformdan platforma mesaj göndermek. Şimdilik sadece WhatsApp ve Facebook Messenger arası mesajlaşma engellerinin kaldırılması bekleniyor, ama buradan açılan yolun daha da ilerlemesi bekleniyor.
Örneğin neden WhatsApp’tan Telegrama, Signal’e ve diğerlerine mesaj gönderemiyor ya da alamıyoruz?
Geçen yıllarda sonradan geri alınan bir sözleşme değişikliğine rağmen insanların WhatsApp’tan ayrılmakta ne kadar zorlandığını hatırlayın. Arkadaşlarınız orada değilse başka bir platforma gitmenin anlamı yok. Bu da sizi Whatsapp gibi hizmetlere mecbur kılıyor.
Oysa SMS ya da Mail gibi iletişim platformları böyle değildi. İşte anlık mesajlaşmanın da bu standarda getirilmesi gerekiyor. DMA tam olarak gerçekleşmese de bu yolu açmış durumda.
Big Tech cephesi tepkili
AB zorlamasıyla gelen bu düzenlemeler henüz ABD veya dünyanın başka bir yerinde yok. Ancak bu konularda Avrupa’nın öncülüğü bilindiği için ABD teknoloji sektörü endişeli. Çünkü bu düzenlemeye tabi olan altı platformdan beşi ABD’li. Amazon, Apple, Google Alphabet, Meta, Microsoft düzenlemelerin doğrudan muhatabı.
ABD dışından sadece TikTok yani ByteDance var. AB bu firmaları ‘eşik bekçileri’ adlandırmasıyla yasa kapsamına almış durumda.
Big Tech’in sektör dernekleri Beyaz Saray’a devreye girmesi için baskı yapıyor. Bunun Çin ve Rusya’ya üstünlük sağlayacağını iddia etseler de onları asıl korkutan tüketiciyi koruma odaklı bu düzenlemeleri isteyen yasama temsilcilerinin ABD’de de olması.
Büyük Teknoloji platformlarının lobi gücü bunu ABD’de engellemeyi başarıyor ama Avrupa’da başaramadı.
Peki bizim durumumuz ne olacak? Bu konuda ABD’yi mi örnek alacağız, AB’yi mi? Zaten ÖTV isimli korkunç vergiyle dünyanın en pahalı telefonlarını kullanırken bir de uygulamalara bu komisyonları vermeye devam edecek miyiz?
Türkiye’nin bu konudaki perspektifini hızla belirlemesi gerekiyor. Uygulama indirirken kendimizi havaalanında kahve içer gibi hissedersek belki uyanış başlar, kim bilir?*